Doğruları söylemek bile cesaret isterdi.
Uyandığımda saat iki olmuştu. Ne çok uyumuştum ben böyle? Gece saat 5 gibi uyandığım da kendi odamdaydım.
Acaba beni geri kim getirmişti? Neyse çok da önemli değil ama bizimkilere anlatmam lazım. Yoksa hiç trip çekemem. Telefonuma mesaj gelmişti.
Adam: Gülümse.
Kaan'ın günaydın mesajı buydu.
Ben: Gülümsedim.
Adam: Yeni mi uyandın?
Ben: Evet.
Adam: Geliyorum :)
Ne? Geliyorum mu? Buraya mı? Şimdi mi? Oha hemen duş almam lazım. Az güzel görünelim değil mi yani?
Duştan çıktıktan sonra hemen saçlarımı taradım ve şekil verdim. Daha sonra hızla aşağıya inerken Tuğra abimle çarpıştım.
"Kusura bakma." dedim ama o benim suratıma bakmadan yanımdan geçti.
Arkamı döndüm ve ona baktım. "Abi." diye seslendiğim de durdu.
Hemen ona doğru gittim ve önünde durdum. Gözlerine baktım. "Bir şey mi oldu?" diye sordum.
"Hayır." dedi gözlerime bakarak.
"Peki." dedim ve omzuna çarparak uzaklaştım. Neden böyle davranmıştı ki?
Hayır yani ona bir şey de söylemedim ki. Of ya. Neyse şu an hiç onu kafama takamayacağım. Kimse umrumda değil. Abim bile.
Kapının önünde duran Kaan'a doğru yaklaştı ve boynuna sarıldım. Geri çekildim ve gözlerimi kaçırdım. Utanıyorduk işte.
"Gülümse." dedi.
"Gülümsedim."
"Gülümsedin mi?" diye sordu.
"Binlerce kez gülümsedim."
Elimi tuttu ve daha sonra yürümeye başladık. Sanki bir şey unutmuştum. Bir an duraksadım ve eve doğru döndüm.
O an Tuğra abimi camda bizi izlerken gördüm. Kafamı çevirdim ve tekrar yürümeye başladık. Deniz kenarına gelmiştik.
"Kaan benim içim hiç rahat değil." dedim.
"Niye?" diye sordu.
"Bizimkiler durumumuzu bilmiyor." dedim ve yüzümü buruşturdum.
"Bir şey olmaz." dedi ve kestirip attı.
Bir süre beraber gezdikten sonra saati 5 etmiştik. Buğra olayını anlatmam lazımdı. O yüzden bizimkilerle bir yerde buluşmak zorundaydık.
Ben: Yusuf diğerlerine de haber ver bize geliyorsunuz?
Çocuk adam: Tamamdır beboli.
Kaan ile birlikte bizim eve gittik. Amcam da yengem de evde yoktu. Hemen benim odama çıktık ve diğerlerini beklemeye başladık.
Bir süre sonra Taha ve Yiğit geldi. Ondan sonra Barış ve Arya. Son olarak da Yusuf geldi. Herkes yerini alınca anlatmaya başlayacaktım ki Tuğra abim kapıyı çalmadan odama daldı.
"Sen ne ara geldi ya?" dedi.
"Ben biraz önce geldim de sen niye gelmiştin?" diye sordum.
"Bir şey yok." dedi ve kapıyı kapatarak odadan çıktı.
Gözlerimi devirdim.
-TUĞRA-
Odaya daldığım da Buse ve arkadaşlarını gördüm. Bu kızın dışarıda olması gerekmiyor muydu? Of.
"Sen ne ara geldin ya?" diye sordum.
"Ben biraz önce geldim de sen niye gelmiştin?" diye sordu.
"Bir şey yok." dedim ve kapıyı kapattım.
Kapının önünde bekledim. Ne konuşacaklardı acaba?
"Ee konuş hadi kanka?" dedi bir çocuk.
"Şimdi kanka ben gece odama girdim arkadan biri ağzıma bezi tuttu ve ben bayıldım." diyerek açıklama yaptı.
"Hassiktir lan kim girdi odaya ya?" dedi bir çocuk.
"Ne bileyim? Neyse Buğra'nın odasında buldum kendimi. Annem ve babam yaşıyormuş." dedi neşeyle.
Oğlum Buğra sen niye kıza öyle söylüyorsun? Of lan yine kızın duygularıyla oynadı pezevenk. Ne yapacağım lan ben şimdi?
Kendi odama girdim ve hemen Buğra'yı aradım. İkinci çalışta hemen açtı. "Efendim."
"Lan sen niye Buse'ye annen baban yaşıyor diyorsun."
"Bak Tuğra bana Buse deme tamam mı?" dedi tane tane.
"Oğlum şu an çok mutlu lan." dedim yatağıma oturarak.
"Bak ne güzel işte kuzenini mutlu ettim daha ne istiyorsun?" dedi alay eder gibi.
"Sen niye bu kızın karşısına geçip seni seviyorum demiyorsun?" dedim.
"Onu sevmiyorum." demişti ki sözünü kestim.
"Canını acıttıktan sonra ağlayan sensin. Ölüme götürüp kurtaran sensin. Adı geçtikten sonra ortalığı yıkıp göz yaşı döken sensin. Bana şimdi burada sevmiyorum deme!" diye bağırdım.
Burnunu çekti. Al işte yine başlıyoruz. "Tuğra daha fazla konuşma." dedi.
"Cesaretin varsa çık söyle lan doğruları."
Sessizlik oluştu. Bir süre hiç konuşmadı. "Görüşürüz." diyerek telefonu kapattı.
Ben niye gidip anlatmıyorum ki? Yoksa bende mi cesaretsizim? Doğruları anlatmak bu kadar zor olamaz herhalde.
Gerçi doğruları söylemek bile cesaret isterdi. Bende cesaretsizdim. Ama artık canının yanmasını da istemiyordum.
Buğra ile konuşacağım ve Buse'ye her şeyi anlatacağım. Zaten beni affetmeyecek ama neyse. O anda kapı açıldı.
Bu bütün konuşmaları duymuş muydu?
-----
Normalde yazmayacaktım ama dayanamadım ahaha
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Kim?
HorrorCehennemin ortasında cennettin çocukları... Karanlık da yürümekten korkmayan aydınlığın çocukları Kanlarla dolu bir semtin ortasında kalmış 7 genç. Ailelerinden herkesi teker teker kaybediyorlar. Her geçen gün nefes almakta zorlanıyorlar. Tebessümle...