Şaşkınlıkla yüzüne bakıyorum. Bir ara üzerimdeki kıyafetlere bakmak aklıma geliyor. Bunlar benim kıyafetlerim değil!
-"Benim burada ne işim var?"
-"Sarhoş oldun seni o halde evine götüremeyeceğim için Esrayı aradım o da açmadı. Mecburen seni evime getirdim. Annene de Esra da kalacağını mesaj attım. Esraya da idare etmesi yönünde mesaj gönderdim." Meraklı ve şaşkın bakışlarım devam ederken elim yüzümde onu dinliyorum. Söylediklerinin doğruluğunu kontrol etmek için telefonuma göz gezdiriyorum. Esra ve anneme mesaj atılmış.
-"Peki bu kıyafetlerin üzerimde işi ne? Benim kıyafetlerim nerede?"
-"Üzerine ve üzerime kusunca benim kıyafetlerimi sana giydirmek zorunda kaldım. Kusmukla mı uyumayı tercih ederdin?"
Utanmış bir halde yatağın içine girip yorganı kafama çekiyorum. Bu halime gülüyor.
-"Ne yani sen mi giydirdin bana bunları?"
-"Evet Eylül gördüğüm ilk kadın değilsin bir rahat olur musun?"
Yorganın içinden kafamı çıkarıp yanımdaki yastığı kafasına fırlatıyorum.
-"Bana bak ben senin bildiğin kadınlara benzemem!"
-"Hey bir de şiddet görüyorum. Böyle mi teşekkür edersin sen insanlara?" diyerek bir adım geriye kaçıyor.
-"Aramız da bir şey oldu mu? diye çekine çekine soruyorum.
-"Kusmuktan sonra hevesim kalmadı." diye gülüyor.
-"Ya Aykut!"
-"Senin sarhoş halinden faydalanacak biri değilim Eylül. Ben yan odada uyudum. Aramızda da bir şey geçmedi."
-"Ya öyle demek istemedim cidden hatırlamıyorum. Baksana neler yapmışım dün..." diye mırıldanıyorum.
-"Ayılman için kahvaltının yanında kahve de getirdim. Beni sorguya çekmekten soğuttun. Hadi sen kahvaltını yap bende sana yeni kahve yapayım." diyerek kahvaltı tepsisini önüme koyuyor. Onun odada olmamasını fırsat bilip Esrayı arıyorum. Çalar çalmaz açıyor:
-"Eylül neredesin sen?"
-"Şey annem aradı mı?"
-"Yok arasa da idare ederdim zaten ama çok merak ettim. Aramışsın dün gece uyuyordum duymamışım. İyi misin?"
-"İyiyim. Aykutun evindeyim."
-"Oha! Ora da mı kaldın?"
-"Evet sen açmayınca sarhoştum bu halde eve götürmek istememiş. Ondan...Seni arayanda mesaj atanda Aykut..." diye açıklık getirme gereği duyuyorum.
-"Adamın doğum gününde koynunda mı uyandın yani?" diyerek kıkırdıyor.
-"Salak salak konuşma. Beni sinirlendirme."
-"Üf tamam sana da şaka yapılmıyor. Ama helal olsun Aykuta kriz yönetiminde gayet başarılıymış."
-"Ya ne demezsin neyse hazırlıklar ne alemde akşama kafeye getireceğim Aykutu."
-"Süslemeler yapılıyor. Aykutun arkadaşlarına buradaki çalışan ulaştı. Çoğu gelecek. Pasta hazırlandı dolapta. Her şey tamam yani."
-"Pekala hadi kapatıyorum Aykut geliyor heralde." diyerek kapatıyorum. Tıkırtılar yanıltmıyor biraz sonra Aykut elinde kahveyle içeri giriyor.
-"Al bakalım." diyerek kahveyi uzatıyor.
-"Teşekkür ederim zahmet oldu sana da bela oldum başına."
-"Bela seviyorum demiştim. Hem ne zahmeti Eylül ben halimden memnunum."
-"Şey sarhoşken saçmaladım mı?"
-"Evet... Neler söyledin neler."
Yatakta doğruluyorum olduğum yerde...
-"Ne söyledim ki?"
-"Aşıkmışsın bana falan canım."
-"Hadi be!" diyerek yüzümü buruşturup arkama yaslanıyorum.
-"Saçmalamadın. Hem saçmalasan ne olur biz bizeyiz! Yalnız sarhoşken çok tatlıydın onu da söyleyeyim."
-"Aman ne tatlılık kusmuşum ya her yere!" diyerek kıkırdıyorum.
-"Alkol eşiğin düşükse demekki. Hayır bilsem içmene müsaade etmezdim."
-"Kıyafetlerim de yok ne yapacağız?"
-"Geceden yıkandı ama kurumamıştır daha. Tişörtün battı sadece. Ben sana benim tişörtlerden birini veririm olur mu?"
-"Ya kusura bakma."
-"Eylül alt tarafı bir tişört. Senin olsun hatta lafı mı olacak."
-"Teşekkürler. Ha bu arada dün geceden sonra benimle vakit geçirmek ister misin emin değilim ama akşam seni bir yere götüreceğim."
-"Deli misin akşam seninleyim!" diye gülüyor.
Kahvaltının ardından Aykutun tişörtlerinden birini giyip evden çıkıyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
General FictionEylülü ve onun çevresinde şekillenen bir garip olaylar silsilesini beraber çözmeye ne dersiniz?