Seradan çıkıp evin yolunu tutuyorum. Eve geldiğimde annem kapıyı açıyor.
-"Hoş geldin kızım. Emre de içeride." diyor.
-"Emre mi?" diyerek içeriye giriyorum. Annem mutfağa gidiyor.
-"Emre senin burada ne işin var?"
Oturduğu yerden ayağa kalkıp:
-"Hoş geldin konuşalım mı biraz?"diyor.
-" Hayır. Git buradan. "diyorum.
-" Annenle konuşmamışsın. "diyor.
-" İzin verirsen konuşacağım."diyorum.
-"Önce beni dinlemeni istiyorum. Yapma Eylül onca yılında mı hatrı yok hadi gel benimle. " Elini uzatıyor.
-"Seninle bir yere gelmeyeceğim." diyorum.
-"Son bir kez dinle lütfen?"
-"İlk ve son kez Emre sonra düşeceksin yakamdan tamam mı? "
-" Tamam söz. "
-" Tamam aşağıda bekle. Geliyorum. "diyorum. Emre kapıdan çıkacakken:
-" Aa nereye gidiyorsun oğlum yemek hazırladım o kadar." diyor annem.
-" Zıkkım yesin. "diye mırıldanıyorum.
-" Başka zaman Füsun Sultan gitmem gerek. "diyor Emre.
-"Bir şey desene Eylül. Nereye gidiyor?" diyor.
-"İşimiz var annem." diyorum.
-"Ha sende mi gidiyorsun iyi o zaman. Dikkat edin." diyor.
Emreyle evden çıkıyoruz. Sokağa çıktığımızda:
-"Evet seni dinliyorum."
-"Seni bir yere götürmem gerek. Orada dinlersin." diyor.
-"İtiraz etme. Lütfen." diye ekliyor.
-"Nereye gideceğiz?" diyorum.
-"Gidince görürsün." diyor. Ve arabanın kapısını açıyor:
-"Buyrun hanımefendi." diyor. Bir şey söylemeden arabaya biniyorum.
-"Bugün için özür dilerim tekrardan." diyor ve sözünü kesiyorum.
-"Açma konuyu." diyorum. Aklıma geldikçe sinirleniyorum.
Camdan dışarıyı seyrediyorum.
-"Yüzüme bakmayacak mısın?"
-"Gerek var mı?" diyorum.
Yirmi dakikalık bir yolculuğun ardından arabayı durduruyor. Hava kararmış olduğu için yolları seçememiştim. Fakat burayı anımsıyorum.
-"Hatırlıyor musun burayı?" diyor.
-"Ne önemi var?" diyorum.
-"İlk burada görmüştüm seni. İlk burada açılmıştım sana."diyor.
-" Her şeyi hatırlıyorum. "diyorum.
-"Seni buraya getirdim. Çünkü burası bir ilke daha şahit olsun istedim. İlk kez yanlış yaptım sana. Çok büyük açıklaması olmaz biliyorum. Telafisi zor biliyorum. İlk kez aldattım seni. Bunun eni, sonu ilki olmaz biliyorum. Ama şunu biliyorum. Ben senden asla vazgeçmedim. Evet kafam karıştı aptallıklar yaptım. Ama geçici bir şeydi. Seninle evlenecek kadar aşıktım ben sana. "diyor.
-" Bir şey söylemeyecek misin? "diye gözlerime bakıyor.
-" Söylenecek bir şey yok. Ben sana çok aşıktım. Ben seninle evlenecektim. Sen beni aldattın ve bitti diyorum. Uyandım ben o masaldan. Daha iki gün önce sana körü körüne güveniyordum. Ne garip hayat değil mi? Şimdi tiksiniyorum."diyorum. Sesimin titrediğini fark ediyorum. Ellerimle ilgileniyorum yüzüne bakmaya gücüm yok.
-"Senden tek bir isteğim var tamam beni affetme. Süründür hatta. Ama fevri olma bu kadar. Ailelere söylemeden önce bir hafta düşünmeni istiyorum. Yıllarımızı verdik biz birbirimize. Bu kadar zamanı hak ediyor ilişkimiz." diyor.
-"Anca böyle düşerim yakandan."diye ekliyor.
-" Senin pazarlık yapacak durumun mu var acaba? "diyorum.
-"Nasıl söyleyeceğimi bile bilmiyorum zaten öyle bir duruma soktun ki beni, bizi..." sesim iyice cılızlaşıyor:
-"Bir hafta sadece lütfen Eylül." diyerek gözlerime bakıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
General FictionEylülü ve onun çevresinde şekillenen bir garip olaylar silsilesini beraber çözmeye ne dersiniz?