Gördüğüm şeyle çığlık atmaya başladım. Geri geri adım atarken takıldım ve düştüm. Ne yapacaktım ben şimdi?
"Yardım et." dedi çocuk zar zor konuşarak.
Yavaş yavaş yanına yaklaştım ve yüzünü incelemeye başladım. Erkekti ve kıvırcık saçları vardı. Nefes almaya çalışıyordu.
"Ne yapacağım bilmiyorum." dedim korkuyla. Tişörtü ful kan olmuştu. Tişörtü sıyırdım.Üç yerden bıçaklanmıştı.
"Git." dedi. "O burada." Gözlerini kapattı ve nefes almayı bıraktı.
"Hayır, hayır ölme." dedim ve elini tuttum.
Ama o çoktan ölmüştü bile. Ayağa kalktım ve yürümeye başladım.
"Buse!" diye adımı bağıran bir ses ile olduğum yerde durdum. Bu ses Yusuf'a aitti.
"Buradayım!" diye bağırdım.
Bir süre sonra bana yaklaştı. Hızla yanına gittim ve boynuna sarıldım.
"Çok korktum lan." dedi.
"Korkma hadi gidelim." dedim ve elini tuttum.
Yolda giderken ayağıma çarpan sert şeyle durdum. Yere eğildim ve çarptığım şeyi aldım. Bu bir telefondu ve üzeri hep kan olmuştu.
"Bu Kaan'ın telefonu." dedi Yusuf.
"Onu da mı öldürmüş?" dedim korkuyla.
"Bilmiyorum." dedi. Gözleri dolmuştu.
Kamp alanına girdiğimiz de kimse yoktu. Minderlere uzandım hemen. Diğerlerini de götürmüştü ve biz onları nasıl bulacaktık?
"Yusuf, Yiğit'te gitti."
"Onları da yarın mı arasak?" diye sordu.
"Gece bizi de götürmesin." dedim tedirgince.
"Tamam ya." dedi ve uzandı." Biraz dinlenelim."
Yaklaşık 15 dakika dinlendikten sonra su içip ayağa kalktık. Yusuf'un elini tuttum ve ormana girdik.
"Buse sakın korkma." dedi.
"Aa-a bana söyleyene bak be." dedim omzuna vururken.
"Tamam ya korkmayalım." dedi sırıtırken.
"Bence de bir cesaretli olalım." dedim. Sonuçta ikimizde korkuyorduk.
"Evet cesaret."
Bir süre yürüdük. Ormanda bir kaç kişi görmüştük ve onlarda Kaan'ı arıyorlardı. Acaba Berk neredeydi?
"Acaba bunları Berk mi yaptı?" diyerek aklımı okudu Yusuf.
"Yani bilmiyorum." dedim.
Bir süre sonra ard arda üç telefona gelen bildirim sesi kulaklarımızı doldurdu. Benim,Yusuf'un bir de Kaan'ın telefonuna gelmişti.
*Katiller grubu*
Taha: Derenin oradayım. Biri gelip beni alsın.
Ben: Geliyoruz.
Hızla derenin oraya yürümeye başladık. Derenin orayı ay ışığı aydınlatıyordu. Taha'yı gördüğümüzde hızla gittim ve boynuna sarıldım.
"İyi misin?" diye sordum.
"İyiyim. Bir şeyim yok. Siz iyi misiniz?" diye sordu Taha.
"Cesaretliyiz." dedi Yusuf vücudunu dikleştirerek.
Taha ile birbirimize bakıp gülümsedik. Bu çocuk cidden deli falandı. Ama tatlı deli.
Hep beraber ormanda tekrar yürümeye başladık. Acaba diğerleri neredeydi? Umarım hemen bulabilirdik.
"Sen nasıl kayboldun Taha?" diye sordum.
"Size mesaj attıktan sonra derenin oraya yürümeye başladım. Derenin oraya geldiğimde sen Yiğit'le oturuyordun."
"Ee yanımıza niye gelmedin?" diye sordum.
"Ağaçların arasında sizi izleyen birini gördüm." dedi.
"Evet biri bizi izliyordu. Yüzünü gördün mü?" dedim hemen.
"Hayır. Beni fark etti. Kaçmak yerine yanıma geldi. Bana vurmaya yeltendi ama ona yumruk attım. Arkadan biri kafama vurunca bayılmışım. Uyandığımda da çalıların arasındaydım." dedi ve saçlarını karıştırdı.
"Oha lan bunlar kaç kişi?" dedi Yusuf.
"Bilmiyorum." dedi Taha. "Ama tek kişi olmadığı kesin."
Sesimi çıkartmadan yürümeye devam ettim. Bir tek Barış, Yiğit ve Kaan kalmıştı. Onları da bir an önce bulsak iyi olurdu.
Yusuf'un ayağı bir şeye takılınca sendeledi ama dengesini korudu. Bu bir ayakkabıydı. Taha çalıları açıp baktığında gözleri kapalı ve elleri kanlı bir şekilde yatıyordu.
Barış?
Oy vermeyi ve düşüncelerinizi lütfen yazmayı unutmayın:)
İnstagram-00zeynepp_
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Kim?
HorrorCehennemin ortasında cennettin çocukları... Karanlık da yürümekten korkmayan aydınlığın çocukları Kanlarla dolu bir semtin ortasında kalmış 7 genç. Ailelerinden herkesi teker teker kaybediyorlar. Her geçen gün nefes almakta zorlanıyorlar. Tebessümle...