Işık, Mert'in ardından bakakalmıştı. " Ne polisi Vedat? "
" Mert için gelmişler" dedi Vedat.
" Mert!" Işık, odadan çıkıp merdivenlerden inmekte olan Mert'in arkasından bağırdı.
" Abla dur. " Vedat, Işık' ı durdurmaya çalışsa da başarılı olamamıştı.
" Mert dur dedim! " Işık onu dinlemeyen Mert'in peşinden koşar adımlarla giderken, salonun ortasına geldiğinde kolundan yakalamıştı onu.
" Ne polisi, niye seni almaya geldiler!?" Işık mantıklı bir açıklama bekliyordu.
" Hastane yüzünden" dedi Vedat, Işık' ın yanına yaklaşırken.
" Ne olmuş ki hastaneye? Hem seninle ne ilgisi var?" Işık' ın kafası şimdi çok daha fazla karışmıştı.
" Sonra Işık, her şeyi sonra anlatacağım" dedi Mert. Ardından da polislerin yanına gitti.
" Vedat ne dönüyor burada? Senin haberin var mı?"
Vedat başını öne eğip ablasına cevap vermemişti. Işık bahçeye çıktığında Seçil komiserin Mert'e kelepçe taktığını gördü.
Koşarak onların yanına geldi. " Baba ne oluyor?"
" Çok yanlış yapıyorsunuz!" dedi Alihan baba tehdit eder gibi.
" Evet, müsadenizle. Avukatınız gelebilir. Gidelim. "
Seçil komiser ve ardındaki polis ordusu Mert' i polis aracına bindirirken geride kalanlar sadece izlemek zorundaydı.
" Mert!" Ceylan bir yandan ağlıyor bir yandan da Mert diye sayıklıyordu.
" Gidelim" Alihan baba, Tunç ve beraberindeki adamları toplayıp karakola doğru yola çıktı.
" Niye götürdüler ki onu?" Geride kalanlar salonda toplanmış neler olabileceği ile ilgili konuşurlarken Ceylan hâlâ neden diye soruyordu.
Işık, camın önünde durmuş dışarıyı izliyordu.
" Işık, sen de mi gitseydin?" dedi Maria Hanım." Siz önce bildikleriniz bir anlatın bana, ondan sonra gidip gitmeyeceğime karar veririm" dedi Işık, son derece sinirli bir şekilde.
" Hastane ve Mert'in ne alakası var? Burada bu konu hakkında fikri olan var mı?" Işık aynı ses tonuyla odada toplanmış aile bireylerini tek tek gözden geçirdi.
" Alihan babam, hastaneyi Mert'e düğün hediyesi olarak verdi. " Ceylan ağlamaklı bir şekilde söyledi.
" Düğün hediyesi mi!? Benim emeklerle bu günlere getirdiğim hastaneyi, kıytırık bir düğünün hediyesi mi yaptınız!?" Işık oldukça yüksek bir şekilde bağırıyordu.
" Ne diyorsun sen be! Ne kıytırığı? Benim düğünüm hakkında düzgün konuş!" Ceylan gelinliğinin eteklerini toplayıp, oturduğu koltuktan kalkarak Işık' ın üzerine doğru geliyordu.
" Ceylan! Kendine gel. Işık sen de düzgün konuş lütfen. Ayrıca bu konunun muhattapları biz değiliz, baban. " Maria Hanım karşı karşıya gelen iki kadının arasına girdi.
" Yürü Papatya, gidiyoruz" Işık bir hışımla çıktı evden.
Papatya, arabanın direksiyonunu sıkıca tutan Işık' a baktı. " Işık biraz yavaş mı gitsen?"
Işık, Papatya'nın sesini duyana kadar onun yanında olduğunu unutmuştu. Onu dinleyip arabayı biraz daha yavaş kullanmaya başladı.
Işık, evin önüne geldiğinde hâlâ ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Karakola mı gitmeliydi, yoksa ne haliniz varsa görün diyerek olanlardan uzak mı durmalıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhum Kafeste
General Fiction"Kalbimin en derinlerinde ona karşı olan sevgi kırıntılarını kendime bile söylemeye utanıyorum. " Bütün çocuklarını evlat edinen Alihan Karahan yıllarca onlara kurduğu baskı sonucunda bütün istediklerini yaptırırdı. Şu an yetişkin olan bu insanlar...