Beş tane sevdiğim adam vardı. Dört tanesi kalbimde ki dört odacığı doldururken bir tanesi kalbime sahipti.
Bugün Yiğit'in doğum günüydü ve ben neden bu kadar heyecanlı olduğumu bilmiyordum.
Yiğit'e aldığım hediyeyi unutmadan çantama koydum ve hazırlanmaya başladım.
Diz kapağım tam üstünde siyah bir etek ve üzerime beyaz bir tişört giymiştim.
Ayağıma da siyah converse geçirmiştim. Artık hazırdım. Aşağıya indim ve bahçeye çıktım.
Rehberime girip 'Adam' yazısının üzerine tıkladım. Bir kaç çalıştan sonra açtı.
"Efendim güzelim." dedi uykulu sesiyle.
"Yeni mi uyandın adam?" dedim şaşkınlıkla.
"Sen arayınca uyandım." dedi. "Bir şey mi oldu?"
"Evet." dedim. "Yiğit'in doğum günü. Unuttun mu?"
"Hassiktir." dedi. "Çıkıyorum 15 dakikaya. Öptüm."
Benim konuşmama izin vermeden kapattı. Bu haline güldüm. O anda bahçeden Arda abim çıktı.
Bir şey demeden yanıma keyifsizce oturdu. Ben ona sorar gibi bakarken o hala oflamaya devam ediyordu.
"Ne oldu?" diye sordum.
"Burcu." dedi. "Peşimi bırakmıyor."
"Kötü bir durum." dedim dudaklarımı büzerek.
"Senin ilişki ne alemde?" dedi göz kırparak.
"İyidir." dedim gülümseyerek.
"Tuğra duymasın." dediğinde ikimiz de seslice güldük.
"Neyi duymayayım?" diyen Tuğra abimin sesini duydum.
"Sıçtık." dedi Arda abim.
İkimiz de cevap vermedik. Onunla yeni barışmışken tekrar aramızın bozulmasını istemiyordum.
Bir süre orada oturdum. Kaan aradı ve kapıya çıkmamı söyledi. Abimlere arkadaşımın doğum günü olduğunu söyledim ve evden çıktım.
Hızla Kaan'a doğru yürüdüm ve boynuna sarıldım. Onunla ilişkimizi yaşayamıyorduk.
Sürekli o Buğra denen katilin yüzünden hayatımızı yaşayamamıştık. Şimdi ise normale dönüyorduk.
Yüzüne baktığımda biraz tuhaf olduğunu gördüm. "Bir şey mi oldu?" diye sordum.
"Evet." dedi. "Seni özledim."
Dudaklarımda bir gülümseme oluştu. Kaan'ın böyle konuşması kalbimin ritmini etkiliyordu ve utanmama sebep oluyordu.
Elimi tuttu ve beraber yürümeye başladık. Hepimiz bir kafe de buluşacaktık. Kafeye girdiğimiz de Taha ve Yusuf gelmişti.
Onların yanlarına gittik ve oturduk. Grup sonunda tamamlandığında pasta yemek istediğimi söyledim.
Vakit çok çabuk geçiyordu. Saat akşam 7 olmuştu. Arya'nı evine doğru yürümeye başladık. Barış ve Taha orayı süslemişlerdi.
Yiğit bahçeyi süslü bir şekilde anlamaz bakışlar atmaya başladı. "Buraya ne olmuş?" dedi.
Bahçeye hızla girdim ve masanın altında duran pastayı aldım. Yiğit şok olmuş bir şekilde bana bakarken hepsi "Sürpriz!" diye bağırıyordu.
Hepsi Yiğit'in önüne pastayı koyacağımı sanarken yüzüne yapıştırdım. Yiğit küfür etmeye başlayınca Kaan kulaklarımı kapattı.
Arya, Yiğit'in arkasından kola şişesini boşaltınca Yiğit, bu sefer Arya'ya küfür etmeye başladı.
"Küfür etme oğlum!" dedi Kaan bağırarak.
Biz kahkahalarla gülerken Yiğit somurtuyordu. Gittim ve yanağını öptüm.
"Imm yanağındaki pasta da çok güzel." dedim dudaklarımı yalarken.
Yüzümü tuttu ve yanaklarını saçlarıma, yüzüme sürdü. Şimdi o gülüyordu ben somurtuyordum.
Şişede kalan kolayı da Arya'nın başından aşağıya döktü. Kaan gelip yanaklarımı öpünce onun yüzüne de bulaşmıştı.
Ben onun yüzünü gülümseyerek izlerken o da benim yüzümü inceliyordu. O an fark ettim de Kaan Özkan'a bayağı aşık olmuşum.
Dayanamadım ve yanaklarını öpmeye başladım. Sesli bir şekilde kahkaha atması kulaklarımı doldururken bende güldüm.
"Buse bana da sarıl. Kendimi çok yalnız hissediyorum." dedi Taha.
Taha'ya doğru yöneldiğimde Kaan belimden tutup kendine doğru çekti beni. "Rahat dur." diye fısıldadı kulağıma.
"Kanka ben sana Kaan'ın olmadığı bir yerde sarılırım." diye bağırdım Taha'ya.
Kaan saçımı tutup çekince sesli bir kahkaha attım. O ise saçımı bırakıp sandalyeye oturdu.
Bende peşinden gittim ve yanına oturarak beline sarıldım. Diğerleri de gelip bize sarıldı.
Arya, benim için çok değerliydi. Hep bir kız kardeşim olmasını istemiştim. Arya benim kız kardeşimdi ve beni hiç bırakıp gitmesindi.
Diğerleri... Diğerleri mi?
Beş tane sevdiğim adam vardı. Dört tanesi kalbimde ki dört odacığı doldururken bir tanesi kalbime sahipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Kim?
HorrorCehennemin ortasında cennettin çocukları... Karanlık da yürümekten korkmayan aydınlığın çocukları Kanlarla dolu bir semtin ortasında kalmış 7 genç. Ailelerinden herkesi teker teker kaybediyorlar. Her geçen gün nefes almakta zorlanıyorlar. Tebessümle...