71-Rus Ruleti

28 8 1.1K
                                    

Hellü. Ben geldim. Normalde bölüm atmayacaktım ama atayım dedim. Umarım bölümü seversiniz, okurken keyif alırsınız. Öptüm.

****

Suna

Bu on beş gün içinde yaşadığın en güzel şey ne diye sorsalar şüphesiz Yakut'un varlığından bahsederdim. Onunla tekrar birlikte olmak, tenini, dudaklarını hissetmek muazzam bir şeydi.

Başımı yavaşça çıplak göğsünden kaldırdım. Yüzüne baktım. Saç tutamları alnına doğru düşmüştü, dağınıktı. Mavi gözleri açıktı, yandan yandan beni süzüyordu, ne yaptığımı anlamaya çalışıyor gibiydi. Parmağımı burnuna getirdim. Uçlarını burnunun üstündeki çizgiye değdirdim. Çürüklerle birlikte yer edinen çizgiyi okşadım.

"Böyle güzel bir yüze zarar verdiğin için Tanrı seni affetmeyebilir," dediğimde dudaklarını yaladı.

"Oraya gelene kadar," diye karşılık verdikten hemen sonra elini yüzüme getirdi. Elinin tersiyle yanağımı okşadı. Gözlerimi kapamamak için kendimle savaştım. Ne zaman bana dokunsa gözlerimi kapatıp ona sonsuza kadar sığınmak istiyordum. "Hem hoşuna gitmediğini söyleyemezsin," dedi.

Lanet olsun ki çok seksi duruyordu.

Diğer elini bacak arama getirip dokunduğunda dudaklarımı ısırdım.

"Beni tahrik etmekten vazgeçmelisin," dedim. Üzerine atlamak istiyordum. Bir kez daha. Gülümsedi.

"Hiçbir şey yapmıyorum ki," dedi. Baş parmağı semalarda gezindi. Hafif bir zonklama baş gösterdiğinde parmağımı burnundan dudaklarına indirdim. Dudak çizgisini okşadım boydan boya.

"Masum ayağına yatma," derken tamamen eğilmiştim ona. Sarı saçlarım yüzüne düştüğünde derin bir nefes aldı.

"Masumum," dediğinde kıkırdadım. Parmağımı avuçlarımı öptüğü gibi öptü. "Beni soyan sendin," diye devam etti. Kaşlarımı kaldırdım.

"Elbisenin askıları kendi kendine inmedi ya," dediğimde parmağımı tekrar öptü. Bacağımın arasındaki eli karnıma doğru tırmandı. Karnımı okşadı.

"Hatırlamıyorum," Masum sesine karşın alnımı alnına yasladım. "Sarhoşum da diyecek misin?"

Dudaklarını kıvırdığında parmağımı yanağına kaydırdım. Ufak gamzesine dokundum.

"Dersem beni kızılcık sopasıyla kovalar mısın?"

Dilimi dudaklarımda gezdirdim. "Kovalarım, geç içeri derim hatta."

Tatlı tatlı güldü. Kalbim kontrolünü yitirmeye devam etti. Zaten bir an olsun sakinleşmiyordu ki. Sanki ayı tarafından kovalanıyormuşum gibi hissettiriyordu. Hatta daha beterdi.

"Hangi içeri?" Arsızca bunu söylediğinde alnımı alnından ayırdım.

"Hangisini tercih edersin?"

Tekrar güldü. Göğsü gülmekten kalkıp inerken yanağındaki çürüklere dokundum. Yakut'un yüzünü koruma altına almak istiyordum.

"Sence hangisini tercih ederim? Düşün bakalım."

"Arsızsın," dedim. "Başka?" diye karşılık verdiğinde gözlerine bakmaya devam ettim. Gözlerindeki hisler hala taptazeydi.

"Doyumsuz."

Karnımdaki elini belime kaydırdı, beni kendine doğru tamamen çekti. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. Sıcak nefesi tenimi gıdıkladı.

"Dinime küfreden Müslüman olsa bari," deyip dudaklarını kulak mememe bastırdı. Bir yandan kendimi kaybederken bir yandan da gülüyordum. Her iki duyguyu da aynı anda vücuduma yayan Yakut için ne demeliydim bilmiyorum.

Yakut Pençe / Opal'ın Yansıması +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin