Kendi dünyamızda gülümsemeliydik...
5 gün sonra...
Yatakta doğruldum ve odadaki banyoya girdim. Amcamlara gelmiştim. Aslında şu an reşittim ve istediğim yere gidebilirdim ama amcam kendilerinde kalmamı söylemişti.
Yaram tazeydi ama arkadaşlarım bana acımı unutmam için ellerinden gelenleri yapıyorlardı. İyi hissetmemi sağlıyorlardı.
Onlar olmasaydı şu an bu durum da olamayacaktım. Kendimi biraz iyi hissediyordum. Bugünde onlarla buluşup bir yerlere gidecektik.
O Buğra denen çocukta beş gün boyunca ne not bırakmıştı ne de bir ölü. Hem polislerde hiç bir iz bulamamış babanız annenizi sonra da kendisini vurmuş dediler.
Bu imkansızdı ama neyse. Banyodan çıktıktan sonra kıyafetlerimi değiştirdim ve saçlarımı taradım. Masamın üzerinde bir not gördüm.
'Gülümse. (Yiğit)' yazıyordu.
Gülümsedim ve odadan çıktım. Aşağıya inerken Tuğra abimi gördüm. Amcamın tek oğluydu ve aramızda 4 yaş vardı.
"Günaydın." dedim gülümseyerek.
"Günaydın." dedi saçlarımı karıştırarak.
Kaşlarımı çatarak ona baktım ve saçlarımı düzelttim. O da kahkaha atarken içeriye girdik ve masaya oturduk.
Bala uzanmak isterken bileğime sızlama girince yüzümü buruşturdum ve ağzımdan "Ah." diye bir inleme döküldü.
Tuğra abim bileklerime baktı. Yüzü düşmüştü sanki. Sandalyesini eriye doğru itti. Sandalyesi yere düşerken o kapıyı çarparak evden çıktı.
"Ne oldu şimdi?" dedi amcam.
"Bilmiyorum." dedim.
"Boş ver onu. Biz kahvaltı edelim." deyince amcam ikimiz de güldük.
Yemeğim bitince tabağımı mutfağa götürdüm. O anda tabağımın altından bir kağıt düştü.Yere eğildim ve onu aldım.
'Gülümse (Taha)' yazıyordu.
Gülümsedim ve mutfaktan çıktım. Delilerdi ya bunlar valla. Odama gircekken kapımda yazan not dikkatimi çekti.
'Gülümse (Barış)'
Gülümsedim ve odama girdim. Bu çocuklar hiç gitmesindi ya. Sırt çantama bir kaç bir şey koydum. Daha sonra cüzdanımı da koyduktan sonra hem odadan çıktım hem de evden.
Telefonum çalmaya başlayınca çantamdan telefonumu çıkarttım ve ekrana baktım.
'Adam arıyor...'
"Efendim."diyerek cevaplandırdım.
"Neredesin?"
"Kapının önündeyim." dedim.
"Kızım ben sana demedim mi ben aramadan çıkma?" dedi.
"Of iyi be." dedim ve telefonu kapattım.
Bir süre sonra siyah bir minibüs önümde durdu. Kapı açıldı ve beni gülümseyerek karşıladılar. Arabaya bindim ve Arya'nın yanında oturdum.
Kaan'ın kaşlarını çatmış surat ifadesini umursamadım ve bizimkilerle sohbet etmeye başladık. Telefon kılıfımla oynarken içinden bir kağıt düştü.
'Gülümse (Yusuf)' yazıyordu.
Yusuf'a bakarak gülümsedim. O da bana gülümsedi ve leblebi uzattı. Leblebileri aldım ve yemeye başladım.
Bir pastahaneye gelmiştik. Valla çok iyi oldu pastahaneye gelmemiz. Hemen büyük bir masaya oturduk ve sipariş verdik.
Tabi ki de pastam çikolatalıydı. Pastamı yine hızlı yemeye başlamıştım. O an Barış'ın bakışlarını üzerim de hissettim.
"Kanka bana öyle bakma." dedim yüzümü buruşturarak.
"Yavaş ye." dedi ve göz kırptı.
Oflayarak yavaş yemeye çalıştım. Daha sonra ellerim pasta olunca kızlar lavabosuna girdim. O anda aynaya yapıştırılmış bir kağıt dikkatimi çekti.
'Gülümse (Arya)' yazıyordu.
Gülümsedim ve ellerimi yıkayıp çıktım oradan. Masaya geri döndüğümde Arya bana göz kırpınca gülümsemeye devam ettim.
Pastahaneden çıktık ve biraz sinema izlemeye karar verdik. Komedi istemişlerdi bende kabul ettim.
Sinemanın sonunda perde de kocaman harflerle 'GÜLÜMSE' yazıyordu. Yine gülümsedim. Gözlerim dolmuştu.
Bu gün ne kadar çok gülümsemiştim ben böyle. İyi de Kaan bana gülümse dememişti. Bak bu kırmıştı beni.
Niye dememişti ki? O da söylesindi. Gözlerime baksaydı ve 'gülümse' deseydi. Ama dememişti işte. Öküz çünkü.
Daha sonra deniz kenarına geldik ve durduk. Arya dondurma istediğini söyleyince hepimiz dondurmacıya yöneldik.
O anda Kaan bileğimden tuttu ve beni deniz doğru çevirdi. Arkamdan bana sarıldı. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu.
"Gülümse." dedi 50 ton sakladığı o sesinin tınısıyla.
"Gülümsedim." dedim bende.
"Gülümsedin mi?" diye sordu.
"Binlerce kez gülümsedim."
Gülümsemek hayattaki en güzel şeydi. Her şeye rağmen gülümsemek büyük bir başarıydı. Ve ben bu sınavı da geçmiştim. Bu benim dünyamdı.
Kendi dünyamızda gülümsemeliydik...
-------
Ne duruyorsun hala? Gülümsesene. Çünkü gülümsemek sana çok yakışıyor.
Oy vermeyi unutmayın:)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Kim?
HorrorCehennemin ortasında cennettin çocukları... Karanlık da yürümekten korkmayan aydınlığın çocukları Kanlarla dolu bir semtin ortasında kalmış 7 genç. Ailelerinden herkesi teker teker kaybediyorlar. Her geçen gün nefes almakta zorlanıyorlar. Tebessümle...