47.BÖLÜM

19.3K 993 38
                                    

LEYLA İLE MECNUN 47. BÖLÜM

Meltem duştan çıktığında gözleri ağlamaktan kızarmış ve şişmişti. Fakat şu an nasıl göründüğünden çok nasıl hissettiği önemliydi. Yemeğe inmemiş odaya bırakılan tepsideki yiyeceklere de dokunmamıştı. Zaten canı da hiçbir şey istemiyordu. Tek istediği yatağa yatıp uyumak ve bu akşam yaşananların kötü bir rüya olduğunu düşünmekti. Gözlerini tekrar açtığında her şey eskisi gibi devam edecekti. Öyle olmasını umuyordu çünkü bu akşam onunla konuşan ona bağırıp çağıran adam onun kocası değildi. O çok farklıydı, öfke ve hırs doluydu.

Yine de gözlerindeki öfkenin yanında çaresiz bir adamda görmüştü Meltem. Bu çaresizlik onu düşündürüyordu. Neden Poyraz'ın bebek ile ilgili meseleye bu kadar takıldığını anlamıyordu. Sanki bu bebek olmadan birlikte olmaları imkansız gibi hissettirmişti ona. Acaba başka problemleri mi vardı? Kocasının işteki sorunları ona anlatmaması onu biraz düşündürüyordu. Dedesinin hastalığından sonra tüm işlere el atmış gece gündüz demeden çalışmaya başlamıştı. Fakat yine de mutluydu, hiç değilse Meltem öyle sanıyordu. Demek ki başka bir derdi var diye düşündü, ama ne? İş değilse neydi kocasını ona bağırıp hırsını ondan çıkartacak kadar çaresiz bırakan?

Tüm gün çalışmanın verdiği yorgunluğa birde zihin yorgunluğu eklenince elinde olmadan gözlerini kapattı. Belki de en iyisi uyumak ve düşünmemekti...

Çalışma odasında oradan oraya yürüyor içindeki öfkeyi bir türlü dindiremiyordu. Nasıl olmuştu da karısına bu kadar yüklenebilmişti? Ona bağırdığında şaşıran yüz ifadesinin korkuya dönüştüğünü gördüğünde o an ölmek istemişti. O güzel gözleri dolu dolu olmuş Poyraz'a bakarken sanki hiç tanımadığı bir adama bakar gibi bakmıştı karısı. Bunda da haksız sayılmazdı. Acısını ondan çıkarmıştı.

O odada dönüştüğü adamdan kendisi bile korkmuştu. Halbuki karısı söylediklerinde ne kadar haklıydı.

O da Meltem'le sahilde yürüyüşlere çıkmak, evlerinde baş başa saatlerce sohbet etmek, bilmediği yerleri gezip görmek ya da ona hiç tanımadığı Poyraz'ı tanıtmak isterdi. Gerçekten ona aşık, onu deli gibi seven Poyraz'ı. Ama onun yerine otuz dört yıldır içinde hep baskıladığı, bu ülkenin benzemek istemediği yanlarını yansıtan bir Poyraz olmuştu. Saatler öncesinde dönüştüğü adamdan nefret etmişti. Daha evleneli bir ay olmuşken karısının kendinden soğumasına sebep olmuştu.

Yemeğe inmediğini biliyordu, zaten o da inmemişti. Yinede tüm gün restoranda çalışıp yorulduğu aklına gelince yardımcı kadından bir tepsi hazırlayıp yukarıya odaya çıkarmasını istemişti. Onun güçsüz düşmesini istemiyordu. Acaba şimdi ne yapıyordu?

Daha fazla dayanamayarak çalışma odasından çıkıp yatak odasına geçti. Kapıyı yavaşça açtığında yanındaki yastığına sarılarak uyuyan karısını gördü. Kocasının kokusu olmadan uyuyamamış onu hissetmek için yastığına doyasıya sarılarak uyumuştu.

Yanına yaklaştı. Kızarmış burnu ve moraran göz çukurları ağladığını gösteriyordu. Elini yavaşça teninde gezdirdi. Onu bu denli üzdüğü için içinden kendine küfürler ediyordu. Saçlarını okşadı sonra yüzüne yapışan birkaç tutamı geriye attı. Seviyordu işte onu hem de tüm kalbiyle ama onun gitmesini de istemiyordu. Onu bir şekilde yanında kalmaya ikna etmeliydi. Bebek olmasa başka türlü ikna olmalıydı Meltem. Ondan vazgeçemezdi. Onsuz nefes alamazdı ki bir kere. Ciğerleri tıpkı kalbi gibi yanar dururdu. Açılan omuzlarına doğru pikeyi çektikten sonra eğilip alnına bir öpücük koydu.

''Seni çok seviyorum kadınım. Lütfen beni affet keşke başka bir yolu olsaydı, keşke yanımda sonsuza kadar kalmanın bir yolu olsaydı...''

LEYLA İLE MECNUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin