Toprağın kokusunu ciğerlerime çektim. Ait olduğum yerden çok uzaktaydım, bu ev bana ait değildi. Yerine oturmayan bazı şeyler vardı.
Ben Suçlu değilim, onlar Suçlu.
Bu hayatı yaşamam benim Suçum değil.
Bu hayata katlanmamda benim Suçum değil.
Suç...
Bölüme başlamadan sol alt köşede minicik, ufacık, mini minnacık bir yıldız var. Ona basarak başlarsak çok sevinirim.
Kırmızı kalplerinizi bekliyorum.
Keyifli okumalar.
***
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
22.BÖLÜM | KAMP GÜNÜ
Ertesi gün...
Şortumun düğmelerini ilikledim. Dün Emir'i ne kadar da konuşturmaya çalıştırsam da derdini söylememişti. Bende fazla üstelemedim. Bugün Derin'in isteği üzerine kampa gidecektik. Savaş'ın arabası ile, yani Savaş'ta gelecekti. Emir'e söylemiştim fakat Emir gelmemekte çok kararlıydı.
"Çekilin yoldan, biz kampa gidiyoruz."Derin, odama resmen bodoslama daldı.
"Kızım sen hâlâ oturuyor musun? Kalk hadi daha çok işimiz var." Kolumdan tutup, valizlerin olduğu yere çekiştirdi.
"Eniştemin, kaslı kolları bunlara şeker gelirdi." Dedi, sitemkar sesi ile;
"Derin, istersen kaşınma." Ağzına hayali bir fermuar çekti. Bavulları aldıktan sonra, gereken tüm malzemeleri sırt çantama koydum. Sonrasında odaya kısa bir göz gezdirip, çıktım.
"NİSA!" Derin, arkamdan sanki yavru kedi ciyaklarmış gibi cırlıyordu.
"Bekle beni!" Dedi, gözlerimi devirdim. Kapının açılma sesini duydum. Gözlerimi oraya sabitledim. Savaş, siyah bir eşofman üzerine beyaz kısa kollu tişört giymişti.
"Seni Allah gönderdi. Yardım eder misin, Savaş abi." Dedi, Derin. Savaş, gözlerini üzerimden çekip Derine baktı.
"Ederim." Derin'in yanına gidip, bavulunu bir çırpıda aldı. Arkasını dönüp yürümeye başladı. Tam önümde durup;
"Seninkini de alayım mı diyeceğim de, sen taşırsın." Göz kırpıp, aşağıya indi.
Göz kırpma zalımın oğlu!
"Ne dedi, taş beyefendi?" Derin, imâlı bakışlar attı.
"Gel nikah kıyalım dedi." Gayet ciddi bir ifade ile yüzüme baktı.
"Ciddi misin diye yüzüne bakıyorum." Gözlerimi devirdim. Merdivenlerden inmeye başladım.
"DALGA MI GEÇTİN BENİM İLE?" Arkamdan yine o çıplak sesi ile bağırıyordu.
"Yoo, ben hiç dalga geçer miyim?" Dedim, Emir salonda idi yanına hızlı adımlar ile gittim.
"Nasılsın, kuzen?" Dedim, Emir ruhsuz bir şekilde yüzüme baktı.
