"Masmavi hayallerim siyahlaştı, uyandım tüm rüyalardan."
"Git." dedi tek kelimeyle. Bende tam olarak bunu bekliyordum.
Arkamı döndüm ve kapıya yöneldim. Daha sonra onda telefonumu unuttuğumu fark ederek elinde ki telefonumu aldım.
Kapıdan çıkmadan önce arkamı döndüm ve ona baktım. "Sen kötü birisin."
Binadan çıktım ve ağır ama bir o kadar da hızlıydı adımlarım. Onlar kimdi. Diğer çocuğun neden gözleri dolmuştu?
Buğra denen çocuk kimdi? Kimdi bu katil?
Otelin yakınlarına yaklaştım. O anda bank da oturan kişi dikkatimi çekti. Kaan oturmuş sigara içiyordu.
Sigara içtiğini bilmiyordum. Hem benim sigaradan midem bulanıyordu. Kokusu çok çirkindi ve zararlıydı.
Ona doğru yaklaştığımda beni fark etti. Duru baktı ve elinde ki sigarayı yere atarak ezdi. Daha sonra ayağa kalktı.
Koşarak gittim ve beline sarıldım. Kafamı göğsüne bastırdı ve çenesini kafama koydu. Bir süre öyle bekledikten sonra geri çekildim.
Boynuma baktı ve kaşlarını çattı. Bu neyse de beni taciz ettiğini nasıl söyleyecektim onlara? Gerçi anlatmayı düşünmüyordum orası ayrı.
Banka oturduk. Ona doğru döndüm. Bana bekleyişle bakıyordu. Anlatmamı bekliyordu ama nereden başlayacağımı bilmiyordum.
"Buse artık anlat." dedi.
"Kaan bugün bir rüya görmüştüm ya. O gerçek oldu. Karanlık sisli bir odaya götürdü beni." dedim.
"Sana boynunu kesmekten başka bir şey yaptı mı?" diye sordu.
Önüme döndüm ve gökyüzüne baktım. Yaptı ama söyleyemem. "Yapmadı." dedim.
Çenemi tuttu ve kendisine bakmamı sağladı. "Emin misin?"
"Evet." dedim gözlerinin içine bakıp yalan söyleyerek.
Biraz orada oturduk. Temiz havanın tadını çıkarttım. Ölümün senin ayağına gelmesi yaşamanın ne kadar güzel olduğunu anlatıyordu.
"Buse." dedi. "Ben Melis'i öpmedim. O gece onun yanına değil seni kurtarmaya gelmiştim."
Ona doğru dönüp baktım. "Sevgilim yok. Telefonda ki babamdı." dedim bende itiraf ederek.
Ama Melis'i öpmemesi beni çok sevindirmişti. Yani tamam kabul ediyorum ben bu öküzden hoşlanıyordum. Ölüm var saati yok. Şimdi söylemesem daha da söyleyemezdim.
"Kaan." dedim. "Ben senden hoşlanıyorum."
Bir anda dönüp bana baktı. Galiba böyle bir şey söylememi beklemiyordu. Hadi ama kimi kandırıyorsun. Sende bunu duymayı istiyordun.
"Buse." dedi Kaan. "Ben senden hoşlanıyorum."
Ona baktım ve gülümsedim. Bunu hiç beklemiyordum. Bu adam bu öküz benden mi hoşlanıyordu yani?
Ayağa kalkınca bende kalktım. Eğildi ve alnımdan öptü. Ona baktım. Gözleri parıldıyordu. Ve ben o gözlere bakınca kendi gözlerimin parıldamasını görüyordum.
"Kaan. Sana aşık mıyım değil miyim bilmiyorum." dedim. Ona aşık olmak farklıydı hoşlanmak farklıydı.
"Bende." dedi ve ellerini cebine koydu. "Özür dilerim."
"Ne için?" dedim.
"Seni koruyamadığım. Yalnız bıraktığım için." dedi ve başını gökyüzüne kaldırdı.
"Acımıyor." dedim ve bende gökyüzüne baktım.
Sahi ya biz bu iki hafta içerisinde ne çok şey yaşamıştık böyle? Rüyalar gitmişti artık kabuslar gelmişti. Hayallerim yok oluyordu.
Masmavi hayallerim siyahlaştı, uyandım tüm rüyalardan.
Bir süre daha orada durduktan sonra yürümeye başladık. Sessizce yürüdük. Sadece rüzgarı dinledik, rüzgarı hissettik.
Annemlere de veda eder gibi olmuştum. Onları çok seviyordum bırakmak istemiyordum. Bana iyi gelen insanları nasıl bırakırdım.
Otele girdiğimizden beridir hiç konuşmadık. Odaya girdiğimiz de kimse yoktu. Diğerleri neredeydi?
Biraz sonra gelirler diye düşünerek banyoya girdim ve kendimi sıcak suyun altıda bıraktım. Sanki bütün pisliklerden arınmıştım.
Kıyafetleri mi giydim ve banyodan çıktım. Kaan yavaşça ve dikkatle boynumu sardı. Bu sefer sadece çizik gibi bir şeydi. Fazla sızlamıyordu.
Cam kenarına geçtim ve kulaklıklarımı takarak bir şarkı açtım. Gözlerimi kapattım ve sadece bir kaç dakika her şeyi unutmak istedim.
Eve gittiğimde defterlerimin arasına sığdırdığım korkularımı yırtıp atacaktım. Kurduğum hayalleri maalesef ki yıkacaktım.
Çünkü yeni hayaller inşa edecektim.
Oy vermeyi unutmayın:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Kim?
HorrorCehennemin ortasında cennettin çocukları... Karanlık da yürümekten korkmayan aydınlığın çocukları Kanlarla dolu bir semtin ortasında kalmış 7 genç. Ailelerinden herkesi teker teker kaybediyorlar. Her geçen gün nefes almakta zorlanıyorlar. Tebessümle...