13 - Yangınlar Cehennemi

101 12 485
                                    


Multimedia Yakut, siz daha farklı hayal edebilirsiniz.

🍁🍁

Zümrüt

Aldığım her nefes ciğerime batmaya devam ederken bıçağı elimde çevirmeye devam ettim. Bıçağı yavaşça boğazıma doğru yaklaştırırken mutfağa Leyla Hanım'ın girdiğini hissettim, yumurta topuklularının zemine bıraktığı sesleri duyabiliyordum.

"Zümrüt Hanım," dediğinde elimdeki bıçağı yere düşürdüm. İçimden hiç ölmek gelmiyordu, elimdeki bıçağı en fazla süngere saplardım. Eğilip yerden bıçağı alıp tezgahın üzerine koyduktan sonra ellerimle gözyaşlarımı silerek Leyla Hanım'a döndüm. Bana acıyla bakıyordu, belki de Şeyma'nın bana neler dediğini duymuştu. Derin bir nefes alıp gülümsemeye zorladım kendimi.

"Bana lütfen öyle seslenmeyin, ismimle seslenseniz benim için yeterli."

Ancak Leyla Hanım gözlerini yüzüme dikip öylece bakmaya devam etti. Gözyaşlarımın kızarıklığını görmüştü, belki de makyajım akmıştı. "İsterseniz siz elinizi yüzünüzü yıkayın, kahveleri ben yaparım."

Ona minnetle baktığımda hiçbir şey demedi. Mutfaktan çıkıp banyoya giden merdivenlere yöneldim, bahçeden gelen sesleri duyarken merdivenlerden çıkmaya başladım. Yakut, annesiyle tartışıyordu, babası ise çenesini kapatmasını istiyordu. Merdivenlerden çıktım, koridor boyunca yürümeye başladığımda kapılardan birinin açılma sesini duymuştum, adımlarımı durdurup omzumun üzerinden arkama baktım. Yardımcılardan birini gördüğümde derin bir nefes alarak önüme döndüm.

Banyoya geçtim, buğulanmış aynayı elimle silip kendime baktım. Eyeliner simsiyah bir yol çizmeye başlamıştı kendine. Bu yüzden suyu açıp elime buz gibi suyu doldurup yüzüme çarptıktan sonra musluğu kapatıp dolabın kapağını açtım. Misafirler için konulmuş ıslak mendilden bir tanesini alıp mermerin üzerine koydum. Paketten bir tane ıslak mendil alarak göz çevremi saran korkunç siyahlığı silmeye başladım. Pandaya benzemiştim resmen, gülmeye başladım. Acınacak haldeydim ve gülüyordum. Gözümün çevresindeki kabalığı aldıktan sonra suyla durulamıştım.

Bahçeye geri döndüğümde Şeyma Hanım elindeki elmas kolyeye bakıyor, boynuna ne kadar yakışacağını düşünüyordu. Mahir Bey ise ortalarda görünmüyordu.

Yanlarına geldiğimde Yakut ilgiyle yüzüme bakarak "Miden nasıl?" diye sorduğunda anlam verememiştim. Birkaç saniye bocalayarak yüzüne hissiz hissiz bakmaya devam ettim.

Sonunda kendime geldiğimde "Şimdi daha iyi," diye fısıldadım. Sesim oldukça kısık ve acı dolu çıkmıştı. "Hamile olmayasın?"diye soran Şeyma Hanım ile birlikte Yakut ve Safir aynı anda öksürmeye başladı. Bakışlarımı onun gözlerine diktim. Beni rencide etmeye devam ediyordu. "Değilim, mutfakta ölü sinek gördüm de midem bulandı, ayrıca bir bebeğim olsa bile sizi ilgilendirmez Şeyma Hanım, beni ve Hazar'ı ilgilendirir."

Cevabım üzerine Şeyma Hanım bana manalı bir bakış attı, muhtemelen hamile kalmış olsaydım bebeğimi benden koparıp alırdı ya da acı çekmem için beni defalarca karnımdan tekmelerdi. Bu düşünce midemin gerilmesine neden oldu. Olmayan bebeğimin yası göğsüme baskı kurmaya doğru ilerlerken elimi saçlarıma götürüp geriye doğru attım. Parmaklarım titriyordu, kriz geçirmenin eşiğindeydim, burası beni boğuyordu ama benden para almadan beni bırakmayacaklarından emindim. Bu yüzden hasır koltuğa oturup elimi cebime attım, telefonumu çıkardığımda gülümseyişini gördüm. Şeytan'ın dünyadaki gölgesiydi resmen. Bu kadına nasıl anne diyebilirdim? Doğru düzgün anılarım olmasa da benim annem hep güzel gülümserdi.

Yakut Pençe / Opal'ın Yansıması +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin