LEYLA İLE MECNUN 60. BÖLÜM
''Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar. Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler.''
''Annesinin bir tanesini hor görmesinler. Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim... Hem annemi hem baba mı ben köyümü özledim...''
Gece'nin etrafında hep bir ağızdan aynı türküyü söyleyerek dolaşan kadınları izlediğinde yanağından süzülen yaşları fark etmemişti Meltem. Ağlıyordu yine... Aslında onun kına gecesi değildi ama nedense bu türküyü duyduğunda annesini hatırlıyor kalbinin acımasına engel olamıyordu. Kendisinin bir kına gecesi olmamıştı. Hoş olmasını da istemezdi. Ona göre annesinin olmadığı yerde bu türkünün anlamı yoktu yinede tutamıyordu kendisini. Başını kaldırıp Gevher hanıma baktığında ise kadının yüzünde gram üzüntü belirtisi görmemişti. Nasıl bir anne kızının son gecesinde bu kadar duygusuz olabilirdi ki...
Üstelik kına gecesi yapılmasını bile istememişti. Ona göre bu tarz adetler çok alaturkaydı. Ama Zulal Hanım biricik oğlunun düğününde en ufak detayları bile düşünmüş gelinin hiçbir eksiklik hissetmemesi için elinden geleni yapmıştı. Galiba Gevher Hanım'dan daha bir anne olacaktı arkadaşına...
Gece'nin eline göstermelik yakılan kınadan sonra başındaki kırmızı örtü açılmış başına ağlayıp ağmadığını kontrol etmek isteyen bir sürü kişi doluşmuştu. Arkadaşına baktığında gözlerinin hafif kızarmış olduğunu gördü. Birazcık şaşırmıştı. Gevher Hanım'dan kurtulacağına sevinmesi gerekiyordu. Bu annesiyle geçireceği son geceydi ama Gece yinede ondan beklediği gibi davranmış türkünün hüznüne kendini kaptırarak birkaç damla yaş akıtmıştı.
Sonrasında çalan Arap müziği ile etraf birden neşelenmiş sosyete diye tabir ettikleri o kibirli kadınlar hep beraber göbek atmaya başlamışlardı. Koltuğundan onları izlemesi bir hayli eğlenceliydi.
''Meltem iyisin değil mi canım?''
Başını kaldırdığında kocaman göbeğiyle ona gülümseyen kadını gördü. Kendisinin bu hale gelmesine daha çok vardı ama şimdiden heyecanlanmıştı.
''İyiyim Melis'ciğim. Hem asıl sen iyi misin? Bu halinle fazla ayakta kalma... Her an...''
''Her an patlayacak gibi duruyorum değil mi?''
''Yok... Ben öyle demek istemedim de...''
''Şaka yapıyorum canım... Ama merak etme iyiyim ben. Daha bir ayım var erken doğurmaya niyetim yok. Tabi senin ağabeyinin sağı solu belli olmaz. ''
Melis'in gözlerine baktığında yine aynı hüznü görmüştü Meltem. Cenk ile evleneli baya olmuştu. Düğün gecesi gözlerinde gördüğü aşk yerini boş vermişliğe bırakmış gibiydi. Ağabeyinin kızı üzeceğini biliyordu. Bu yüzden en baştan beri pek sıcak bakmamıştı bu işe, ama Melis'in aşk ve umut dolu sözleri onu ikna etmişti. Ya şimdi? Şimdi neden o derin aşkı göremiyordu?
''Ağabeyim seni üzüyor değil mi?''
Melis görümcesinin yanındaki koltuğa oturarak arkasına ufak bir yastıkla destek yapmıştı. Vücudunu ona doğru birazcık çevirerek gülümsedi;
''Ben onunla evlenirken her şeyi göze almıştım Meltem. Kolay olmayacağını biliyordum, değil de zaten. Bu kadar zaman sonunda çoğu şeyin üstesinden geldik aslında. Halen aşmamız gereken birçok şey var. Yine de ben Cenk'e güveniyorum. Onun da beni sevdiğine eminim sadece bazı şeyleri kabullenmesi kolay olmuyor.''
Nedense söylediklerinden daha fazla bir şeylerin olduğunu hissetmişti Meltem. Ama bu şimdi konuşabileceği bir konu değildi. Artık burada olduğuna göre en kısa zamanda ağabeyi ile bir konuşama yapmalıydı. Melis'i bu kadar üzen ve içinde biriktirmesini sağlayan şeyi öğrenecek gerekirse bunun için Cenk'le kavga edecekti. Ama o kızın yüzündeki hüznü silecekti. Ellerine dokunarak ona sıcak bir tebessüm gönderdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYLA İLE MECNUN
RomanceDubai'den İstanbul'a esen sert ve cazibeli bir rüzgar. Poyraz.... Dubai'nin en zengin ve itibarlı ailelerinden Zarraf'ların en büyük torunu ve varisi... Adı gibi sıcak esen güzel ve naif bir rüzgar.. Meltem...İstanbul'da kendi ayakları üzerinde durm...