3.Bölüm: "Yolculuk"

20.1K 1.1K 550
                                    

Bölüme başlamadan küçük yıldızımızı parlatmayı unutmayalım.

Başlama saatlerinizi bu satıra bırakabilirsiniz.

Keyifli okumalar.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

3.BÖLÜM | YOLCULUK

Yerde ne kadar süre durduğumu bilmiyorum. Bacaklarım ağrımaya başladığı için soğuk zeminden kalktım. Banyoya gitmek için yürümeye başladım. Uzun süre yerde kaldığım için yürürken ayaklarım karıncalanıyordu.

Banyoya girip, güzelce bir duş aldım. Bornozumu giyip, odama girdim. Gardırobumdan iki parça kıyafet aldıktan sonra, yatağımın üzerine koydum. Bornozumu çıkarıp, iç çamaşırlarımı giyindim. Sade, dizimin azıcık altında biten kırmızı elbisemi giydim. Yanda ki fermuarını çekip, saçlarımı dışarıya sarkıttım.

Bornozu kirli sepetine atıp, odadan çıktım. Merdivenlerin basamaklarını inerken düşünmeyi de ihmal etmedim. Neden birden bire değişti?

"Kuzen, ne yaptın?" Başımı merdivenin basamaklarından kaldırıp, sesin olduğu tarafa çevirdim. Emir ve Savaş vardı, Savaş'ın yüzüne bakmadım. Emir'e cevap verdim.

"Hiç." Dedim, merdivenlerin basamaklarını tamamıyla indikten sonra sadece Emir'e baktım.

"Sert bir rüzgâr mı geçti, sanki?" Ne demek istediğini tabii ki, anlamıştım. Fakat anlamam azlığa gelmeyi tercih ettim.

"Ben fark etmedim, hadi masaya geçelim." Savaş, yokmuş gibi davrandım. Bundan sonrada öyle davranacağım. Beni oyuncak olarak görmek ne demekmiş, görecek!

Emir masaya doğru ilerlerken, bende gitmek için adımımı attım. Fakat daha bir adım atamadım, kolumdan tuttu. Yüzüne bakmadan, konuştum.

"Kolumu, bırak." Benim dediğimin tam tersini yaptı, yanına çekti. Emir ise tam o anda bize baktı. Savaş elini hafifçe belime koydu.

"Ne yapıyorsunuz siz, gelsenize." Cevap vereceğim esnada, Savaş belime uyarır gibi dokundu. Sonrasında kendi cevabını verdi.

"Sizlere afiyet olsun. Nisa ile ufak bir işimiz var." Ağzımı açıp, tam bir şey söylemek için yeltendim fakat kolumdan tutup peşinden çekiştirmeye başladı.

"BAK BIRAK, FENA OLACAK." Dışarıya çıktığımızda, kolumu bıraktı. Dengemi birkaç saniye sağlayamadım.

"Bir daha sakın bana yaklaşma, dokunma. Mümkünse eğer, bakma bile!" Gayet rahat bir tavrı vardı. Bu benim sinirlerimi bozuyor, beni takmıyor gibi bir havası vardı.

"Sen ne akla hizmet kolumdan tutup, kaçırır gibi buraya getirirsin? Sen hangi ahırın ineğisin?" Dediklerim hadsiz'i sinirlendirmiş gözüküyordu.

SUÇLU | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin