Beni eve bırakıyor. Arabadan inerken:
-"Ha unutmadan yarın ve diğer gün de benimle çalışmak ister misin?" Şaşırarak bakıyor:
-"Tabi ki."
-"Güzel yarın görüşürüz." diyerek arabadan iniyorum.
-"Görüşürüz." diye sesleniyor ardımdan.
Ertesi sabah evden kahvaltı yapıp çıkıyorum. Arabaya biniyorum.
-"Günaydın."
-"Günaydın poğaça ister misin?"
-"Yok sağol kahvaltı yaptım."
-"Pekala."
Yolculuğumuz sessiz geçerken telefonum çalıyor. Bir süre çantamı karıştırdıktan sonra nihayet telefonumu bulabiliyorum.
-"Alo."
-"Günaydın Eylül."
-"Günaydın Mert." Aykut meraklı gözlerle beni süzüyor.
-"Serada mısın uğrayacağım da."
-"Geçiyorum, gel."
-"Oldu görüşürüz."
Telefonu kapatıyorum. Radyodan bir şarkı bulup kafamı cama yaslıyorum. Gözlerimi kapatıyorum.
-"Akşama söz verme kimseye benimlesin." Gözlerimi açıp kafamı Aykuta doğru çeviriyorum.
-"Hı ne yapacağız ki?"
-"Tabi ki gidince öğreneceksin küçük hanım."
-"Heyecanlı bir bekleyiş beni bekliyor desene."
-"Sözünü aldığıma göre..."
-"Tamam tamam akşam birlikteyiz." diyorum.
Seraya vardığımızda Merti dışarıda arabasına yaslanmış şekilde beni beklerken buluyorum. Arabadan indiğimde meraklı gözlerle Aykutu süzüyor.
-"Hoş geldin." diyerek elimi uzatıyorum.
-"Sende hoş geldin canım." diyerek elimi sıkıyor. Derin sessizlikten sonra:
-"Esra nerede?"
-"Esra izinli."
-"Esranın yerine arkadaşı mı aldın?" diyerek Aykuta bakıyor.
-"Aa yok." diyor Aykut.
-"Ben Eylülün arkadaşıyım. Aykut..." diyerek kendini tanıtıyor.
-"Anladım. Ben de Mert." Bu soğuk mesafeli tanışmadan sonra:
-"Hadi içeri geçelim." diyorum.
Seraya geçtiğimizde Aykut:
-"Eylül ben arka bahçedeyim." diyerek yanımızdan ayrılıyor.
-"Şöyle buyur, kahve içer misin?" diyorum Merte.
-"Aa yok geçerken uğrayıp nasıl olduğuna bakmak istedim."
-"İyiyim teşekkürler."
-"Görüyorum..." diyor iğneleyici bir ses tonuyla.
-"Anlamadım?"
-"Yeni arkadaş..."
-"Sorun ne Mert?"
-"Emreyi hatırlamanı istemem ama bu kadar kolay da unutacağını tahmin etmezdim. Neyse..."
-"Ölünün yası tutulmaz. Hem seni ne ilgilendirdi ki?"
-"Yakışmışsınız. Neyse gitmem gerek."
-"Görüşürüz." diyerek gitmesini beklemeden arka bahçeye Aykutun yanına giidiyorum.
Toprakla uğraşıp sinirimi atmaya çalışırken Aykut yanıma gelip:
-"Canını sıkan bir şey mi oldu?" diyerek gözlerime bakıyor.
-"Seninle birlikteliğimiz olduğunu düşündü. Eskiye vefasızlıkla suçladı..." diyerek buruk şekilde gülümsüyorum.
-"Bu çocuk senin neyin?"
-"Arkadaşım."
-"Bir erkek bir kadını haddi olmayan konuda aşık değilse suçlamaz." diyor.
-"Çok zekisin... Evet aşık."
-"Senin arkadaşın sıfatında ki biri seni bu kadar etkilemesin. Hadi ama Eylül ne yaşadığını sen biliyorsun. Kimseye hiç bir şey için hesap vermek zorunda değilsin. Takılma o gül yüzünü de asma." diyerek elini elimin üzerine koyuyor.
-"Haklısın. İnsanların, diğerlerinin söylediklerine takılmamalıyım."
-"Kahveler benden bugün. Sende ellerini yıka ve beni bekle." diyerek ayağa kalkıp mutfağa geçiyor. Bahçede ki sandalyeye oturuyorum.
-"Al bakalım." diyerek kahveyi uzatıyor. Bir yudum alıyorum.
-"İlaç gibi geldi, sağol."
-"Afiyet olsun."
-"Seni üzen tüm erkekler aptal biliyor musun? Böyle naif bir insanı kırmak... Aptallık."
-"Sen kırma." diyerek gözlerimi gözlerine dikiyorum.
-"Kırmam, kırarsam kafamı kır." diyerek gülüyor.
-"Kırarım." diyorum gülerek.
Akşam gece kulübüne gidiyoruz.
-"Hey burada ne işimiz var?" diyerek gülüyorum.
-"Eğlenmeye geldik."
-"Ee dağıtalım o zaman." diyerek kolundan çekiştiriyorum.
Bardakların biri gidip biri gelirken Aykut:
-"Yavaş mı olsan acaba Eylül?"
-"Bir şey olmaz." hadi kalk dans edelim. Diyerek elinden tutuyorum. Gerisi yok. Evet geri kalan kısım bende yok. Gözlerimi açtığımda tanımadığım bir evde bilmediğim bir yatakta uyanıyorum. Aykut kahvaltı tepsisiyle içeri giriyor:
-"Hey bende seni uyandırmaya geliyordum. Günaydın." Gözlerimi ovuşturup kendimi cimcikliyorum.
-"Uyan rüyadan Eylül uyan!" diyerek gözlerimi kapatıyorum.
-"Bu bir rüya değil Eylülkuş." diyerek burnuma dokunuyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
General FictionEylülü ve onun çevresinde şekillenen bir garip olaylar silsilesini beraber çözmeye ne dersiniz?