42 - Seçenekler ve Sırlar

30 8 940
                                    


İki hafta sonra sonunda gelebildim. Umarım bölümü seversiniz. Şimdiden keyifli okumalar 💚

Suna  (Opal)

Hayat seçimlerden ibarettir derlerdi. Bir seçim yapmam gerektiği söylenmişti. Oysa ki o kadar zor bir seçimdi ki, bir yanda yeni edindiğim arkadaşım, bir yanda sevgilim,
bir yanda da bedenim, ruhum vardı. Hiçbirinden vazgeçemezdim ki ben. Yakut ölürse kendimi kaybederdim, Eda ölürse kendimden nefret ederdim, bu adama gidip kendimi teslim edersem de ölürdüm.

"Zor bir şey istememiştim aslında," dediğinde dudaklarım seğirdi. "Hem bunu bana borçlusun."

Dirseğimi karnına geçirip bedenimi onun bedeninden ayırdıktan sonra ona doğru döndüm, bana dokunmasına katlanamamıştım.

"Sana hiçbir şey borçlu değilim sarışın, ayrıca biraz önce bana uğursuz dedin, ya sana da bunu bulaştırırsam?"

Ona doğru bir adım atıp dibine kadar girdim. Yeşil gözlerimi parlatırken gülümsedim. "Korkuyorsun, kendini güçlü göstermekten yorulmadın mı güzelim? Sen güçlü değilsin, alayların ya da şu çirkin gülümsemenin altına korkunu ve acizliğini saklayamazsın."

Elini yanağıma bir kez daha getirdiğinde onu durdurmak için elimi kaldırdım. "Anladım ben," dedi sakin bir sesle. "Kendini seçiyorsun, ben de olsam senin yerinde, kendimi seçerdim."

Ve ne olduğunu anlamadan silah seslerini duydum. Gözlerim irice açılırken bacaklarıma çarpan kan damlalarını hissedebiliyordum.

"Hayır, hayır, hayır," diye çığlık attım.

Bizi biz yapan şeyler seçimlerdir, bir anlığına tereddüte düştüğümüzde ve seçmemiz gereken şeyi seçmezsek ömrümüzün sonuna kadar o seçeneği kaybedebilirdik. Yine de zordu seçim yapmak, üstelik üçü de aynı derecede önemliyken. Bile bile uçuruma mı atlamalıydım yoksa feda mı etmeliydim sevdiklerimi?

Kafamın içindeki senaryoyla birlikte tekrar sevgilimin yüzüne baktım. Onu ölürken hayal edemediğim için sarışının gözlerine bakarken hayal etmiştim kendimi. Yine de aynı derecede acı çekmiştim. Onun ölmesine izin veremezdim. Yeşillerimi onun gözlerinden çekip Eda'ya getirdim. Korkudan dakikalar önce bayılmıştı, adamlar onu değersiz bir çöp gibi yere attıklarında çok sinirlenmiştim. Onun da öylece ölmesine izin veremezdim. Bir damla gözyaşı yanağımdan süzüldüğünde başım çatlıyordu. Fikir üretmeye çalıştım.

"Ne kadar zor olabilir ki, alt tarafı onlar ölsün ben yaşayayım diyeceksin Gece."

Sıcak nefesini ensemde hissetmeye devam ediyordum, ayaklarım çıplaktı, üzerimde sadece Yakut'un benim için otelin içindeki mağazadan aldığı Looney Tunes karakterli tişört vardı. Tam anlamıyla korunmasızdım.

"Senin için seçeneği daraltabilirim," dediğinde adamlardan biri silahın namlusunu Eda'nın düşmüş bedenine doğrulttu. "Hayır, hayır," derken sesim o kadar pürüzlüydü ki... Kendimden bir kez daha nefret ettim. Başım bu kadar beladayken arkadaş edinmem, sevmem yanlıştı. "Onlara bir şey yapma," Cümlemle birlikte sarışının gülümsemesini hissettim. Elini omzumdan aşağılara kaydırdığında gerilmiştim.

Defalarca kez bana zorla dokunarak babamın canını yakmak isteyenler olmuştu. Evet bir baba olarak canı yanardı ama benimki kadar yanar mıydı? Kaç kez pencereden dışarıya bakarken canıma kıymak istediğimi anlayabilirler miydi?

"Dokunma bana," dedim. "Benden uzak dur."

Elimi elinin üstüne getirip onu durdururken çenemi sertçe sıktım, dişlerim birbirine geçmişti. Sadece buraya tatil yapmaya gelmiştim. "Eğer bana dokunursan kimseyi umursamam seni mahvederim."

Yakut Pençe / Opal'ın Yansıması +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin