Herkesten uzakta üçüncü günüm bugün. Şehirden biraz uzakta bir dağ evine geldim. Burada kaç gün kalırım bilmiyorum. Zamanla ilişiğim kesilmiş.
Bir telefon kulübesi bulup annemi her gün arıyorum. Cdyi izlemiş. Anneannemin yanına gitmiş o da. Bende toparlanınca giderim yanına belki. Emre delirmiş. Beni sormak için bin kere aramış annemi. Bilmediğini söylemiş annem. Olan biten her şeyi anlatmış annem Emreye. Konu Emreye gelince içim burkuluyor. Anlamak istiyor bir yanım onu dinlemek istiyor. Bir yandanda çok öfkeliyim hem ona hem babama yaşanan her şeye.
Hatırlamak istiyorum diye ağladığım adamdı Emre. Söylemedi. Üzülmeyeyim diye belki... Olsun. Ben söylerdim. Her ne pahasına olursa olsun.
Gelelim olduğum yere. Burası cennet. Gecenin bir vakti çıkınca yakın arkadaşlarımla daha önce tatile geldiğimiz bu eve geldim. Tatil sezonu olmadığı için boş dağ evi çoktu şansıma. Manzara güzel yetecek kadar kahvem ve erzaklarım var. Oyalanıyorum işte gün içinde biraz yürüyüş...
Esra gelecek yanıma... Annemin içi rahat etsin diye kabul ettim. Kapı çalıyor. Yanlız değil Emreyi de getirmiş. Sarılıyor bana... Bende sarılıyorum. Bu kadar işte ona olan kızgınlığım.
Esra bizi yanlız bırakıyor. Emreyle salona geçiyoruz.
-"Neden söylemedin?" diyorum.
-"Sen hazır değildin duymaya. Nasıl diyebilirim ki sana. Aile meselesine dahil olmak istemedim. Babanı karşıma almak istemedim. Bahane değil bunlar biliyorum ama özür dilerim." diyor mağrur bakışlarıyla...
Bir şey söylemeden cama çeviriyorum bakışlarımı.
Yanıma gelip önümde dizlerinin üzerine çöküyor. Elleriyle yüzümü kavrıyor. Dizimin üzerine başını eğiyor.
-"Ben seni çok merak ettim endişelendim, korktum. Seni kaybetmekten. Yapma bir daha bunu lütfen yapma. Yanımda dağıl, sağı solu dağıt, ne istersen yap ama bana bunu yaşatma bir daha gülümsün." diyor.
-"Bir daha bana bunu yaşatmazsınız umarım." diyorum. Ayağa kalkıp ellerini uzatıyor.
-"Eylül... Toparlan gidelim hadi." diyor.
-"Gelmeyeceğim." diyorum.
-"Ben burada seninle kalacağım o zaman." diyor.
-"Keyfin bilir." diyorum.
Esra bakışlarını bize dikmiş olduğu kapıdan
-"Ee ben kaçayım o zaman kumrular." diyor.
-"Senin ifaden sonra alınacak Esra hanım." diye bağırıyorum.
-"Tamam patron toparlan gel hemen özledim." diyor. Sarılıyoruz sıkıca. Uğurluyoruz sonra onu. Akşam olmak üzere.
-"Bugün yemekler benden." diyor Emre.
-"Tamam. Ben içerdeyim." diyorum. Uzanıyorum koltuğa. Gözlerimi kapatıyorum. Dalıp gittiğim düşünceler susturmaya çalıştığım bin bir ses...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
General FictionEylülü ve onun çevresinde şekillenen bir garip olaylar silsilesini beraber çözmeye ne dersiniz?