Yüzüme vuran güneş ışığıyla uyanıyorum. Dün gece rüya mıydı diye ellerime bakıyorum. Yüzük var parmağımda... "Demek ki rüya değilmiş ."diyorum şapşal bir gülümsemeyle kendime...Hızlıca giyinip seraya gidiyorum. Sabah rutinim olan kahvemi hazırlıyorum. En sevdiğim köşemde kahvemi yudumluyorum. Bizimki mesaj atmış.
Emre: "Akşam seni istemeye mi gelsek diyorum..." Ne adamsın mesaj değilde mektup yazsaydın diye söyleniyorum.
Eylül:"Annem telaş eder şimdi iki gün sonra daha uygun olur."
Emre:"İki gün sonra sizdeyiz o halde. Çatma kaşını toplantıdayım o yüzden mesaj attım çınlatma kulağımı küçük hanım."
Ay her şeyi bil zaten mesajı yanıtsız bırakarak işlerime koyuluyorum. Aşk sarhoşluğundan işe vakit ayıramadım birikmiş . Esra,Emrenin istemeye geleceğini duyunca akşam için alışveriş planı ayarladı bile. Benden heyecanlı canım arkadaşım. Kim o kadar elbiseyi deneyecek şimdi diye söylensem de anneme mesaj atarken buluyorum kendimi... Onuda dahil ediyorum ilk defa evleniyor kızı sonuçta.
Akşam mağaza mağaza kara sular inene kadar dolaşıyoruz. Sonunda denediğim bir elbisede hemfikir olup alıyoruz. Ne zormuş bu işler daha başındayız halbuki. Eve gitmeden kaza yaptığım yere gidiyorum. Belki bir şeyler anımsarım umuduyla. Fakat yine hiçbir şey olmuyor ve aldığım karar doğrultusunda bir süre psikologlada görüşmemeye karar veriyorum. Bu ara o günü düşünmekten çok ilişkimle ilgili bu süreci düşünmek ve yaşamak istiyorum. Ahu hanımı arayıp seanslara ara veriyorum. Eve dönüyorum bir paket gelmiş. Açıyorum bir cd çıkıyor yanındaki kağıtta "kaza günü" yazıyor. Heyecanla izlemeye koyuluyorum. İşte kafamdaki karmaşalar nihayet son bulacak.
İçeri girdiğim gözüküyor. Yanımda Mert var. Ve işte rüyamdaki kız. Yanındaki adamı seçmeye çalışıyorum. Babam. Kızla sarmaş dolaş babam. Kırdığım cam şişe. Bağırarak oradan çıkmam. Babamın ardımdan oradan çıkması.
İrkiliyorum yere çöküyorum odamda. Güçsüz sanki bacaklarım. Mert biliyormuş. Emre Merte bundan saldırıyormuş. Babam... Babamda biliyormuş. Kimse hatırlamam için kılını kıpırdatmamış. Ne yüzüğünü taşıdığım yıllarını verdiğim adam ne de canım babam... Valize attığım bir kaç parça eşya. Telefonu kapıyorum. Annemin yüzüne bakmaya gücüm yok. Cdnin üzerine "Beni merak etme anne toparlanınca döneceğim. İyi hissedince arayacağım. Affet yanında olamadığım için." yazıyorum ve çıkıyorum evden. Nereye gideceğimi bilmeden... Gecenin bir vakti. Gözyaşlarım yıkıyor yüzümü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
General FictionEylülü ve onun çevresinde şekillenen bir garip olaylar silsilesini beraber çözmeye ne dersiniz?