Kulüp

50 11 2
                                    

          Tarif yazılı kağıdı anneme uzatıyor. 

-"Teşekkürler canım eline sağlık." diye karşılık veriyor annem.

-"Afiyet olsun rica ederim." diyerek annemin yanında ki sandalyeye oturuyor. Ben de ayakta dışarıyı seyrediyorum. 

-"Eylülcüğüm otursana ayakta kalma." diyor annesi. Daha ağzımı açmadan Selda abla araya giriyor ve:

-"Eylül'ü sohbetimiz sarmamıştır belki." diye gülümsüyor. Kafanı şu korkuluklara vurmak istiyorum. Bir susmadın be kadın! Aynı gülümsemeyle karşılık vererek:

-"Bu kanıya ayakta durduğum için mi vardın? Halbuki ben bu iki güzel kadını dinlemekle meşguldüm." diyerek anneleri işaret ediyorum. Cevabım karşısında bozulan ablası belli etmemeye çalışarak:

-"Şaka yaptım canım." diye ortamı yumuşatmaya çalışıyor. Cevap vermeden kafamı çeviriyorum.

-"Eylül bir bakar mısın?" diye mutfaktan sesleniyor Aykut.

-"Ne oldu?"diyorum yanına yaklaşınca:

-"Selim dışarı çıkalım diye tutturdu sen de yanımda olursan iyi olur."

-"Haberi var önce bana söyledi." 

-"Vay iyi o halde gidiyor muyuz?"

-"Gideriz." 

-"Ablama sen söylesene ben hiç girmeyeyim şimdi."

        Ya hayır ya! O gelmesin ağlayacağım vallahi şimdi! Ben söylemem zaten yer arıyor bana laf sokmaya...

-"Tabi ben söylerim canım." diyorum. İçeri geri dönüyor.

-"Selim dışarı çıkmak istiyormuş Aykut ve benimle... Sen de gelirsin değil mi Selda ablacığım?"

-"Nereye gideceğiz?"

      Gelmez mi! Gelir tabi! Cehennemin dibine...

-"Bilmiyorum." diye yanıtlıyorum.

-"Çok yorgunum aslında ama seni kırmayayım." 

      Kır beni ne olur ya! Neyse Eylülcük sakin...

-"Güzel az sonra çıkarız." diyorum.

-"Tamam tatlım."

       Tatlın mıyım gerçekten? Gören de seviyor sanır... Neyse ki yalnız bırakmıyorlar seninle beni... Yarım saat sonra Selimin ısrarlarına dayanamayıp annemleri orada bırakıp dışarı çıkıyoruz. 

-"Sen ne sabırsızsın Selim ya!" diye kızıyor Aykut arabada Selim'e... 

-"Sen de çiftlikten şehre gelsen sen de aynı olursun abiciğim!" diye kendini savunuyor Selim. 

-"Ayıp oldu oğlum millete..."  diye söyleniyor Aykut.

-"Sorun yok." diyerek elini tutuyorum Aykut'un ve arka koltuğa dönüp ablasına sinsi bakış atıyorum.

-"Evet ablam sorun yok. Aileler iyi anlaştılar..." diye Aykut'u yatıştırmaya çalışıyor ablası. Aynı dışarı çıkma olayını ben istesem sen sorun ederdin yelloz... 

-"Siz öyle diyorsanız." 

-"Ee nereye gideceğiz söyleyin bakalım?"

-"Gece kulubüne abi... Senin bir arkadaşının yeri vardı ora güzel..."

-"Hanımlar sizin için uygun mu?"

-"Olur." diye başımı sallıyorum.

-"Olur." diye tekrarlıyor ablası...

          Mekanın önüne geldiğimizde Aykutun beni gördüğü mekan olduğunu anımsıyorum. O da düşüncemin farkında olacak ki elimi daha sıkı kavrayıp:

-"Seni ilk burada uzaktan gördüm şimdi o güzel kadın sevgilim olarak yanımda ne şans." diye fısıldıyor. Gülümsemekle yetiniyorum. İçeri geçtiğimizde locaların birine geçiyoruz. Bu gürültü de bana laf sokamayacak olman büyük şans oldu Selda ablacığım.

       Sözü attığım gece dağıtmak için geldiğim kulübe sevgilimle gelmek de varmış. Hayat çok hızlı akıyor. Neyse o geceyi hatırlayıp bu anı bozmak istemiyorum. Gevşemek adına içkimden bir kaç yudum alıyorum. 

-"Aşkım gece bizim evde bitemez ona göre iç." diye fısıldıyor Aykut.

-"Kusmam da sakınca yok ama." diye gülüyorum.

-"Aman aman uzak dur benden." diye gülüyor.

-"Şöyle ablana doğru." diye ablasını işaret ediyorum.

-"Alemsin Eylül." diyerek kadehini havaya kaldırıyor.

-"Hayatımın kadınına." diye belimden sarıyor. Selim ufak bir alkışlayıp:

-"Yengemize." diye kadehini kaldırıyor. Ablası bir şey demeden kadehini kaldırırken ben de Aykut'un yanağına ufak bir öpücük kondurup:

-"Adamıma." diyerek kadehimi kaldırıp tokuşturuyorum.







EylülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin