Korkuyla hepsine teker teker baktım. Ne yani şimdi ben ölecek miydim? Gözlerim dolmuştu. Kafamı kaldırdım ve göz yaşlarımın akmasına izin vermedim.
"Neyse hocalara haber verelim." dedim ve ayağa kalktım.
"Aynen." dedi Barış ve Mahir hocanın yanına gittik.
Kaan bir yalan uydurarak anlatmaya başladı. Bende sadece ona boş gözlerle bakıyordum. Olayı anlattıktan sonra Kaan'ın yarasını temizlediler ve bant yapıştırdılar.
1 hafta geçmişti ve daha 2 hafta vardı. Burada daha ne kadar durabilirdim bilmiyordum. Eve gitmek istiyordum.
"Çocuklar." dedi Mahir hoca bütün öğrencileri toplayarak. "1 haftayı burada geçirdik. Şimdi de bir otele gideceğiz. 1 haftamızı da orada geçireceğiz. Çadırlarınız burada kalacak. Sadece eşyalarınızı toplayın."
Oh en azından buradan gidiyorduk. Belki oraya gelmezdi. Yani tabi bizi takip etmezse. Şu an çok mutlu olmuştum be.
"Bakıyorum da çok sevindin." dedi Kaan kulağıma doğru.
"Hı hı evet." dedim. "Otelde yakışıklı erkek çok oluyor."
O kaşlarını çatarken ben zaferle sırıttım ve çadırıma girdim. Kendi eşyalarımı toplayıp çantama yerleştirdim. Daha sonra Yiğit'in eşyalarını topladım ve çantaları alıp dışarı çıktım.
"Kankam be." dedi Yiğit ve gelip yanağımı öptü.
"Çok dağınıksın." dedim ve gözlerimi devirdim.
Diğerlerini eşyalarını toplamalarını bekliyorduk. Yiğit uzanmış gözlerini kapatmıştı. Kaan'ın telefonun bende olduğu geldi aklıma.
Telefonu çıkarttım ve kanları temizledim. Biraz karıştırsak fena olmazdı. Şifre olmamasını diliyordum. Ekranı açtım ve kaydırdım. Şifre yoktu. Şansında böylesi ha.
Rehbere girdim ve isimlere baktım ama hep lakap vardı. Sonra whatsappa girdim. Bizim gruba tıkladım. Beni 'ufaklık' diye kaydetmişti.
Dudaklarımda istemsizce bir gülümseme oluştu. Ama yaptığım saçmalığın farkına varmam uzun olmadı.
Telefonu kapatacakken mesaj geldi. 'Birtanem' kişisinden gelmişti. Kimdi lan bu birtanem?
Hemen açtım ve profile baktım. Bir kanepede Melis'in dizinde Kaan uyuyordu. Bu ne ya? Pislikler.
Birtanem: Otele geliyormuşsunuz. Gece saat 4 de otelin arka bahçesine gel. Kafayı bulalım biraz aşkım.
Ne kadar gevşek bir kız? Ama Kaan'da onu seviyor olmalı ki birtanem diye kaydetmiş. Neyse ya beni ilgilendirmez.
Sonunda gelebilmişlerdi. Kaan'a bakmadan telefonu uzattım. Hiç bir şey demeden aldı ve ekranı açtı. Ona baktığımda sırıtıyordu. Mesajı okumuştu anlaşılan.
----------
Sonunda otele geldiğimizde altı kişi bir odaya girdik. Normalde hocalar beni ayrı bir odaya koyacaklardı ama izin vermediler. Bende tek kalamazdım zaten.
Eşyalarımı yerleştirdim ve kendimi hemen yatağa attım. Çok yorulmuştum. Duş almam gerekiyordu ama onlar buradayken alamazdım.
"Kim ilk duş alacak?" diye sordum.
"Kanka sen al." dedi Taha.
"Tamam odadan çıkın o zaman."
"Ne alaka kızım? Git banyoda giyin kıyafetlerini." dedi Kaan.
Gözlerimi devirdim ve kıyafetlerimi alarak banyoya girdim. Kendimi sıcak suyun altına bıraktım. Rahatlamıştım biraz.
Siyah kot pantolon , siyah bir tişört giyinmiştim. Saçlarımı kuruladım ve topuz yaptım Önden bir kaç tutam bırakarak siyah bandana taktım. Beyaz sporlarımıda ayağıma geçirdim ve banyodan çıktım.
"Oha ya ne kadar uzun sürdü." dedi Barış ve banyoya daldı.
"Dişiyim ben dişiyim!" diye bağırdım arkasından.
Sonra cam kenarına geçtim ve bir kaç fotoğraf çekindim. İnstagram hikayeme attım. Uykumun geldiğini fark etmiştim.
Ayakkabılarımı çıkartarak yatağa uzandım ve gözlerimi yumdum.
-------
Akşam yemeğini yemiştik ve odaya çıkmıştık. Canım çok sıkılıyordu. Hepimiz başka taraflara çekilmiş telefonla oynuyorduk.
"Hadi kalkın doğruluk cesaretlik oynayalım." dedim.
"Aynen ya canım sıkıldı." dedi Yusuf ve boş bir şişe getirdi.
Hepimiz oturduk yere ve bir halka oluşturduk. Kaan tam karşıma oturmuştu. Öküz işte bilerek yaptın. O anda telefonum çaldı babam arıyordu.
"Efendim canım." diyerek cevaplandırdım.
"Nasılsın güzel kızım?" dedi babam her zaman ki neşesiyle.
"İyiyim sen?"
"İyilik kızım. Seni çok özledim ya." diyince babam sırıttım.
"Bende seni çok özledim ya." dedim somurtarak. Biraz daha konuştuktan sonra kapattık. Kaan'a baktığımda kaşlarını çatmıştı. Şişeyi çevirdim. Yiğit ve Taha arasında durdu.
"Doğruluk mu cesaretlik mi?" diye sordu Yiğit.
"Cesaretlik." dedi Taha kendinden emin bir şekilde.
"Üç çorba kaşığı acı salça ye." dedi Yiğit sırıtarak.
"Aga yapma be biliyorsun acı yiyemiyorum." dedi Taha yüzünü buruşturarak.
Hepimiz bu haline kahkahalarla güldük. "Tamam ben gidip yemekhaneden acı salça alayım." dedim.
"Dur tek gitme bende geleyim." dedi Kaan.
Onu beklemeden hızlıca çıktım odadan. O arkamdan gelirken ben hızlı hızlı yürüyordum. Köşeyi dönecekken bir çocuğa çarptım.
"Özür dilerim." dedim ve çocuğun suratına baktım.
"Önemli değil." dedi ve uzaklaştı.
Ama bu nasıl olabilir? Bu çocuk çok tanıdık. Bu çocuk....
Oylamayı unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Kim?
УжасыCehennemin ortasında cennettin çocukları... Karanlık da yürümekten korkmayan aydınlığın çocukları Kanlarla dolu bir semtin ortasında kalmış 7 genç. Ailelerinden herkesi teker teker kaybediyorlar. Her geçen gün nefes almakta zorlanıyorlar. Tebessümle...