LEYLA İLE MECNUN 49.BÖLÜM
Meltem tüm güzelliğiyle misafirlerin yanına yaklaştığında Poyraz'ın yanında ki yerini almış önce Mikali Bey'in elini öperek 'Hoş geldiniz efendim' demişti. Daha sonra sırayla Maide Hanım ve kızlarla selamlaştı. Maide hanım ve kızlar Meltem'i alıcı gözlerle süzerken Reşat Bey yemek hazır olduğu için herkesi masaya davet emişti.
Yemek masasında Poyraz ve Meltem karşı karşıya oturmuşlardı. Poyraz her ne kadar karısı ile göz teması kurmaya çalışsa da Meltem'in yüzüne bakmaması yüzünden bir türlü iletişim kuramamıştı. Yardımcı kadın herkesin tabağına önce çorbaları sonrasında etli yemekleri servis ederken Meltem'in tabağına ağır etli yemeklerden değil sebze içeren hafif bir yemek koymuştu. Bunu gören kızlardan birisi hemen atıldı;
''Yemeklerimize alışamadın galiba. Baksan yemiyorsun hiç.''
Meltem yanında oturan genç kıza dönerek hafifçe gülümsedi;
''Yok hayır aslında yemeklerinizi sevdim sadece bazıları fazla yağlı ve ağır geliyor. Etli yemeklerle oldum olası aram iyi olmadı. Daha çok sebze yemeklerini seviyorum.'' Dedi.
Bu kez tam karşısında oturan diğer kız söze girdi;
''Sebzeden nefret ederim. Bence en güzel yemekler etle yapılan yemeklerdir. Vejeteryan olan zihniyeti anlamış değilim. Sürekli ot yemekten bıkmıyor musunuz Allah aşkına?''
Meltem gecenin uzun olacağını daha yemeğin başında hissetmişti. Tam cevap verecekken Poyraz'ın konuşması ile susmak zorunda kalmıştı;
''Meltem vejeteryan değil Amine. Sadece çok ağır şeyler yemeyi sevmiyor. Hem bende alıştım artık. Bana da dokunuyor. Malum yaşımız çok genç değil. Hem sağlığımız içinde dikkat etmeliyiz. Değil mi dedeciğim?''
Dediğinde Reşat Bey çatalın ucundaki eti ağzına götürememiş mecburen tabağına bırakmıştı;
''Haklısın oğlum.''
Sonra yardımcı kıza seslenip;
''Kızım bana da gelinimin yemeğinden koy. Artık dikkat etmem lazım.''dedi.
Konuşmasının sonunda Meltem'e bakarak gülümsemesi Meltem'i sevindirmişti. Sanırım Reşat Bey onu daha çok şaşırtacaktı.
Yemekler bitip sıra tatlıya gelince bir yandan beyler arasında iş sohbeti yapılıyordu. Bu kez kızlardan küçük olanı Züleyha yine Meltem'e dönerek konuşmaya başladı;
''Sen neler yapıyorsun Meltem? Evde özel olarak yaptığın şeyler var mı? Malum buraya alışmak zordur hele İstanbul'dan sonra sana çok sıkıcı gelmiştir burası.''
''Benim sıkılmaya pek vaktim olmuyor. Geçici olarak bir serayı işletiyorum. Çiçeklerimle mutluyum. Tabi şu sıralar başka işlerimde var yani pek boş kalmıyorum.''
Meltem'in sözleri üzerine Maide Hanım ve diğer kızı da ona bakmıştı;
''Çalışıyor musun yani? Hem de burada?''
Meltem kızların çalışmasını neden tuhaf bulduklarını anlamamıştı. Sanırım ev kızı olmaları çalışan bir kadını anlamalarına engel oluyordu;
''Evet neden sordun anlayamadım? Ben okul bittikten sonra hep çalıştım. Sizler ne yapıyorsunuz peki? Okula gidiyor musunuz? Ya da başka bir işiniz var mı?''
Kızlar bu soru üzerine sessizleşirken Maide hanım cevap verme gereği duymuştu;
''Amine ve Züleyha liseyi bitirdiler Meltem'ciğim. Zaten bu kadar okumaları bile onlar için fazla. Hem uygun bir kısmetleri çıkınca zaten evlerinin hanımı olacaklar. Daha fazlasına gerek duymadılar. Buralarda çalışan bayanlara pek rastlayamayız. Hem evin düzeni ve çocukların bakımı kadınların asli görevidir. Bu yüzden bir kadın önce kocasına sonra çocuklarına karşı sorumludur.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYLA İLE MECNUN
RomanceDubai'den İstanbul'a esen sert ve cazibeli bir rüzgar. Poyraz.... Dubai'nin en zengin ve itibarlı ailelerinden Zarraf'ların en büyük torunu ve varisi... Adı gibi sıcak esen güzel ve naif bir rüzgar.. Meltem...İstanbul'da kendi ayakları üzerinde durm...