...

108 9 0
                                    

    Sabah altıda alarmla uyanıyorum.  Ilık bir duştan sonra hazırlanıyorum. Mutfağa girip sandviç hazırlıyorum.  Portakal suyu da sıkıp bir şişeye koyuyorum.  Saat sekize yaklaşırken Aykutun aramasıyla hazırladıklarımı da alıp aşağıya iniyorum.

-"Günaydın." diyerek arka koltuğa elimdeki poşeti koyuyorum.

-"Günaydın."

-"Nasılsın?" 

-"Seni gördüm daha iyi oldum. " diyor ve gülümsüyor.

-"Sen nasılsın bakalım?" diye ekliyor.

-"Ay teşekkür ederim. Ben de iyiyim." Aynı gülümsemeyle karşılık veriyorum.

-"Neler hazırladın merak ettim doğrusu."

-"Sandviç hazırladım canım çok da beklentiye girme." 

-"Sabah sabah uğraşmışsın teşekkür ederim." 

-"Rica ederim."

-"Bütün çalışanlarınıza böyle misinizdir acaba?"

-"Hayır sadece beni evimden alanlara özel." diyorum. İmalı bir bakış atıyorum. Kafasıyla onaylayıp sırıtıyor. Yolun nasıl geçtiğini anlamıyorum, seraya gelmişiz bile.

     Osman Amca dışarıya çöp atmaya çıkmış bizi görünce içeri girmeden bekliyor. Arabadan iniyoruz.

-"Günaydın kızım." diyor.

-"Günaydın Osman Amcacım." diyerek arka koltuktaki poşeti alıyorum. Aykutu süzüyor.

-"Aykut Bey bir kaç gün bizimle birlikte olacak. Esra da bu süre zarfında Aykut Beyin kafesinde olacak." diyerek bu karışık durumu izah etmeye çalışıyorum.

-"Hoş geldin oğlum." diyor Osman Amca ve elini uzatıyor.

-"Hoş buldum." diyerek uzatılan eli sıkıyor Aykut. İçeriye geçiyoruz. Masanın üzerine koyduğum poşetten sandviçleri ve portakal suyunu çıkarıyorum. Aykut ortama alışmış duruyor. Mutfaktan bardak ve tabak getiriyor.

-"Çabuk adapte oldun bakıyorum da." 

-"Öyle." diyor.

-"Osman Amca sandviç yaptım buyur yiyelim." diyorum. 

-"Biraz işim var arka tarafta kızım sonra yerim ben eline sağlık." diyerek uzaklaşıyor.

-"Sandviç baya lezzetli olmuş. Eline sağlık."

-"Afiyet olsun senin tosta yetişemese de..." 

-"Bu arada portakal sıktım ama çay istersen demleyebilirim." 

-"Gerek yok portakal suyu içerim." 

     Sessizce sandviçimi yiyorum. Benden önce bitirip portakal suyundan bir yudum alan Aykut beni izliyor.

-"Ne bakıyorsun?"

-"Hiç öyle bakıyorum." 

-"Ya rahatsız olurum ama ben yemek yerken bakılmasından."

-"Yapacak bir şey yok ben bakarım." diyor. Yana dönüp yemeye çalışıyorum. Kahkaha atıyor.

-"Tamam hadi sen rahatça ye ama alış artık bakmama... Ben de şu amcanın yanına gidip ne yapabilirim diye bakayım." diyerek kalkıyor.

-"Alışmayı deneyeceğim. Yorma çok kendini." 

-"Aa ayıp bir patron asla torpil geçmez." diyerek gidiyor.

       Esrayı arıyorum. 

-"Günaydın." diyerek açıyor.

-"Günaydın ne yapıyorsun?"

-"Kafedeyim dışarıdaki masa sandalyeleri falan ayarladık."

-"Hı iyi alıştın mı?"

-"Bana bak sen beni kovmaya yer mi yapıyorsun? Bak Aykut Maykut ben gibi olamaz. Pişman olursun."

-"Aman kızım ya öylesine sordum. Aykutun serada ne işi var? Saçmalama."

-"Neyse öyle olsun. Oğuz anlattı ben bir şey demeden. Aykut Emrenin dudağını patlatmış helal."

-"Helal diyor bir de ya. Nasıl bulduysa bizi olaylar oldu işte." 

-"Ben de onu sordum da geçen Oğuza verdiğin anahtarı sana geri vermeye sizin evin oraya gelmiş."

-"Sonra da görüp takip etti demek ki." diye mırıldanıyorum.

-"Baya bozulmuş Aykutla gitmene yalnız." diyerek kıkırdıyor.

-"Kendiyle mi gidecektim bir de hadsiz." diyorum.

-"Ben kafede olduğumu söyledim mecburen. Biliyorsun ilişkimizi ilerlettik iyice. Ama tembihledim Emreye söylemeyecek. Üzülsün istemiyormuş zaten." 

-"Hı iyi o zaman. Tabi söylemen de iyi olmuş. Neyse hadi bakalım çalış kaytarma denetlicem arada seni." diyorum gülerek.

-"Oradan bile patronluk yapıyorsun ya helal. Bu arada buradakiler sana yenge derse şaşırma. Seradan geldiğimi söyleyince sinsice bakıştılar aralarında..."

-"Ay sen de bu kanıya mı vardın? Hadi canım kapıyorum. Görüşürüz."

-"Benden demesi. Görüşürüz." 

      Alıcıya gönderilmek üzere hazırlanan meyve siparişlerini kamyona yüklemek üzere Aykut ve Osman Amca dışarıya çıkıyor. İki sandığı üst üste koyarak taşıyan Aykutun kol kaslarını yeni fark ediyorum. Güneş saçının rengini açmış. Yüzüne vuruyor. Önümden geçip giderken bana göz kırpmasıyla kendime geliyorum. Baya süzdüm adamı umarım anlamamıştır diyorum içimden.Mutfağa geçiyorum.Aykut yanıma geliyor. Sürahiden kendine bir bardak su dolduruyor.

-"Sen az önce neye dalmıştın öyle?" diyor sırıtarak. Anlamış işte aferin Eylül diye kızıyorum kendime.

-"Dalmış mıyım? Hesap yapıyordum o sıra kafamda farkında değilim."

-"Hı iyi bakalım. Su ister misin baya kızardı da yanakların..." diyor. Ellerim refleks olarak yanağıma gidiyor. 

-"Ay sıcak oldu bura ondandır." diyerek mutfağın penceresini açıyorum.

-"Gitti mi mallar?"

-"Evet ödemeyi de ben aldım." diyerek cebinden parayı çıkartıp masanın üzerine koyuyor. Masanın üzerinden parayı alıp çantama koyuyorum.

-"Kahveyi hak ettiniz o zaman." diyorum.Bardağa uzanıp kahveyi yapmaya koyuluyorum.

-"Ee nasıl içtiğimi de biliyorsun artık." 

-"Evet o yüzden sormadım." 

       Kahveyi Aykuta uzatıyorum.

-"Saol canım." diyerek elimden alıyor.

-"Afiyet olsun." diyerek karşısındaki sandalyeye geçiyorum. 

EylülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin