Eve girdiğimizde çantayı odaya bırakıyorum.
-"Hemen uyuyacak mısın?" diyor ceketini asarken:
-"Hayır niye ki?"
-"Film izleriz istersen..."
-"Olur mısır patlatayım mı?"
-"Olur. Yardım edeyim mi?"
-"Yok sen filmi seç aşkım." diyerek mutfağa gidiyorum. Telefon sesiyle geri içeri dönüyorum. Telefonum Aykutun elinde:
-"Kim?"
-"Emre!"
Telefonu bana uzatıyor.
-"Ne var Emre ne diye arıyorsun bu saatte beni?"
-"Oğuzla Esra kaza geçirdiler. Haber vermek istedim hastaneye gidiyorum ben de."
-"Ne kazası iyiler mi?"
-"Bilmiyorum beni de Oğuzun telefonundan aradılar. Ailesine ulaşamamışlar."
-"Hastaneye varınca konum at ben de geleceğim."
-"Ben alayım seni istersen birlikte geçelim?"
-"Gerek yok. Esranın ailesinin haberi var mı?"
-"Bilmiyorum sen ara konuş bir... Konum atarım varınca görüşürüz." diyerek telefonu kapatıyor.
-"Neler oluyor?" diyor Aykut.
-"Esra ve Oğuz kaza geçirmişler. Hastaneye gitmem lazım." diyerek kapıya yöneliyorum.
-"Tamam sakin ol birlikte gideriz." diyerek elimden tutuyor.
Evden çıkınca Emrenin konum attığını görüyorum. Hastaneye gidiyoruz. Yolda Esranın annesini arıyorum. Haberleri varmış...
Hastaneye gidince Emreyi Esranın ailesinin yanında görüyorum. Bizi görünce yumruğunu sıkarak Oğuzun ailesi olduğunu tahmin ettiğim kişilere yönelip uzaklaşıyor. Arzu Teyze beni görünce ayağa kalkıp yaşlı gözlerle bana sarılıyor:
-"Eylül..."
-"Arzu teyzem... Durumu nasıl Esranın?"
-"Başına darbe almış kendinde değil. Doktorlarda bir şey demedi daha."diye hıçkırarak ağlıyor...
-" Gel otur şöyle. İyi olacak Esra kızı bilmiyor musun sen? Hadi ağlama bak çok üzülecek uyandığında bu haline... " Sendeleyerek oturuyor güçlükle ve gözyaşlarını siliyor... Çantamdan peçete çıkarıp veriyorum. Emrenin yanına doğru gidip:
-"Oğuz nasıl?"
-"Baygın bilmiyoruz bir kaç kırık çıkık da varmış."
-"Geçmiş olsun." diyorum Oğuzun ailesine dönüp...
-"Saol kızım." diyor babası olduğunu tahmin ettiğim adam. Annesi ise başını sallamakla yetiniyor. Aykut elinde poşetle yanımıza geliyor. Su şişelerini tek tek ailelere veriyor.
-"Çok geçmiş olsun hepinize..." diyor... Teşekkür ederek suları alıyorlar...
-"Kantine mi gittin farketmedim bile..."
-"Evet. Sen de bir şey ister misin?"
-"Yok canım saol." diye fısıldıyorum. Emre sinsi bakışlarla Aykuta bakıyor. Aykut Emreye doğru yanaşıp omzuna elini koyuyor... Ben nefesimi tutmuş bir şekilde ikisine bakıp mevzu çıkmaması için dua ediyorum.
-"Geçmiş olsun." diyor. Emre beklemediği bu cümle karşısında şaşırıp:
-"Eyvallah..." diyor. Derin bir nefes alarak Arzu Teyzenin yanında beklemeye başlıyorum. Az sonra doktorlar ikisininde durumunun iyi olduğunu söylediklerinde rahatlıyoruz.
-"Ben kalırım Esranın yanında sen eve git istersen." diyorum Arzu Teyzeye...
-"Yok kızım saol. Ben kızımı asla yalnız bırakmam artık."
-"Pekala bir şeye ihtiyacın olursa telefonum açık. Uyanınca da haber ver merak ediyorum." diyorum.
-"Tamam canım saol haberdar ederim seni."
Oğuzun ailesine de:
-"Geçmiş olsun." dedikten sonra Aykutun elinden tutup hastaneden çıkıyorum.
-"Teşekkür ederim." diyorum.
-"Ne için güzelim?"
-"Çok anlayışlısın. İyisin..."
-"Teşekkürlük bir şey yok olması gerekeni yapıyorum." diyerek saçımdan öpüyor.
-"Uykusuz da kaldın benim yüzümden."
-"Seninle ilgili olan her şey beni de ilgilendirir. Uykusuz da değilim aksine senin yanında olduğum için çok mutluyum." diye belimden sarıyor. Alnına düşmüş bir tutam saçını ellerimle okşuyorum ve başımı göğsüne yaslıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
General FictionEylülü ve onun çevresinde şekillenen bir garip olaylar silsilesini beraber çözmeye ne dersiniz?