7- Alev Almış Kelebekler

249 14 154
                                    

Zümrüt Kalender

Benliğimin içinden kopup giden bir sürü parça aslında. Bazıları değersizken bazıları oldukça değerliydi. Çocukluğumun en masum anları katledilmiş, benliğimden değerli bir parçanın yok olmasına neden olmuştu. Beni tamamen savunmasız bırakmış, ruhumda dindirelemecek bir çıplaklığa neden olmuştu. Aslında devam ediyordu, hiç kimseye doğru düzgün güvenemiyor, her adım attığımda acaba demekten kendimi alamıyordum.

Tatlı Zehir'den içeriye girdiğimde Hazar'ın Eva'nın Labirent'ine açılan koridorun kolonlarının orada öylece dikildiğini gördüm. Dans eden bedenlere bakarken gözleri dalgındı, birkaç saniye sonra beni fark etti, göz bebekleri parlamaya başladığında ona doğru yürümeye başladım. Dj arka plandaki hareketli şarkıyı değiştirmişti, romantik bir şarkı çalıyordu.

Love, I have wounds,
Aşk, yaralarım var
Only you can mend,
Sadece sen onarabilirsin

Bu şarkı bize yazılmış olmalıydı. İnsan güruhu kendilerine eş bulup şarkının tadını çıkarmaya başladığında onları  aşmaya devam ettiğim sırada Hazar'ın yanında Suna belirmişti. Suna'nın burada ne işi vardı? Adımlarım dururken bir el elimi kavradı, beni kendine doğru çevirdiğinde Vladimir ile göz göze geldim.

“Bu dansı bana lütfeder misin?" diye sorduğunda Hazar'a bakma gereği duydum. Suna'nın ardından Deha da gelmişti. Havaya karışan kaosun kokusunu alabiliyordum. Belki de ter ve içki kokusuydu.

“Kumarhane?" diye sorarak tekrar Vladimir'e döndüm.

“Bunu dans ederken de konuşabiliriz."

Elimi eline verdiğimde gülümseyerek beni kendine doğru çekti, ellerini belime yerleştirdiğinde kollarımı boynuna dolandım. Onunla birlikte dans etmeye başlarken gözlerim koridora ilişti. Hazar tek elini kırmızı pantolonun cebine yerleştirmişti. Deha'yı dinliyor gibi görünürken gözleri üzerimizdeydi.

“Gözlerimin içine bakarsan sevinirim," dediğinde kaşlarımdan teki havalandı. Mavilerimi onun parlak mavilerine dikerken gözlerinin ne kadar canlı ve keskin olduğunu bir kez daha anlamıştım.

“Burada neler oluyor?"

Vlad gözlerini gözlerimden ayırıp etrafına bakındı. Ardından bana dönüp kocaman gülümsedi. Sempatik gülüşüne karşın dudaklarım düz bir çizgi halindeydi.

“Dedikodu mu yapalım yani? Pekala, Hazar  Mısır Tanrısı Geb olacaktı ancak vücudundaki yaralar yüzünden maalesef olmadı."

Kısa bir nefes verdi. Türkçe konuşurken hala zorlanıyordu.

“Bu yüzden Illyana'yı Hathor yapıp seninle birlikte partner yapmaya karar verdik."

Duraksayıp etrafına bakındığında şarkı değişmiş, hareketli bir şarkıya dönmüştü yine. Ben de Vladimir'in baktığı yere baktığımda Illyana'yı bir erkekle samimi bir şekilde konuştuğunu gördüm, adamın eli Illyana'nın uzun bacaklarında gezintiye çıktığında Vladimir başını iki yana salladı.

“Bu kadının bu kadar güzel olmasından nefret ediyorum."

Vlad'ı tanımasam Illyana'ya aşık olduğunu söyleyebilirdim. Yoksa aşık mıydı?

“Illyana'dan mı hoşlanıyorsun?" diye sorduğumda gözlerini onlardan ayırıp bana baktı.

“Hayır," dedi hiç duraksamadan.

“O zaman onun güzelliğinden sana ne?"

Vlad dudaklarını birbirine bastırıp ellerini belimden çekti. Üzerindeki deri ceketin omuzlarında tozlar varmış gibi elini koluna getirip gezdirmeye başladı. Gözlerim istemsizce beline kaydı, bu sefer silahı yoktu.

Yakut Pençe / Opal'ın Yansıması +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin