"Sen, beni takip mi ettin Mert!?"
"İyi ki etmişim baksana şu hale " diyerek Işık'ın üzerindeki kanı gösterdi Mert. Işık üzerine bakıp " benim değil, içerideki şerefsizin " dedi
" Ya ne fark eder Işık!? Sen bir insanı nasıl vurursun !?" Işık, Mert'e cevap vermeyerek onu önünden iterek evden ayrıldı.
" Ablaa!!"
" Ne bağıyorsun Vedat?"
" Neredesin sen ya arıyorum açmıyorsun. " Işık sürücü koltuğuna yerleşirken telefondaki Vedat hâlâ sorularına devam ediyordu. " Aloo abla kime diyorum. Eve gel çabuk babam bekliyor. "
Işık arkasına yaslanıp telefonu kapatarak yola çıktı. Işık eve vardığında kapıdaki Cemal Bey'in aracını gördü.
Işık arabadan inip eve doğru yürüdü. Kapı açıldığında karşısında Deniz ve Vedat vardı. Vedat, Işık'ın üzerinde ki kanı görünce Işık'ı iki kolundan tutup destekledi.
" Abla iyi misin? Bu ne?" Deniz üzerindeki kanı gösterdi eliyle. " İyiyim ben, benim değil bu" diye aynı şekilde eliyle üzerindeki kanı işaret etti Işık.
Vedat, Işık'ın koluna girip onu salona doğru götürdü. " Kızım" diyerek sarıldı Alihan baba. Cemal Bey yerinden kalkıp Işık'ın yanında durdu. " Ben, Cenk'in yaptığı şey için Alihan Bey'den affını istemeye gelmiştim buraya, fakat bakıyorum da geç kalmışım " dedi Işık'ın üzerindeki kana bakarken.
" Onun yaptığı şeyin affı olmaz Cemal Bey. Yaptığım şey için sizden özür dilemeyeceğim. Zaten kendisi gayet iyi. Dua etsin hukukumuz eski yoksa çok daha farklı bir sonuçla karşılaşırdınız" dedi Işık.
Cemal Bey onaylarcasına başını sallayıp Alihan beyle tokalaşıp evden ayrıldı. Alihan baba yüzünde gururlu bir ifadeyle Işık'ın omuzlarını sıvazladı. " Git üstünü değiş ve dinlen kızım. "
Işık, odasına çıkarken peşinden Vedat ve Deniz de gelmişti. Işık banyoya girip kendini duşa attı. Kısa bir süre sonra çıktığında yatağında oturan kardeşlerini gördü.
" Ee abla susmasana anlat ne oldu?" diye sordu Vedat . " Vedat çok yorgunum hadi dışarı. "
" Abla anlatsana nasıl tepki verdi " diye gülerek sordu Deniz. " Ben asıl neresinden vurduğunu merak ediyorum" dedi Vedat.
" Bravo ya ablamız bir insanın canına kast etmiş siz burada bunu gülerek konuşabiliyorsunuz öyle mi!?" diye bağırdı kapının pervazına dayanmış bir şekilde onları dinleyen Su.
Işık bakışlarını Su'ya çevirip öyle mi dercesine bir bakış attı. " Bakma öyle abla yalan mı? "
" Kendine gel Su, karşında ablan var" diye bağırdı Deniz. " Ablam öyle mi? Yazık gerçekten. Siz ne ara böyle kötü insanlar oldunuz!? "Vedat yerinden kalkıp Su'nun yanına gidip kolundak tutarak " senin sinirlerin bozulmuş, gel gidelim" dedi. Su hızlıca kolunu Vedat'tan çekip " benim sinirim falan bozuk değil!" Diye bağırdı.
" Bırak Vedat ne söylemek istiyorsa söylesin " dedi Işık, Su'ya yaklaşarak. "Beni başkaları gibi bakışlarınla korkutamazsın abla. Gerçekten ne zaman böyle bir insan oldun sen? Ben seni tanıyamıyorum artık. Sen güçlü bir kadın olmayla kötü insan olmayı birbirine karıştırmışsın. "
" Eskiden ne güzel güçlü, muhteşem bir ablam var, onu örnek almalıyım diye düşünürken şu an senin gibi olmadığıma şükrediyorum. İşte bu yüzden gitmek istiyorum buradan , sizle bağlarımı bu yüzden koparmak istiyorum. Pisliğinizi benden uzak tutun!" diye bağırarak odayı terk etti Su.
" O korktu abla , sana bir şey olacak diye" dedi Vedat. " Bence de ondan böyle davrandı" dedi Deniz olayı yumuşatmak istercesine. Işık derin nefes alıp kafasıyla kapıyı gösterdi kardeşlerine.
