" Pardon anlayamadım? " dedi Işık karşısındaki polise. Deniz yerinden kalkıp Işık' ın yanına geldi. Papatya da onun ardından. " Abla ne oluyor? Kim şikayet etmiş ki ablamı ?"
" Lütfen, Işık hanım zorluk çıkarmadan gidelim. " Işık çantası ve ceketini alıp odandan çıktı. Deniz ve Papatya da onu takipteydi. " Abla, ben babamı ararım, avukat gelir hemen tamam mı?" dedi Deniz panik bir şekilde. Işık " Tamam Deniz sakin ol. " diyerek polis aracına bindi.
" Ben de seninle geleyim yalnız gitme. " Papatya ve Deniz arabaya binip polis aracını takip edip karakola geldiler.
Işık 'ı bir odaya aldılar. Kapı açılıp içeriye bir memur girdi. " Ben daha ne kadar bekleyeceğim burada. Herhangi bir şey söylemediniz bir saat oldu. " Polis memuru masadan dosyayı alıp hiçbir şey söylemeden dışarı çıktı.
Işık bir süre daha bekledikten sonra kapı açılıp içeri otuzlu yaşlarında bir kadın polis girdi. " Işık Hanım oturun lütfen. " Işık pencerenin önünden ağır adımlarla masanın sağındaki sandalyeye oturdu. "Saatlerdir bekliyorum, neden acaba?"
Komiser gözlerini kağıttan uzaklaştırıp Işık' ın gözlerine baktı. " Işık Hanım hakkınızda bir takım suçlamalar var bunun için buradasınız. " Işık olduğu yerde yayılarak "neymiş o suçlamalar söyleyin de bileyim değil mi?"
Komiser nefes alıp arkasına yaslanarak "Ahmet Yazar adlı bir kişi sizin, onun hamile karısını ortadan kaldırıp bebeği aldığınızı düşünüyor. "
" Nasıl? Anlamadım, ne yapmışım?" diye sordu Işık. Komiser, Işık' ın bu şaşkınlığına inanmaz bir şekilde gülümseyip " tekrar etmeme gerek yok sanırım. "
" Pardon komiserim adınız neydi?"
" Seçil. "
" Seçil komiserim böyle bir şey olabilir mi sizce? Hem kimmiş karısı, bizim hastanemizde hergün onlarca kadın doğum yapıyor." Seçil elindeki kağıda bakıp "Tuğçe Yazar " dedi." Bilmiyorum komiserim, her hastanın adını hatırlayamam,isterseniz hastaneden belgeleri isteyin " dedi Işık oldukça rahat bir şekilde. Kapı çalınıp içeriye Işık' ın avukatı girdi. Avukat, komisere yaklaşıp elini uzattı "merhaba ben Işık Hanım'ın avukatı Tunç Sağlam" diyerek Seçil komiserin eliyle gösterdiği Işık' ın karşısına oturdu.
" Seçil komiserim, müvekkilimin ne ile suçlandığını öğrenebilir miyim? "
" Tabii Tunç Bey, Işık hanım hamile bir kadının ortadan kaybolması ve eğer doğduysa, doğan bebeğin kaçırılması suçlamasıyla burada. Ayrıca siz gelmeden önce kendisine açıklayacaktım ama içeriye girdiniz. İsimsiz bir ihbarda da hastanede çocuk ticareti yapıdığına dair bir şikayet mevcut. "
Tunç gözlerini Işık' a çevirmişti. Işık omuz silkip baş salladı. Seçil komiser yerinden kalkarak " ben çıkıyorum siz müvekkiliniz ile konuşurken ben de kendisinin asistanıyla görüşeceğim " diyerek dışarı çıktı.
" Ne bu şimdi Işık?" Işık ayağa kalkıp odada dolaşmaya başladı. " Üf ne bileyim Tunç her zaman ki suçlamalar işte. " Kim şikayet etmiş peki ?"
" Ne bileyim tanımıyorum ki söylediği kişileri? Sen konuştun mu Ahu'yla?"
Tunç başını sallayıp" buraya gelmeden onunla konuştum merak etme."
" Babama haber verdin mi?"
" Evet evde seni bekliyor."Kapı açılıp içeriye Seçil komiser girdi. "Gidebilir miyim artık?" Seçil komiser, Işık' ın yanına yaklaşıp sahte bir gülümsemeyle el uzattı. Işık bakışlarını onun ellerine döndürerek elini uzattıp onun verdiği sahte güleşe karışık verdi. "Işık Hanım, şimdilik gidebilirsiniz fakat, gözüm üzerinizde bir şeyler karıştırıyorsunuz ve ben bunu en kısa sürede ortaya çıkaracağım" dedi tehdit edercesine.
Işık ellerini Seçil komiserden çekip
" bunu söyleyen kaçıncı kişisiniz biliyor musunuz ? Bilmiyorsunuz tabii hiçbiri bir şey bulamadı. Çünkü neden? Bunlar sizin kendinizi gösterme çabanız , eğer bir şekilde ortaya çıkarsa Karahanları ben bitirdim diye böbürleneceksiniz. Ama boşa Seçil Hanım uğraşmayın, zamanınıza yazık " diyerek odayı terk etti." Abla! İyi misin?" Işık dışarıda onu bekleyen Deniz ve Papatya' yı gördü. "Niye buraya kadar geldiniz Deniz?"
" Nasıl gelmeyelim abla, ne oldu içeride?"
" Hiçbir şey, klasik Karahanları bitirmeye çalışma şenlikleri işte. " Deniz anladım dercesine başını salladı Papatya ise hiçbir şey anlamamıştı." Sağol Tunç sonra görüşürüz. " Tunç ona baş selamı verip arabasına ilerledi. " Ahu iyi misin? " Işık ondan sonra dışarı çıkan Ahu'nun korkmuş yüzüne baktı. " İyiyim Işık Hanım, siz iyi misiniz ?" Işık Ahu'nun kolunu sıvazlayıp " ben iyiyim şimdi sen eve git dinlen tamam mı yarında işe gelme. " Ahu başını sallayıp oradan uzaklaştı.
" Deniz arabanın anahtarını ver.Sen Papatya' yı al taksiyle onu eve bırak oradan da hiçbir yere gitmeden doğru eve anlaşıldı mı?" Işık, Deniz'in elinde anahtarı alıp arabaya yöneldi. " Nereye gidiyor?" diye sordu Papatya. Deniz bilmiyorum dercesine omuz silkti.
" Abla neredesin sen Deniz anlattı hastaneye polis gelmiş falan ben de hastaneye geldim seni götürmüşler ?!"
"Vedat, ben hastaneye geliyorum sonra konuşuruz " diyerek telefonu kapattı ışık.
Işık hızlıca hastaneye sürdü arabayı. Vedat taa hastanenin kapısında karşıladı onu. Işık hızlıca odasının yolunu tuttu. "Abla ne oldu? "
" Birileri bizi şikayet etmiş. Galiba birisi çatıdan atlamaya çalışan kızın kocası. "
" Diğeri kim peki?" Işık çekmeceyi açıp silahını çıkardı "diğerini tahmin etmek zor değil. "Vedat gözleri yuvalarından çıkarcasına bakıyordu Işık'a " abla Mert yapmamıştır, sen de bir şey yapma bırak silahı gözünü seveyim. "
"Sen bir araştır kimmiş şu kızın kocası. " " Abla bekle ötekini de araştırayım belki o değildir " diye kendini yırtsada Işık'ı ikna edememişti.
Işık, Mert'in evinin önüne gelip derin bir nefes alıp kapıyı çaldı. Kapı yavaşça açılırken elindeki silahın bu kez dolu olduğundan emin olarak kapının ardındaki Mert'e doğrulttu silahını Işık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhum Kafeste
General Fiction"Kalbimin en derinlerinde ona karşı olan sevgi kırıntılarını kendime bile söylemeye utanıyorum. " Bütün çocuklarını evlat edinen Alihan Karahan yıllarca onlara kurduğu baskı sonucunda bütün istediklerini yaptırırdı. Şu an yetişkin olan bu insanlar...