Herkese merhaba;
Hikayemiz yavaş yavaş finale doğru yaklaşıyor evet, ama daha zaman atlaması olmadı bu bölümde.Sadece o geçen altı ay içinde neler olduğu anlatılıyor.Hatta en son kısımdaki açıklamalar Cenk'in gidişinden nerdeyse bir yıl geçmişken olan zamanı anlatıyor. Zaman atlaması bir sonraki bölüm olacak.Yani bir sonraki bölüm aradan tam beş yıl geçmiş olacak..Bu arada Melis'in yakışıklı patronu Hakan Erdem yan tarafta medya kısmında verildi. Acaba Melis Cenk'i bırakıp bunu mu alsa? Ne dersiniz?Adam fena değil hani...Neyse hepinize keyifli okumlar diliyorum.
LEYLA İLE MECNUN 64.BÖLÜM
O sabah toplantı odasındaki gerginlik hat safhadaydı. Bunca yıldır bir araya gelememiş beş adam yuvarlak masanın etrafında oturmuş bir an önce sayılı saatlerin geçmesini bekliyordu. Özellikle de Poyraz...
Şirket İstanbul'da faaliyetlerini gerçekleştirmeye başladığından beri oldukça başarı göstermişti. Dubai'deki inşaat işlerinin çoğu buradan yönetiliyordu. Poyraz her şeyi yoktan var edercesine yeniden kurarak disiplinli çalışması ve iş bitiriciliğiyle dört ay içinde adını duyurmayı başarmıştı. Zaten herkes tarafından tanınan Zarraf soyadı Dubai'de gösterdiği başarıyı artık İstanbul'a taşımıştı.
Dubai'deki şirket sadece oradaki birkaç inşaat işiyle ilgileniyor İstanbul'daki işlere yardımcı oluyordu. Reşat Bey her şey rağmen burası ile bağlarını koparmak istemediğinden yinede birkaç şirketi kendisine ve oğluna bağlı olarak yönetiyordu. Fakat işlerin büyüğü Poyraz tarafından idare ediliyordu. Bugün, aylardan sonra yapılacak yıllık yönetim kurulu toplantısı vardı. Poyraz, Dubai'ye gitmek istememiş artık işlerin çoğunun İstanbul'daki merkezde yönetildiği için toplantıyı burada yapmak istemişti. Tabi yönetim kurulu üyeleri olarak sadece soyadı Zarraf olanlar masayı işgal etmekteydi.
Masanın başındaki koltuğa Poyraz oturmuştu. Tabi dedesine saygıdan dolayı önce orayı boş bırakmış fakat Reşat Bey'in ısrar edip koltuğa onun oturmasını ve toplantıya başkanlık etmesini söylemesi üzerine o koltuğa oturmayı kabul etmişti.
Toplantı da Mustafa Bey'in bulunması zaten iyice gergin olan durumu daha da kötüleştiriyordu. Üstelik sabahtan beri Poyraz'ın içinde kötü bir his vardı. Nedense kalbi sıkışır gibi oluyor sürekli uzaklara dalarak içindeki sıkıntıyla boğuşuyordu.
Olağan konu başlıkları sırayla tartışılmaya geçilmiş onaylanması gereken durumlar oybirliği ile onaylanarak kabul ya da reddediliyor sonrasında diğer maddelere geçilerek toplantı ilerliyordu.
Poyraz babası ile ilk kez aynı masada oturmanın verdiği gerginliği bir türlü üzerinden atamıyordu. Toplantının son maddesine geldiğinde tam oylama yapılacakken Mustafa Bey söze girmişti.
''Ben bu ihaleyi araştırdım ama dediğin şartlarda çok zor gibi görünüyor Ali. Adamların istediklerini yaparsak şirket maddi olarak baya zorlanır. Bence yeniden konuşulmalı ve tekrar toplantıda oylamadan geçmeli.''
''Bence sen yılardır bu işlerden uzak kaldığın için unutmuş olabilirsin. Bu ihale karlı bir yatırım ve kazanacaklarımızın yanında kaybedeceklerimizin fazla bir önemi yok. Hem adamlar sağlam. Endişe edecek bir durum göremiyorum ortada. Evet oylamaya geçiyorum. İhaleyi kabul edelim diyenler?''
Batu zaten son aylarda kendinde değildi. Karısının durumuna oldukça üzülüyor ama ona moral vermek için üzüntüsünü yansıtmıyordu. Gece'nin üç aydır tedavisi devam ediyordu. Ama daha kesin bir sonuca henüz ulaşılamamıştı. Normal yolardan bebek sahibi olamayacakları açıktı. Bu yüzden birkaç gün sonra tüp bebek tedavisi için doktorlarla görüşmeye gidilecekti. Karısının umutsuzluğa kapılmasını istemiyor eğer bu tedavi sonucunda da başarılı olunmazsa bir an önce evlat edinme işlemlerinin gerçekleşmesi için elinden geleni yapmayı düşünüyordu. Eğer Allah onlara ileride bir çocuk verecekse de evlat edindiği çocuklardan farkı olmayacaktı. Tek istediği karısının yüzünün tekrar gülmesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYLA İLE MECNUN
RomanceDubai'den İstanbul'a esen sert ve cazibeli bir rüzgar. Poyraz.... Dubai'nin en zengin ve itibarlı ailelerinden Zarraf'ların en büyük torunu ve varisi... Adı gibi sıcak esen güzel ve naif bir rüzgar.. Meltem...İstanbul'da kendi ayakları üzerinde durm...