Toprağın kokusunu ciğerlerime çektim. Ait olduğum yerden çok uzaktaydım, bu ev bana ait değildi. Yerine oturmayan bazı şeyler vardı.
Ben Suçlu değilim, onlar Suçlu.
Bu hayatı yaşamam benim Suçum değil.
Bu hayata katlanmamda benim Suçum değil.
Suç...
Bölüme başlamadan küçük yıldızımızı patlatmayı unutmayalım.
Kırmızı kalplerinizi bu satıra doldurabilirsiniz.
Keyifli okumalar.
***
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
34.BÖLÜM | ESKİ BEN
Amcamın dediklerini bir süre sindirmeye çalıştım. Öz amcam olmasa da bana karşı bu kadar kindar olmasına bir nebze üzüldüm. Sonrasında yaptığım yanlışı fark ederek kendime kızdım.
Kimseye acımak yok.
Merdivenlerden inmeye devam ettik, amcam ve Savaş'ın babası bizi görünce yüzleri renkten renge girdi. Atakan'ın elini bıraktım, tam onların yanından geçerken durdum. Ayaklarımı bir adım geriye attım.
"Ulu orta köşelerde ölüm fermanımı imzalamak yerine, direk karşıma çıkın." Dedim, amcamın yüzü kıpkırmızı olmuştu. Yalandan gülümseyerek yemek sofrasının olduğu tarafa yürüdüm.
"Hayatım, gel." Atakan'a demiştim bunu, merdivenlerden inen Savaş'ı gördüm. Hayatım kelimesini duymuş oldu, buna çok sevindim.
"Senin hayatını sikeyim." Dedi duyabileceğimiz bir ses tonu ile, Atakan arkasını döndüğü an önüne geçtim. Kavga çıkmasını istemiyorum.
Çünkü Savaş Atakan'ı tanınmayacak bir hale getirir, bunu çok kez gördüm.
"Sevgilim," Atakan suratıma baktı. Elini tutarak masanın yanına getirdim. Kahvaltı sofrası kuruluydu, ikimizde oturduk. Diğerlerinin oturmamasını umursamadım, istediklerini yapabilirler.