40 - Günah Kadar Kırmızı

91 8 699
                                    


Yeni yılın ilk gününde yeni bölüm atayım dedim. Umarım beğenirsiniz, şimdiden keyifli okumalar, bu arada yeni yılınız kutlu olsun, her şey istediğiniz gibi olur ❄️🧡

Zümrüt

Yatakta oturmuş bir şekilde Suna'nın bana elbise seçmesini beklerken dudaklarımı kemirmeden edemiyordum. Hazar dün gece beni yanına çağırmıştı. Şık giyinmemi söylemişti. Bu biraz garipti, zira kendisi tekerlekli sandalyede otururken bir yere çıkmak istemiyordu ama bu sefer istemişti. Bu yüzden de kabul etmiştim.

Suna sonunda siyah bir elbiseyle bana döndüğünde kaşlarımı kaldırdım. Suna alt dudağını dişlerinin arasına alıp ezdiğinde derin bir nefes aldım. "Biliyorum, kelebek fobin var," dediğinde anlam verememiştim. Suna sakin bir şekilde elbisenin arkasını çevirdiğinde elbisenin sırtındaki dantelden kelebeği gördüm, tıpkı elbise gibi siyah renkteydi. "Ama sana çok yakışır."

Dolabımda neden böyle bir elbisenin olduğunu bilmiyordum, belki de doğum günü hediyesi olarak gelmişti ve ben de tiksinerek dolaba tıkmıştım. Bugünlerde hafızam güçlü değildi. Gözlerimi kısarak oturduğum yerden kalktım. Suna'nın karşısına geçtiğimde bana sakince bakmaya devam etti. Eğer elinden elbiseyi koparırcasına alırsam bile öyle bakacaktı. Bu sakinliğine bazen aklım ermiyordu ama içindeki fırtınanın sesini duyabiliyordum.

"Tamam," dedim. "Giyeceğim."

***

Hazar'ın yeşil gözleri kapıdan girmemle birlikte üzerimde gezinirken ben de ona baktım. Bu gece için şık bir takım elbise giymişti. Saçlarını geriye attırmıştı. Hafif kirli sakallarını da tamamen kesmişti. Her gün olduğu gibi bugün de çok yakışıklıydı. Yeşilleri elbisemden gözlerime çıktığında biraz şaşkın görünüyordu. Daha önce bu kadar uzun elbise giymediğim için onun bu şaşkınlığını doğal kabul ediyordum.

"Bak," deyip kendi etrafımda döndüm. "Sırtımda ne var?"

Şaşkınlıkla dolu bir ses çıkardı. "Kelebek," diye bağırırken sesi ilk defa canlı ve neşeliydi. Genelde kelebekleri duyduğunda söven biriydi Hazar. "Çok güzel, çok güzel değil mi?" diyerek yanındaki Çınar'a baktığında Çınar onu onaylayan bir mırıltı çıkardı.

"Beğenmene sevindim," deyip Hazar'a döndüm. Dudaklarında tatlı bir gülümseme oluştu, gamzelerini bana gösterdiğinde içim bir tuhaf oldu. Bebeklerimiz de içimde kudururken elimi nereye koyacağımı bilemedim.

Hazar'ın üzerimdeki etkisi azımsanmayacak kadar fazlaydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hazar'ın üzerimdeki etkisi azımsanmayacak kadar fazlaydı. Aynı şekilde benim etkim de öyleydi. İkimiz de birbirimize sanki kopmayan bir zincirle bağlanmış gibiydik.

"Gidelim mi?" diye sordu, sesi beni görmenin verdiği mutlulukla titremişti. Ne kadar zaman geçmişti sahi? Üç gün, belki dört. Çok uzun bir zaman dilimi olmayabilirdi fakat benim için zaman çok yavaş akıyordu, bazı zamanlarda saniyeleri sayasım geliyordu. Diyordum ki sadece bana mı yavaşsın böyle diye. Bana cevap vermiyordu elbette zaman. Neden versin ki? "Gidelim."

Yakut Pençe / Opal'ın Yansıması +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin