11.Bölüm: "Kavga"

13.2K 868 342
                                    

Buraya en sevdiğiniz şarkı sözünü yazar mısınız?

Buraya da olmazsa olmaz kırmızı kalpler.

Keyifli okumalar.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

11.BÖLÜM | KAVGA

Hızlıca ayağa kalkıp Akının yanına gittim. 

"Ne yapıyorsun sen!" Savaş burnundan soluyordu. Akın burnunu tutmuş öylece duruyordu. Peçete alıp burnuna tuttum.

"Tampon yap." O esnada birisi kolumu tuttu. Başımı hızlı bir şekilde o tarafa çevirdim.

"Bırak şunu." Tuttuğu kolumu kendime çektim.

"Adamın burnunu kırmış olabilirsin. Hastaneye götürmemiz lazım." Akına kısa bir bakış attıktan sonra bana baktı.

"En fazla ameliyat olur." Akın ayağa kalktı. İşaret parmağını sallayarak, konuşmaya başladı.

"Bunun hesabını vereceksin. Süründüreceğim seni." Benim yüzüme dahil bakmadan gitti. Arkasından, seslendim.

"Akın bekle!" Dedim, fakat arkasını bile dönmedi.

"Siktir git, nereye şikayet edersen et." Akın restorandan çıktı etraf da ki insanlar bize bakıyordu. Savaş kolumdan tutup beni peşinden götürdü. Dışarı çıktığımızda kolumu kendime çektim.

"Kendine gel. Ben senin oradan oraya sürükleye bileceğin birisi değilim." Savaşın çene kası seğirmeye başladı. O sanıyor ki, her yaptığına susacağım. Öyle bi' dünya yok.

"Senden şikayetçi olursa o zaman görürsün sen!" Umursamaz bir bakış attı.

"Hiçbir şey yapamaz." Bu kadar rahat davranmasına sinir oluyorum. Adam şikayetçi olursa diyorum takmıyor bile. 

"Senin baban cumhurbaşkanı, veya sözü geçen birisi değil. Bu kadar rahat olmamalısın. Şikayet ederse, o zaman hayatın kayar." Savaşın gözündeki kırgınlığı gördüm. Kötü bir şey mi dedim ben? 

"Doğru benim babam cumhurbaşkanı değil." Savaş yüzüme son kez baktıktan sonra gitti. Arkasından bakakaldım. Onu kıracak bir şey mi dedim ben? Telefonumu içeride unuttuğum aklıma geldiğinde içeriye tekrardan girdim. Utanç ile başımı öne eğerek masadaki telefonumu elime aldım. Aynı şekilde restorandan çıktım. Çıktığım an telefonumun ekranını açtım.

Hadsiz'den 10 tane cevapsız arama, yarım saat önce...

Ağır adımlar ile asansörün önüne yürüdüm. Aklım hem Savaştaydı, hemde Akın da. Savaş işim uzun sürer demesine rağmen ben mesaj attıktan tam 30 dakika sonra restorana geldi. O dalgınlık ile asansörün önünde bekliyordum. Başımı kaldırdım düğmeye bastım...

SUÇLU | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin