3- Acı Bir Labirenttir

254 23 72
                                    

Zümrüt Kalender

Bar tezgahına vurulan kadehlerin ardı arkası kesilmezken hemen arkamda duran Hazar'ın soğuk dokunuşunu sırtımda hissedebiliyordum. Yanımda oturan Yakut ise içkisini yudumluyor, bizimle pek ilgilenmiyordu. Hiçbir zaman ilgilenmezdi, sadece öylesine kontrol eder, babamıza haber verirdi.

"Gece nerede?" diye sorarken ona doğru dönmüştüm, bedenlerimiz birbirine yapışırken az ilerideki masada oturan Maysa'nın kızgın bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum ama açıkçası umurumda değildi. Kendisi hem Hazar'ı istiyor, hem de Deha ile yatıyordu. Hazar yavaşça bana doğru eğilirken Yakut'un gözleri bize dönmüştü, dudaklarının arasından bir cıklama yükselirken Hazar ellerini belime attı. "Gece'ye olan özel ilginizin sebebi nedir?" diye sordu sakince.

Sıcak nefesi yüzüme vuruyordu. Dudaklarımı yukarıya kıvırdım, Gece'ye ya da Suna'ya karşı özel bir ilgim yoktu, Hazar genelde Gece'siz dışarıya çıkmazdı. Ayak parmaklarımın ucunda yükseldim, dudaklarımızın arasında küçük bir mesafe vardı, istese, istesem öpüşebilirdik. O da bunun farkındaydı.

"Onunla arkadaş olmak istiyorum," dediğimde dudaklarımız birbirine değmişti. Gözlerini kapatıp birkaç saniye beklerken müzik değişmişti, daha romantik bir müzik etrafımızı sararken Yakut bir kez daha cıkladı. "Sana inanmalı mıyım Zümrüt?"

Gözlerini tekrardan açmıştı.
"İnanmaman için bir sebep yok Hazar," deyip dudaklarımı dudaklarından uzaklaştırdım, belimdeki elleri sıkılaşırken bu gecenin nerede biteceğini biliyordum. "Ayrıca artık o da ekipten."

Hazar dediğim şeye gülerken başını iki yana sallamıştı, Gece'nin bu gruba katılmasını hiçbir zaman istememişti, hatta okulda ondan uzak durmamızı kesin bir dille söylemişti ancak hiçbirimiz bu emre itaat etmemiştik, patron olan Hazar değildi, bizdik. "Bildiğim kadarıyla ekipte işinize yarayan kişiler var, Gece sizin işinize pek de yaramaz," derken yüzünü yine bana yaklaştırmıştı. Uzaktan bakan biri bizi bir çift olarak görebilirdi. Belki de öyleydik.

"Yaramasına gerek yok, sen de pek işimize yaramıyorsun ama ekibimizdesin sevgilim."

Kaşlarını çatmak ile kaldırmak arasında gidip gelirken dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Öpücüğüm karşısında delirirken gözlerimi kapattım. Birkaç saniye sonra Hazar dudaklarını dudaklarımdan çekti. Nefes nefese kalmıştı, üstelik karşılık bile vermemişti. Gözlerimi araladım. Bakışları hiç olmadığı kadar alıktı, neden öptüğümü merak ediyor olmalıydı. Göz ucuyla Yakut'a baktım, gülümsüyordu. Pezevenk.

Maysa oturduğu yerden alelacele kalkıp yanımıza gelirken sırtımı tezgaha yasladım. Plan devreye girmek üzereydi. Basit bir plandı aslında, Hazar ile bu kadar ileriye gitmeyecektik, o sadece eğilip boynumu öpüyormuş gibi yapacaktı ama ben cüretkar davranmıştım, hem de Maysa'yı deli etmek hoşuma gidiyordu.

"Seni seviyorum sevgilim," dedim derin hülyalara kapılmış bir sesle. Hazar hala bana aynı ifadeyle bakmaya devam ederken Maysa onu kendine doğru çevirdi.

"Orospu çocuğu, seni sevmiştim, sana güvenmiştim. Beni bir aşüfteyle aldatmaya utanmıyor musun?"

Aşüfte. Gülmek istedim, beni kendisiyle karıştırıyor olmalıydı, keza ben bir aşüfte değildim. "Sevgilim, burada neler oluyor, bu kadın neden bana hakaret ediyor?" diye sordum salak bir kızmışım gibi. Maysa öfkeli bir kahkaha atarken onun damarına basmanın keyfini çıkarıyordum. Maysa elini havaya kaldırıp Hazar'ın yüzüne tokatı geçirdiğinde müzik susmuştu, tenin tene çarpma sesi kulağıma ilişirken yüzümü ekşittim, Hazar adına üzülmüştüm açıkçası, bir de ben vuracaktım ona.

Hazar elini yanağına bastırırken Maysa yüzük parmağına takılı alyansı tek hamlede çıkarıp Hazar'ın göğsüne attı. "Orospu çocuğu," dedi bir kez daha. Ardından hıçkırararak arkasını döndü. Ona doğru adım atarken bu sefer ben elimi omzuna koyup onu durdurdum, kendime doğru çevirirken herkes bize bakıyordu. Güzel bir drama çıkarmıştık açıkçası.

Yakut Pençe / Opal'ın Yansıması +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin