Herkese merhaba; Bu bölümde artık Cenk ve Melis çiftinin sonlarını okuyacağız ve diğer çiftlerimizden haberler alacağız. Nitekim güzel bir Mayıs sabahında hepsi aynı yerde buluşarak hikayemize veda edecekler..Sizlerde o güzel günü benimle yaşamak isterseniz eğer; çarşamba akşamı müthiş finalimizde yanımzda olursunuz . Yorum ve desteğinizi bekliyorum...Herkesi kucaklıyor ve keyifli okumlar diliyorum...
LEYLA İLE MECNUN 69.BÖLÜM
Saçları güneşi, gözleri denizleri kıskandıran sevdiğim! Ne olur gözlerime bak ve söyle;
Bittim mi sen de?
Melis gözyaşlarını tutamıyordu. Dudaklarından tek bir cümle bile çıkmamıştı. Sanki konuşmayı unutmuşçasına öylece sevdiğine bakıyordu.
Başparmağı ile karısının gözyaşlarını sildi usulca;
''Ağlama sevdiğim dökme incilerini benim gibi bir adam için. Eğer bitti dersen söz bir daha seni rahatsız etmeyeceğim. Yemin ederim senin mutlu olman için hayatımı vermeye razıyım. Yeter ki sen üzülme! Yeter ki artık ağlama...''
Cenk için her şey bitmişti. Karısı ona hiç bir şey demediğine göre gerçekten hayatında yeri yoktu artık. Son kez eğilerek dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu. Bir veda öpücüğü gibiydi. Kısa ama içinde söylenmemiş kelimeler, yaşanmamış yıllar olan...Kısa ama sıcacık...İçten ve samimi...Tertemiz...
Melis ise o kısacık anın sonsuza kadar devam etmesini istemişti. Hiç bitmesin yılların özlemini dindirecek kadar uzun sürsün. Ama kocası o birkaç saniyelik öpücüğün ardından arkasını dönerek uzaklaşmaya başlamıştı. Her şey bitmişti işte! Başladığı gibi...
Hayır ,hayır hiç başlamamışlardı ki! Başlamadan bitemezdi! Bitmesine izin veremezdi.
''Cenk...'' diye seslendi sevdiği adama... Sanki adını bir dua gibi, yüreğinin en derinlerden gelen bir sesle söylemişti. Cenk ondan uzaklaştığı birkaç adımdan sonra adını duyunca olduğu yerde kalmış sonra yavaşça karısına dönmüştü.
''Bitmedi... Hiç bitmeyecek...''
Cenk'in ona gülümsemesi üzerine aralarındaki birkaç adımlık mesafeyi ışık hızıyla kapatmışlar birbirlerine sıkıca sarılarak yılların özlemini gidermeye çalışmışlardı. Melis artık hıçkırarak ağlıyor bir yandan da elleriyle sevdiği adamın yüzüne dokunarak onun sıcaklığını hissetmeye çalışıyordu.
''Yeter ama artık ağlama dedim sana! Ben senin bundan sonra hep gülmeni istiyorum. Bana söz ver. Bir daha asla benim için ağlamayacaksın. Tamam mı? Hadi söz ver dedim.''
Melis başını ileri geri sallayarak 'söz' demiş ama ağlamaya devam etmişti. Elinde değildi ki! Yıllardır yaptığı tek şey aşkının arkasından ağlamak olmuştu. Başka türlü nasıl özlenir, nasıl sevilir bilmiyordu. Gözyaşları yalnızlığına, imkânsız aşkına yarenlik ediyordu yıllardır.
Sonra yeniden dudaklarında onu hissetti. Ama bu kez çok daha uzun, çok daha tutkulu! Vücudundaki her hücre ayağa kalkmış tüm hormonları tavan yapmıştı. Karşısındaki adamında ondan farksız olduğunu anlayabiliyordu zira elbiselerini çekiştirerek elleriyle vücudunda yol almaya çoktan başlamıştı.
''Dur... Dur Cenk... Burada olmaz. Birileri görecek şimdi.''
''Kimse görmez. Hasan ağabey şehre gitti yarın akşamdan önce dönmez.''
Sonra bir an nerede olduklarını fark etti. Bu havada kapı önündeki bankta olacak şey değildi tabi ki. Gerçi yılların ateşini ve özlemini bu hava kaldırırdı ama yine de daha sıcak ve rahat bir ortam daha uygun olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYLA İLE MECNUN
RomanceDubai'den İstanbul'a esen sert ve cazibeli bir rüzgar. Poyraz.... Dubai'nin en zengin ve itibarlı ailelerinden Zarraf'ların en büyük torunu ve varisi... Adı gibi sıcak esen güzel ve naif bir rüzgar.. Meltem...İstanbul'da kendi ayakları üzerinde durm...