39- Hayat Bir İllüzyon Değil Mi?

42 9 699
                                    

On gün sonra merhaba, umarım bölümü severek okursunuz ve Züzü'ye of salak, aptal demezsiniz lspwğeğeğr keyifli okumalar 🧡

Zümrüt

Temmuz 2021

Her şey tepetaklak olmuş gibi hissediyordum, kendime kurduğum huzurlu dünyanın aslında bir illüzyondan farksız olmadığını gördüğümde her şey için çok geçti, dünyanın sonu değildi elbette onu kendi gözlerimle görmüştüm sonuçta, konuşmuştuk, hatta sıcak dudaklarının sıcaklığını bile almıştım ama işte insan böyle ayrı olunca huzursuz oluyordu. Sanki yanından yine ayrılırsam zarar görürmüş gibi hissediyordum, gözlerimi her kapadığımda felaket senaryolarıyla baş başa kalıyordum.

Gece, uykuya daldığımda çok kötü şeyler görmüştüm, neredeyse kalbim duracak noktaya gelmişti. Onun tamamen öldüğünü görmüştüm. Yataktan kalktığımda bedenim o kadar terliydi ki sanki banyo yapmışım gibi hissettirdi bana. Hemen telefonu elime almış, saate baktım. Gecenin neredeyse dördüydü ve onu arayamazdım. Bu yüzden tekrar telefonu kapatmış, duşa girmiştim.

Sabahın o saati olmasına rağmen yürüyüşe çıkmaya karar verdim. Başıma bir şey gelmesinden bir an bile korkmadım aslında korkmam gerekiyordu. Baba denilmeyi hak etmeyen babam dışarıda bir yerlerdeydi, beni öldürebilirdi, kimse beni duymazdı ki. Merdivenlerden inmiş, dışarıya çıkmıştım. Bacaklarımın ağrımasına rağmen sevgilimin yerine yürümeye başlamıştım. Sonra durdum, parkın içine girip oturmuş ve güneşin doğuşunu izledim.

Başıma hiçbir şey gelmemişti, bunun için bile şükredebilirdim aslında. Yapmıştım da. Kendime kızdım ayağa kalktığımda. Nasıl bu kadar sorumsuz olduğumu düşündükten saniyeler sonra gülmeye başladım. İyi bir anne değildim ki ben. İyi bir anne böyle yapmazdı. Gözlerimi birkaç saniyeliğine kapatıp kendi annemi düşünürken buldum Benim annem nasıl bir anneydi? Ona dair hatırladığım her şey o kadar bulanıktı ki, anlamıyordum. Yürüyüp eve geldiğimde beni Yakut karşıladı.

"Neredeydin, çok korktum kan şekerini düşürüp bayılırsın diye."

"O zaman koca kıçını yataktan kaldırıp beni aramaya gelseydin," dediğimde elini siyah saçlarıma atıp karıştırdı.

"Abiye karşı gelmek yok."

"Ben senden daha büyük duruyorum, hem akıl hem de yüz olarak. Bence sen bana abla de."

Bana dilini çıkardığında kahkaha attım. Onu geçip içeriye daldığımda burnuma dolan poğaça kokusu ile birlikte elimi karnıma koydum. Canım bebeklerim çok acıkmıştı. Mutfağa girdiğimde fırının başında bir anlığına sevgilimi görür gibi olmuştum ama bu görü saniyeler içinde kayboldu. Suna olduğunu fark ettiğimde dudaklarımdaki gülümseme dondu.

Hazar'ı fazlasıyla özlemiştim.

Suna, fırını kapatıp poğaçaları çıkardığında mutfak daha da güzel konmuştu. "Kilo alacağım," derken duygusallaşmıştım. "Beni şişmanlatmak istiyorsunuz," diye devam ederken omzumu kapıya yasladım. Suna bana döndüğünde göz göze geldik.

"Sevgilime kızma," deyip yanağımdan öptü Yakut. "Senin için peynir, zeytin çıkarırız, poğaçaları da biz gömeriz."

Kaşlarımı çattım hemen. Ne hakla böyle bir şeyi söylemeye cürret edebilirdi. Hamileydim yahu, gerçi oyun içinde artık değildim. İki gün önce düşük yapmıştım.

"Aklından bile geçirme çilli köpekbalığı."

Suna'nın kirpikleri birbirine çarparken güzel yeşil gözlerini gözlerimden alıp Yakut'a baktı, dudaklarının arasından dökülen kıkırtıyla kolları sallanırken Yakut arkamdan çekilip Flash gibi ona doğru koştu. Aslında niyetinin ne olduğunu anlamıştım, poğaçalar yere düşmesin diye koşuyordu Suna'ya.

Yakut Pençe / Opal'ın Yansıması +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin