24- Batışlar Ve Çıkışlar

37 10 881
                                    

Dipnot: Bölüm her zamanki uzunlukta, bu yüzden ara vererek okuyabilirsiniz. Aslında bugünlerde bölüm atmayacaktım ama elbise kısımlarını düzenleye düzenleye delirdim ve en iyisi yayınlayıp da kurtulayım dedim.

Dipnot 2 : Bölüm içinde aşırı yakınlaşma sahneleri ve cinsel imalar vardır. Rahatsız olanlar o kısımları atlayabilir. Şimdiden keyifli okumalar!

Zümrüt

Hazar yatakta uzanmış, bense onun karnına başımı koymuştum. Biraz önceki şehvetli sevişmemizin izleri hala üzerimizde geziniyordu, onun göğsü inip kalkıyor, benim yüzümde ise kocaman bir sırıtma vardı. Parmağımdaki metale bakmak için elimi havaya kaldırdığımda Hazar'ın kıkırtıları kulağıma doldu.

“Ne zamandır bekliyordun? Hadi doğruyu söyle," Başımı karnından uzaklaştırıp ona doğru döndüm, yüzünde tatlı bir gülümseme olmasına rağmen gözlerinde belli belirsiz bir huzursuzluk, hüzün dalgalanması vardı. Birden endişeye kapıldım. Eve sırılsıklam gelmişti, her ne kadar sırılsıklam aşığım cümlelerinin arkasına sığınmış olsa da ciddi bir şeyler vardı. “Hazar, "diyerek iç çektim. Benimle her şeyi konuşmasını istiyordum. Bakışlarımdaki merakı hemen anlamıştı.

“Pekala," deyip yatakta doğrulduğunda ben de onunla birlikte kalkmak zorunda kalmıştım.

“Sigaran var mı?" diye sorduğunda başımı sallayıp komodine uzandım. Çekmecesini açıp içinden sigara paketini çıkardım. Arada sırada içiyordum, nikotin bağımlısıydım, iki hafta uzak durduğumda başım felaket derecede ağrıyordu. Paketten bir tane alıp Hazar'a uzattıktan sonra çakmağı çıkardım. Hazar'ın sigarasını yaktığımda hemen içine çekti. Parmaklarının arasına hapsetti. Bir süre bekledi, gözlerini sigaraya dikti, anlatacaklarının ağırlığını ben de göğsümde hissediyordum.

Belki de anlatmasını istememeliydim. Sonunda gözlerini sigaradan çekip bana baktı, bakışları anlayışlıydı, nasıl da anlamıştı göğsümdeki huzursuzluğu. Gözlerini kapatıp açtı, kendini rahatlatmak için derin bir nefes aldığında dudaklarımı aralayıp onu durdurmak istedim ancak o benden önce davrandı.

“Annem Mirza denen adamla evlendikten sonra hayatım boka battı. Kardeşim yavaş yavaş büyüyordu, annem arada sırada temizliğe gidiyordu o zamanlarda, ev zaten o adama aitti, bu yüzden kira derdimiz yoktu. Sonra bir gün annem evi süpürürken şarkı söylüyordu, bu adamda onu duydu ve annemi pavyona sattı."

Sigara tekrar dudaklarıyla buluştu. Bense gözlerimi tavana diktim, duyduklarımı hazmetmeye çalışıyordum. “Geceleri o çalışıyor, Mirza da güya bize bakıyordu. Bir gece susadık ve mutfağa gittim ve orada bir arkadaşı vardı," Yutkundu.

Kelimelerinin hissettirdiği ağırlık altında bedenim, ruhum ezildi. Küçücük bir çocuktu. Onu el birliğiyle ateşin içine atmışlar, canını hiç olmadığı kadar yakmışlardı. Onu her şeyden korumak istedim o an, dünyanın tüm pisliğinden onu arındırmak ve temiz bir yerde yaşatmak istiyordum.

“Bana bir sürü şey içirdiler o gece. Gözlerimi açtığımda yatağımdaydım ama her yerim morarmıştı. Beni dövmüşler, sonra ne olduğunu bilmiyorum. Tek hissettiğim acı ve mide bulantısıydı."

Konuşurken sesi titriyordu. Bu yüzden ona döndüm, elimi yüzünde gezdirdim. “Daha fazla anlatmak zorunda değilsin," diye mırıldandım. Ben bile kimseye anlatamazken ondan anlatmasını bekleyemezdim. Yine de beni dinlemedi. Anlatmaya devam etti.

“Çok kez anlatırsam geçer diye düşündüm ama geçmiyor, yüzleşmek de bir işe yaramıyormuş meğer. Ne yapacağımı bilmiyorum ben Zümrüt, canım hala çok yanıyor."

Yakut Pençe / Opal'ın Yansıması +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin