Odadaki herkes şaşkınlıkla Su ve Mert'e bakıyordu. " Ne yaptın sen Su? " diye sordu Vedat. " Yapmam gerekeni yaptım abi."
" Yapman gereken öyle mi?" diye bağırdı Deniz. Vedat masadakilere dönüp
" tamam toplantı bitti, lütfen dışarı" dedi.Işık hâlâ bu duruma tepki göstermemişti. "Bir şey demeyecek misin Işık? " diye gülerek sordu Mert.
" Yoksa yeni bir plan düşünmeye başladın mı şimdiden ?"Işık olduğu yerden ayaklanarak Su'nun yanına gitti. Su onunla aynı anda ayağa kalkarak Işık'ın gözlerinin içine baktı.
" Sana diyebilecek bir şeyim yok Mert. "" Bana mı söyleyeceklerin var abla?" diye sordu Su. " Su, inan bana hisselerini ona vermiş olman beni şaşırtmadı. Beni şaşırtan şey bunun gerçekten bir bedeli olmayacağını düşünecek kadar rahat davranman. "
" Ne yapacaksın abla? Babamdan aldığın izini mi bozacaksın? Yap hadi. Benim kimseye ihtiyacım yok " dedi Su başı dik bir şekilde.
" Hayır Su, kimsenin hayalinin önüne geçemem. Hem de babam izin vermişken. Fakat şurada bir yanlışın var. Senin, bana ihtiyacın var Su. Ben olmasam şu an gittiğin okula gidemezsin , o çok hayalini kurduğun üniversiteyede. "
Su ağzını açıp konuşacakken Işık elini kaldırıp onu susuturdu. " Umarım hisse için para almışsındır. " Su yavaşca Mert'e baktı. Işık, Mert'in Su'ya hisseleri karşısında verecek parası olmadığını biliyordu.
" Tam da tahmin ettiğim gibi. Su, bu işten benim zararlı çıkacağımı düşündün ama yanıldın. Bu işin kaybedeni sensin . Ben senin hakkını verecektim. Peki o sana ne verdi. Hiç."
" Benim senin parana ihtiyacım yok abla benim annem, babam var. "
" Ah Su, sen annenin babanın parası olduğunu mu düşünüyorsun? Ailemizin bütün mal varlığı, bütün parası benim himayemde Su. Ben yönetiyorum. Bunu bilmiyor olman ne acı. "
Su'nun bakışlarındaki özgüvenin yerini kızgınlık ve hayal kırıklığı almıştı. " Ne yapacaksın. Okul paramı mı ödemeyeceksin?"
Işık başını sallayıp " asla olur mu öyle şey. Yalnız yurtdışındaki üniversite bayağı masraflı biliyorsun onu ödememeyi tercih ederim. "
" Beni bununla korkutamazsın. Çalışırım kendi paramı kazanırım. "
" Umarım yapabilirsin Su" diyerek Işık odayı terketti. Deniz ve Vedat, Su ile muhattap olmadan Işık'ın peşinden gitti.
" Abla gerçekten okul parasını ödemeyecek misin? " diye sordu Vedat. "Olur mu öyle şey Vedat. Sadece ona ders vermek için söyledim. "
Deniz ve Vedat rahatlamış şekilde nefes verdi. " Siz nereye? " asansörden inerken seni ve Vedat'a sordu Işık. " Ee odana. "
" Vedat sen ev bakmaya gitmeyecek miydin saat geçiyor. "" Ne evi ?"
" Abin ev beğenmişte ona bakmaya gidecek. " Deniz parmağını şıklattı.
" Ben de mi kendi evime çıksam?Yurtdışına gitmeden önce tecrübe olur benim için. " Işık odasının kapısını açarken " hayır Deniz " dedi." Neden ama ?"
" Şu an benim muhteşem evimi konuşuyoruz neden araya giriyorsun?" diye sordu Vedat. " Öffff" diye nefes verdi Deniz. " Ben de seninle geleyim. "
Vedat gözlerini belertip " hayır senin nazarın değer gelme. "
" Ya ne alakası var? Abla?" diyerek Işık'a döndü Deniz.
" Vedat hadi al Deniz'i hem o dekorasyonda iyidir yardımcı olur sana." Vedat isteksiz bir şekilde " iyi tamam gel."
Işık, Su'nun böyle bir şey yapmış olmasına şaşırmamıştı. Su insanlara kızdığında onların canını yakmak için geri çekilmezdi. Bu huyunu aynı kendine benzetip güldü Işık.
Çalan telefonla kendine geldi Işık. "Efendim "
" Alo kimsiniz?" Papatya sen benim numaramı nereden buldun ? "" Sana bir şey bulursam haber vereceğimi söyledim. Beni sürekli kontrol etmene gerek yok. " Işık, Papatya ile telefonda uzunca bir süre konuşmuştu. Papatya' nın ailesi kızlarının Işık ile görüşmesini istemiyordu. Papatya bunu Işık'a anlattı. " Tamam ben bir yol bulurum merak etme sen. "
Işık telefonu kapatıp. Başka birini aradı. "Alo merhaba ben Işık Karahan, Su Karahan'ın velisi. Hilal hanım tabii ki de sizi hatırladım. Müsaitseniz sizinle görüşmek istiyorum yarın sabah hastaneye gelebilir misiniz?"
Işık telefonu kapatıp hastanede teftişe çıktı. "Ee Ahu ne var, ne yok? " yolunda Işık hanım bugün üç doğum gerçekleşti. Her şey olması gerektiği gibi. "
Işık memnun bir şekilde başını salladı. "Bu aralar daha dikkatli olalım Ahu. Gizli girişlere dikkat edilsin olur mu. Şimdi bize güzel bir kahve söyle de seninle terasta oturalım biraz. " Ahu mutlu olmuş bir şekilde başını sallayıp " hemen" dedi.
İkili terasta kahvelerini içerken küçük bir konuşma gerçekleştirdi. " Ahu düğün ne zaman?" Ahu, Işık' tan bu tarz bir yakınlık beklemediği için şaşırmıştı.
" Haziran ayında Işık hanım " dedi.Işık başını salladı. " Gelinliğin hazır mı?" "Hayır değil Işık Hanım. İşler yoğun malum. Fırsatım olmadı henüz. "
" Haklısın yoğunuz ama yeni yıldan sonra çok daha fazla yoğun olacağız. Bence sen şöyle yap, yılbaşı tatilinde al nişanlını Paris'e git gelinliğini seç. Benim sana düğün hediyem, tamam mı?"
Ahu' nun yudumladığı kahve boğazında kalmıştı bu öneriyle. " Ama Işık Hanım nasıl olur. Ben kabul edemem " dedi Ahu. " Çok güzel olur Ahu, hem sen de bir tatili hak ettin. "
Ahu mutlulukla gözlerindeki doluluğu elleriyle yelpaze yaparak atmaya çalıştı. "Nişanlının iznini hallederim ben. Vedat ile bu akşam konuşurum. " Ahu minnetle başını sallayıp teşekkür etti.
" Hadi içeri geçelim hava soğudu. " İkili binaya girerken Ahu'nun telefonu çaldı. .
" Işık Hanım misafiriniz varmış odanızda bekliyor. "Işık kapıyı açıp içeriye girdiğinde karşısında her zaman ki gülüşünden uzak sinirli bir Ceylan ile karşılaştı.
" Hoşgeldin Ceylan " diyerek elini uzattı. Ceylan, Işık' ın elini sıkmayıp kollarını birbirine geçirdi oturduğu yerden.Işık, Ceylan'ın Cenk yüzünden böyle davrandığını anlamıştı. Masasına geçip koltuğuna oturdu. " Hiç hoşbulmadım Işık abla. "
" Ne oldu Ceylan pek bir sinirlisin?" Ceylan bu soru karşısında daha da sinirlenerek " nasıl olmam abimi vurmuşsun bu ne demek oluyor?"
" Ceylancığım bu abinle bizim aramızda, çözülemeyecek bir sorun değil merak etme. "
" Hayır ben anlamadım neden yaşandı bu durum. ?""Bak Ceylan iş hayatında bu tür durumlar olur. Tabi sen iş hayatına aşina değilsin. Başka şeyler ile meşgulsün." Işık biraz daha Ceylan' ın üzerine gidip olayı bambaşka bir yere çekmeye çalışıyordu.
"Ama tabi sen de haklısın. Neticede tek derdi onu sevmeyen bir nişanlıya kendini sevdirmek olan bir insansın.Çok zor olsa gerek. Bütün vaktini buna harcıyorsun.Tek işin bu değil mi? Belki de aslında ona sinirlisin ama ona böyle sinirli davranırsan senden kaçacağını düşünüyorsun."
Ceylan, Işık' tan duymayı beklemediği bu sözler karşısında sinirli bir şekilde ayağa kalkıp " konumuzla Mert'in ne alakası var ?Hem sen ne biliyorsun bizim aramızdaki ilişkiyi?" Dedi.
" Tabii ki de çok hakim değilim ama Mert'i tanıyorum Ceylan. Onun birini sevdiğinde nasıl bir insan olduğunu biliyorum. O yüzden senin adına üzgünüm seni hiç sevmiyor " dedi Işık dalga geçer gibi gülerek.
Ceylan, Işık' ın bu sözlerine karşılık hiçbir şey söylemeden hızlıca kapıyı çarpıp odadan çıktı. Işık, Ceylan' ın bu halinden çok memnun olmuştu. Mutlu bir şekilde arkasına yaslanıp gerindi.
" Efendim Vedat? Deniz sen misin ? Ne oldu. Neden eve gelmem gerekiyor? Kim gelmiş ? Hala mı? " Işık uzaklardan gelen kişinin kim olduğunu öğrenince bütün sevinci gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhum Kafeste
General Fiction"Kalbimin en derinlerinde ona karşı olan sevgi kırıntılarını kendime bile söylemeye utanıyorum. " Bütün çocuklarını evlat edinen Alihan Karahan yıllarca onlara kurduğu baskı sonucunda bütün istediklerini yaptırırdı. Şu an yetişkin olan bu insanlar...