Işık, Su' nun söylediklerinde haklılık payı olduğunu biliyordu. Kendini uzun zamandır iyi bir insan olarak görmüyordu zaten. Başkasından bunları duymak onu hiç ekilememişti. Kötülük onun ruhunu ele geçiriyordu.
Deniz bir hışımla Su'nun odasına girdi. "Ne yaptığını sanıyorsun sen? " Su, onu umusamaz bir vaziyette kitabını okumaya devam ediyordu. Deniz bir hışımla kitabı onun elinden alıp yere fırlattı.
" Neden söyledin ona bunları?"
" Ben sadece gerçekleri söyledim. " Deniz kafasını sallayıp Su'nun yanına yatağa oturdu. " Su, bak ablamla ters düşme bence. "
" Ne oldu Deniz ondan hiç hoşlanmıyordun şimdi niye abla, abla diye peşinde dolanıyorsun? Okul işini hallettiği için mi bu yalakalığın?"
"Sen varya gerçekten akıllı görünen salaksın. O olmasa onun yerinde ben veya sen olacaktık. Onun bu yaptıklarını biz yapmak zorunda kalacaktık. "
" Ne alakası var? Kimse bana zorla istemediğim bir şey yaptıramaz."
" Sen öyle san Su, sanki o çok mu memnun bu durumdan sadece yapmak zorunda olduğu için yapıyor. "
" Bitti mi Deniz uyuyacağım hadi git. " Deniz üfleyerek odadan çıktı.
•••
" Günaydın" diyerek masaya oturdu Alihan baba. " Işık nerede?" " Ablam erken çıktı baba bugün yönetim kurulu toplantısı var. "
Alihan baba başını sallayıp " siz de geç kalmayın hadi. "Vedat, Deniz ve Su hastaneye varmışlardı. " Aa Mert'te gelmiş neden? " " Son bugün artık, biz de hisseleri devredip tek sorumluyu ablam yapınca kurtulacağız ondan " dedi Vedat hastaneye yürürken.
" Günaydın kardeşlerim " diyerek asansöre bindi Mert. " Günaydın abi " dedi Su. Vedat ve Deniz hiç oralı olmadılar.
Toplantı odasında yönetim kurulu üyeleri, hissedarlar toplanmıştı. "Hepinize acil toplantı kararına teşrif ettiğiniz için teşekkür ederim " dedi Işık masanın en başından.
" Bugün burada olmamızı bir sebebi diğer hissedarların hisselerini bana devretmek istemesi. İkinci sebebimiz ise Doktor Mert Karahan'ın hastanemizde ilişiğinin kesilmesi için oylama yapmak. "
" Öncelikle oylama yapalım. Mert Karahan'ın hastanemiz ile ilişiğinin kesilmesine olumlu yönde oy verenler. " Masadaki yönetim kurulu üyeleri sırayla Mert'in hastane ile ilişiğinin kesilmesine onay verdi.
Işık masanın ucunda oturan Mert'e bir gülüş attı. " Evet Mert Ali Karahan'ın oy birliği ile hastanemiz ile olan ilişiği kesilmiştir " dedi.
" Evet bir diğer önemli durum hastanemizin hissedarları aynı zamanda kardeşlerim bütün haklarını bana devretmeye karar verdiler. Mert Karahan daha önce yüzde on beş hissesini bana devretmişti. Evet Tunç Bey belgeleri uzatalım da imzalasınlar. "
Avukat Tunç elindeki dosyayı Vedat'ın önüne koydu. Vedat hemen kağıdı imzaladı." Buyrun Deniz Hanım " diyerek bu seferde Deniz'in önüne getirilen dosyayı deniz imzaladı.
" Buyrun Su Hanım. " Su önüne gelen dosyayı evirdi çevirdi... " Su hadisene " diye fısıldadı Deniz. Su dosyanın kapağını kapatıp kendi çantasından bir başka dosya çıkardı.
" Ben bunu imzalayamam çünkü benim zaten hastanede hissem yok " dedi. " Ne diyorsun Su saçmalama " dedi Vedat.
Mert yerinden kalkıp Su'nun oturduğu sandalyenin başına geldi. " Su doğru söylüyor " diyerek Su'nun çantasından çıkardığı dosyayı açıp Su'ya kalem uzattı. Su, Işık'ın gözlerine son kez bakıp hisselerinin Mert'e devreden kağıdı imzaladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhum Kafeste
General Fiction"Kalbimin en derinlerinde ona karşı olan sevgi kırıntılarını kendime bile söylemeye utanıyorum. " Bütün çocuklarını evlat edinen Alihan Karahan yıllarca onlara kurduğu baskı sonucunda bütün istediklerini yaptırırdı. Şu an yetişkin olan bu insanlar...