Ortaya attığım yorum üzerine hepsi bir şeylerle uğraşmayı bırakıp bana odaklandılar.
"Buse-" demişti ki Taha sözünü kestim.
"Ben Kaan'ı aramaya gidiyorum." dedim ve yürümeye başladım.
Barış gelip kolumdan yakaladı. "Buse dur. Hocalara da haber verelim. Bizi de yakalayabilir."
Kafamı salladım. Taha ve Yiğit hocayla konuştular. Herkesin eline fener verdiler ve ormana gönderdiler.
"Eee nasıl yapacağız?" dedi Barış.
"Barış ve Yiğit benimle gelsin. Yusuf ve Buse de beraber gitsinler." dedi Taha.
"Olmaz biz ikimiz zaten korkuyoruz." dedi Yusuf. Bende kafamı sallayarak onayladım.
"Tamam ben sizinle gelirim." dedi Yiğit.
Üçümüz karanlık ormanda yürümeye başladık. Taha'lara bizi her şeyden haberdar etmelerini söylemiştim.
"Yiğit nasıl bulacağız?" dedim.
"Üzülme bulacağız." dedi Yusuf ve koluma girdi.
Bir süre daha aradık. Ama çok yorulmuştum. Ayrıca biraz tualetim gelmişti.
"Yiğit çok yoruldum." dedim isyan bayraklarımı çekerek.
"Dayan Buse." dedi.
Yusuf'un kolunu bırakarak Yiğit'in yanına vardım. "İki dakika oturalım ya."
"Olmaz." dedi.
"Ya Yiğit lütfen." diye ısrar ettim.
"Tamam şurada biraz oturalım." dedi bir ağacın altını göstererek. "Yusuf hadi."
Arkaya baktığımda Yusuf'un orada olmadığını gördüm. Nereye gitmişti?
"Yusuf!" diye bağırdım.
"Yusuf şaka yapıyorsan hiç sırası değil kardeşim!" diye bağırdı Yiğit.
"Yusuf'u da götürdü." dedim gözlerim dolarken.
"Buse sakın ağlama." dedi ve kolumu tutarak kaldırdı.
"Ne yapacağız şimdi?" dedim yürümeye çalışırken.
"Barış'ları bulacağız."
Fenerimizin ışığı sönmek üzereydi. Karanlıkta kalacaktık ve ben çok korkuyordum. Ya Yiğit'i de götürürse?
*Katiller grubu*
Taha: Yiğit, Barış yok.
Yiğit: Nasıl yok oğlum?
Taha: Arkamdan geliyordu sonra birden kayboldu.
Ben: Yusuf'ta yok.
Taha: Hassiktir ya ormanda tekim.
Yiğit: Derenin oradayız yanımıza gel.
Taha: Tamam.
"Taha'yı da yolda tutmasın." dedim.
"Buse yeter!" diye bağırınca geri çekildim."Sürekli olumsuz düşünüyorsun!"
"Bağırma bana!" diyerek bende bağırdım.
"Tamam." dedi bana sarılarak."Özür dilerim."
Bir süre orada ki taşlarda oturduk. Yiğit sürekli dönüp arkasına bakıyordu. Ne yapıyordu bu böyle?
"Ne oluyor?" diye sordum.
"Buse bir şey diyeceğim ama ne ağlayacaksın ne bağıracaksın?" dedi.
"Tamam."
"Biri bizi izliyor." dedi. Tam bağıracaktım ki ağzımı kapattı.
"Taha'da gelmedi." diye fısıldadım.
"Piç Taha'yı da götürmüş olmalı." dedi ve ayağa kalktı.
Bende peşinden kalktım. Tekrar ormanın içine doğru yürüdük. Ben Yiğit'ten bir iki adım önden gidiyordum. O da arkadan telefonunun feneriyle ışık tutuyordu bana.
Bir anda ışık sönünce hızla arkamı dönüp baktım. Ama Yiğit yoktu. Korkuyla ağlamaya başladım. "Yiğit!" diye bağırdım.
Ormanın ortasında tek başıma kalmıştım. Ne yapacaktım ben şimdi? Hemde ormanda bizi izleyen biri varken.
Bir ağaca doğru yürüdüm. Olduğum yerde oturup beklesem daha iyi olacaktı. Tam ağacın dibine oturacakken bir şey dikkatimi çekti.
Ağacın arkasında bir çocuk kanlar içinde yatıyordu.
Oy vermeyi unutmayınnnnnn :))))))))))))

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Kim?
HorrorCehennemin ortasında cennettin çocukları... Karanlık da yürümekten korkmayan aydınlığın çocukları Kanlarla dolu bir semtin ortasında kalmış 7 genç. Ailelerinden herkesi teker teker kaybediyorlar. Her geçen gün nefes almakta zorlanıyorlar. Tebessümle...