49- Rüyalar

39 10 1.2K
                                    


Sonunda geldim. Bu bölümde sıfır sürpriz var. Bir İlk olarak lslsşdşelr şimdiden keyifli okumalar, umarım seversiniz 💜

Yakut

Gelen mesajla birlikte bildirim panelini aşağıya kaydırıp mesaja baktım. Aslında mesajdan ziyade bir bildirimdi. Safir gecenin bu saatinde canlı yayın açmıştı. Merak etsem de kendime engel oldum. Eğer tıklarsam ismimi görecekti. Öbür yandan da bizsiz ne yaptığını merak ediyordum. Başımı iki yana salladım. Ne hali varsa görsün diye düşündüm. Bizi öylece terk eden kendisiydi.

Samimi bir şekilde özür dilese onu affedebilirdim ama etmeyeceğini de çok iyi biliyordum. Safir narsistti.

Bu Safir ile ilk kavgamız değildi elbette. Yirmi üç yıllık hayatımda Safir ile birçok kez kavga etmiştim. Bazıları oldukça basit nedenlerdi ama bu sefer ki çok ciddiydi. Sevgilimi üzmesi ve evi terk etmesi beni fazlasıyla kırmıştı. Tamam ona Opal'ı zorla sevdirecek değildim ama en azından dilinin ayarını tutabilirdi ama yapmamıştı.

Birçok kez onu anlamaya çalıştım ama anlamıyordum. Empati yeteneğim sonuna kadar gidemiyordu. Takılıp kalıyordum bir noktada. Onunla birçok kez konuşmayı da denemiştim ve bana dediği tek şey Opal'ın beni sevmediğiydi. Beni kullandığını ima etmişti. Hatta Zümrüt'e dediği gibi intikam uğruna benimle olduğuydu.

Baştan sona her şeyi anlatsam da kalın kafalı narsist kardeşim bir türlü ikna olmuyordu. Kuduz köpek gibi sevgilime saldırıp duruyordu. Bir noktaya kadar Safir'in, Değer'den hoşlandığını bile düşünmüştüm. Her ne kadar bu düşünce kulağa iğrenç gelse de aşk denen şey ota da konar Değer gibi boka da. Hatta Değer'e bok demek boka hakaretti.

Öpüşmenin nasıl olduğunu sormuştu bir keresinde mesela. “Bunu sana anlatamam, benim için çok özel. Bir gün sen de bunu anlayacaksın," dediğimde ise benimle dalga geçmişti. Daha sonra da Opal'a bakmıştı. Ona sormuştu aynı soruyu. O zamanlar birlikte değildik ve bu yüzden ben de cevabını merak etmiştim açıkçası.

Bilmem demişti. Sesinde tek bir renk bile yoktu.

O an dudaklarımı dudaklarına bastırma isteğiyle yanıp tutuşmuş ancak bunu eyleme geçirmemiştim.

Gözlerimi tavandan ayırıp yan döndüğümde sevgilimin sere serpe çarşafın üzerindeki çıplak bedenini gördüm. Güzel yeşil gözlerini kapatalı neredeyse iki saat olmuştu. Çoktan uykuya dalmış, rüyalar alemine dalmıştı. Bense uyuyamıyordum.

Bir bebeğimizin olacağını ima etmişti. Aslında şaka yapıyor olsa da bu beni düşüncelere daldırmıştı. Dediği gibi bez paralarına bile bakmıştım. Sonra nedense bir siteye girmiş, beşiklere ve bebek patiklerine bakarken bulmuştum kendimi. Yine bebekler hakkında bir şeyler okumuştum.

Ve bir kez daha emin olmuştum. Böyle bir şeye hazır değildim. Bebek benim için bile fazlaydı. Üstelik doğumu o kadar felaketti ki... Kadınlara saygı göstermek için bile bebek sahibi olmaktan vazgeçebilirdi insanlar. Böyle bir acıyı sevgilimin çekmesini istemezdim. Keza Zümrüt'ün de. Yine de çok mutlu görünüyordu Zümrüt. Üstelik elini ne zaman karnına götürse gülümsüyordu. Tamam ağlak falandı ama o anlarda güldüğünde bebeklere bakış açım değişiyordu. Çok korkunçtan ziyade daha az korkunç geliyordu gözüme.

Derin bir nefes alıp telefonu yastığımın altına tıktım. Sevgilimin huzurlu uyuyan yüzüne dikkatle bakmaya devam ettim. Kaşlarını çatıp burnunu kırıştırdığında pikeyi üzerimize çektim. Daha fazla ayazda kalıp korkunç kabuslara gebe kalmasını istemezdim. Huzurlu ve tatlı bir uykuyu hak ediyordu.

“Yakut," diye fısıldayıp bana iyice sokulduğunda göğüs uçları çıplak göğsüme değdi. Her saniye onu istiyordum. Daha önce böyle olduğumu hiç hatırlamıyorum. Kimseyi bu denli sevmemiş, bu denli istememiştim. Opal tam anlamıyla benim başlangıcımdı. Aşkı, sevgiyi, şehveti, tutkuyu hep onda tatmıştım. Aşk acısını onda çekmiştim.

Yakut Pençe / Opal'ın Yansıması +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin