Arabadan merakla iniyorum akşam karanlığı çökmüş bir uçurum kenarındayız. Bütün şehrin ışıkları geceyi aydınlatıyor.
-"Vay canına manzaraya bak." diye mırıldanıyorum. Aykut bagajdan iki sandalye çıkarıyor.
-"Hazırlıklısın bakıyorum da..."
-"Her zaman." diyerek gülümsüyor. Tekrar bagaja yönelip poşeti de alıp yanıma geliyor.
-"Kafeye bundan uğramıştık işte." diyerek oturuyor. Poşeti elinden alıp içindekilere bir göz gezdiriyorum.
-"Meşhur tost." diye gözlerim parlıyor.
-"Hı hı..." diyor.
-"Ve şarap."
-"Portakal suyu da var tercihine bağlı." diyerek gülüyor.
-"Tostla portakalı tercih edeceğim. Şarabı da ilerleyen saatlere saklayayım."
Tostun birini Aykuta uzatıyorum. O da bardaklara portakal suyunu doldurmakla meşgul. Bardağı bana uzatıp:
-"Bugün bütün gökyüzü emrinizde Eylül hanım. Listeden yıldızları seyretmeyi gerçekleştirdik bugün." diyor.
-"Burası hem sakin hem de çok güzel. Yıldızlar zaten..." Kafamı kaldırıp bakma gereği duyuyorum.
-"Muazzam." diye ekliyorum.
-"Burası benim kafa dinlemek için geldiğim bir yer. Getirdiğim ilk kişi de sensin."
-"Teşekkür ederim burayı benimle paylaştığın için." diyorum.
-"Önemsiz beğendiysen ne zaman istersen geliriz."
-"Çok beğendim, gece bile bu kadar güzelse gündüzü tahmin edemiyorum."
-"Senin güzelliğin karşısında geceye gölge düşsede..." diye mırıldanıyor.
-"Teşekkür ederim bu arada eline sağlık tost yine efsane olmuş."
-"Afiyet olsun..."
-"Senin en son ne zaman ilişkin oldu?" Biraz düşündükten sonra:
-"Altı ay oldu sanırım." diyor.
-"Neden ayrıldınız? Özel değilse tabi..."
-"İlişkimiz rutine bağlamıştı artık. Heyecanı kalmamıştı. Karşılıklı konuşup ayrıldık."
-"Ne kadar medenice bir ayrılık sebebi." diyorum gülümseyerek.
-"Senin ayrılığa göre bence de." diyerek onaylıyor.
-"Seni de rahatsız etti mi eski kız arkadaşın?"
-"Bir iki konuşmaya çalıştı fakat karşılığı olmayınca vazgeçti. Yine de seninki gibi mekan basmaya varmadı iş." diyor gülerek.
-"Yani senin kız arkadaşın bana sataşsın istemem ondan soruyorum."
-"Ahaha rahat ol benim belalım yok."
-"Halbuki bela seviyordun."
-"O sana özel bir şey." diyor. Sessizlik oluşuyor.
-"Şarap alır mısın?" diyor.
-"Evet lütfen."
Bardağı bana uzatıyor.
-"Teşekkürler."
-"Bana özel şeyler fazlalaşıyor sanki." diyorum.
-"Sanki..."
-"Açık konuşmak gerekirse çok hoş bir kadınsın. Ama yaralarını bir kilometre öteden görüyorum. Bu yüzden işi zamana bıraktım. Ama sana normal arkadaş gözüyle bakmadığımı belirtmek isterim."
-"Zaman her şeyin cevabını verecek... Sende hoşsun." diyorum başımı öne eğip saçlarımla oynuyorum.
-"Teşekkür ederim."
-"Seninle zaman geçirmek çok iyi geliyor bana. Seni tanımasaydım bu kadar çabuk toparlayamazdım bu dönemi..."
-"Senden bunları duymak ne hoş. Duygularımız karşılıklı. Bende seninle vakit geçirmekten keyif alıyorum."
-"Ee ilk iş günün nasıl geçti?" diyerek konuyu değiştiriyorum.
-"Baya iyiydi. Huzurluydu..."
-"Biz de sizden memnunuz." diyorum.
-"Yarın da geleceğim."
-"Ertesi gün işine döneceksen tamam gel."
-"Tamam."
-"Bende arada kafeye mi gelsem?"
-"Gel ama ben seni çalıştırmam. Misafirim olursun."
-"Aa o niyeymiş?"
-"Yorulma diye..."
-"İyi öyle olsun." diyorum.
Ayağa kalkıp sandalyemi yanına yaklaştırıyorum.
-"Omuzuna başımı koyup yıldızları izleyebilir miyim?" diyorum.
-"Sorman hata buyur." Başımı omuzuna koyuyorum. Kafasını çevirip saçlarıma ufak bir öpücük konduruyor.
-"Dilek tutalım mı?" diyor.
-"Ama yıldız kaymıyor."
-"Olsun."
-"Pekala. Söylemeyeceğiz ama olmaz yoksa."
-"Tamam ama gerçekleşirse söyleyelim birbirimize tamam mı?"
-"Tamam." Gözlerimi kapatıyorum. Aykut başını,başımın üzerine yaslıyor.
-"Tuttum ben dileğimi." diyorum cılız bir sesle...
-"Ben de tuttum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
General FictionEylülü ve onun çevresinde şekillenen bir garip olaylar silsilesini beraber çözmeye ne dersiniz?