Unutma!
Karanlıkta yürümeyi bilmezsen ışığını bulamazsın.
Odada oturmuş birbirimize bakıyorduk. Konuşmuyorduk. Hem o Buğra denen çocuğun beni taciz ettiğini de söylememiştim.
"Boynun acıyor mu?" diye sordu Yiğit.
"Hayır acımıyor. Üstünden geçti zaten iki güne geçer." dedim. Cidden acımıyordu.
"Ben çok merak ettim ya kim bu çocuk?" dedi Arya.
"Kim olduğunu bilmiyorum ama adı Buğra." dedim.
"Kendi mi söyledi adını?" diye sordu Barış.
"Hayır. Boynumu keserken içeriye bir çocuk daldı ve 'Buğra sakın yapma' diye bağırdı." dedim.
"Lan o çocuk kim acaba?" dedi Yusuf.
"Bilemiyorum ama bana kendisi git dedi. Yani bir süre bulaşacağını sanmıyorum." dedim.
"Bulaşmasa iyi olur." dedi Kaan.
Kaan'a açıldığımdan beridir ona bakamıyordum. Utanıyordum galiba. Hem bizimkiler de anlatmamıştık bu durumu. Anlatmayacaktım da.
"Hadi oyun oynayalım!" diye bağırdım ve yatakta ayağa kalktım. Böyle oturamazdık biraz eğlenelim ama değil mi?
"Ne bağırıyorsun?" dedi Taha yastığı bana atarak.
"Hadi ama!" diye tekrar bağırdım. "Bakın susmam!"
"Tamam lan bağırma!" diyerek Barış da bağırdı.
"Ama Barış kuşum bağırma derken bile bağırıyorsun." dedim ve yastığı kafasına geçirdim.
Barış yastığı alıp bana vurmaya başladı. "Bu çok kaşındı buna ceza verelim." dedi Yiğit.
"Ama hayır." dedim itiraz ederek.
"Olmaz izin vermiyorum." dedi Yusuf önümde durarak. "Kanka dayanışması."
"Yürü be Yusuf kuşum!" diye bağırdım ve ona daha çok gaz verdim.
Yatakta zıplayarak Yusuf'a az vermeye devam ediyordum. Barış dizlerimden tuttu ve omzuna aldı beni.
"Ne yapalım buna?" dedi gülerek.
"Lan bırak kankamı." dedi Yusuf.
"Bence soğuk suyun altına bırakalım." dedi Taha ve bana öpücük attı.
"Kanka hayır bak hasta olurum." dedim ama Barış banyoya doğru yürüdü. "Kanka yapma be!"
"Kızım cırlama kulağım çıktı." dedi ve kabinin içine bıraktı.
Suyu açtı ve buz gibi su kafamdan aşağıya dökülmeye başladı. Çığlık attım ve su bana gelmesin diye ellerimle engellemeye başladım.
"Hayvan oğlu hayvan kapat şunu!" diye cırladım.
"Tamam abla kızma." dedi ve suyu kapattı.
Ayağa kalktım ve Barış'ın saçlarını çekmeye başladı. "Hasta olursam bana sen bakacaksın." dedim.
Hepsi banyodan çıktı. Kaan bana bir kaç kıyafet getirdi. Onları giydim ve banyodan çıktım. Allah'ım inşallah hasta olmam. Amin.
"Anket yok mu bozo?" dedi Yiğit Yusuf'a seslenerek.
"Var tabi." dedi. "Söyleyin bakayım. Aydınlık mı karanlık mı?"
"Karanlık." dedik aynı anda Kaan ile. Gülümsedim.
"Bence aydınlık." dedi Yiğit. "Önümü görüyorum en azından."
"Unutma." dedim. "Karanlıkta yürümeyi bilmezsen ışığını bulamazsın."
"Aynen bizler karanlığın aydınlık çocuklarıyız." dedi Taha benim geçenlerde kullandığım cümleyi kullanarak.
Bana göz kırpınca bende gülümsedim. "Bence de karanlık." dedi Arya. "En azından hiç bir şey görmüyorsun."
"Haklısın." dedim.
"O zaman hadi lokantaya pasta yemeye." dedi Barış ve hepimiz ayaklandık.
Koridorda hepimiz esprileşerek ve neşeyle yürüyorduk. O kadar canımın yanmasına rağmen gülmeyi başarabiliyordum ya helal olsun bana.
Kendimle gurur duyuyordum. Böyle arkadaşlar edinmek çok zordu ve benim yıllar sonra ilk defa arkadaşım olmuştu. Gerçek dostluk.
Şimdi biz bu bilmediğimiz yollarda ışığımızı arıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Kim?
TerrorCehennemin ortasında cennettin çocukları... Karanlık da yürümekten korkmayan aydınlığın çocukları Kanlarla dolu bir semtin ortasında kalmış 7 genç. Ailelerinden herkesi teker teker kaybediyorlar. Her geçen gün nefes almakta zorlanıyorlar. Tebessümle...