Şaşkınlıkla kapının önünde dikilen takım elbiseli adamlara bakıyordum."İşini garantiye almak her zaman ıyidir." Dedi, üvey babam olacak pezevengin arkamdan gelen sesi. Yutkundum.
"Onu götürebilirsiniz efendim." Diye devam etti, yalaka bir tavırla.
En ön de duran esmer adam gülümsedi. Elinde cipsi olduğunu daha yeni fark ediyordum.
Sabah sabah cips?
"Merhaba bebeğim ben Rüzgâr'dan sonra ki Gökhan." Dedi gevşek bir tavırla. Anlamazca yüzüne baktım. "Yani ondan sonra ki patron benim demek istedim." Diye, düzeltti. "Ve Aras Holding'in CEO'suyum." Havalı bir şekilde yakasını düzeltti.
Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
Hadi ama sabahın bir saati elinde cipsiyle komik görünüyordu!
"Hayır onu götürmenize izin vermem!" Dedi ne zaman geldiğini anlamadığım annem.
"Sanırım teyze sorun çıkaracak." Dedi, Gökhan denen adam. Elini cipsiye daldırdı.
"Olson boz oloşoğoz soronlo onsonloro." Diye devam etti, ağzı doluyken. Lokmasını yuttu.
"Naz, gidelim hadi." Dedi. Garip gelebilir belki ama ben bu Gökhan denen adamı sevmeye başlamıştım! Hem ses tonu çok etkileyiciydi. Üstelik haddinden fazla yakışıklıydı! Tabi ben yavşak bir kız olduğum için yakışıklı görünce dayanamazdım!
Anneme döndüm. Her şey yolunda der gibi gülümsedim. Gökhan'ın koluna girdim. Şaşırsa da, gülümsemeyi ihmâl etmedi.
Tamam beş dakika öncesine kadar 'ben kimsenin malı değilim' havalarına girip, atar yapıp evden çıkacağım doğruydu. Ama Gökhan gibi birini görünce bu fikrin hiç de kötü olmadığını fark ettim. Sonuçta gözüme çok sempatik gelmişti!
Üvey babam olacak pezevenk şaşkınlıktan kalp krizi geçirecekti neredeyse. Gebersin piç!
Gökhan'ın elinde ki cipse baktım. "Sabah sabah cips yiyeni de ilk kez görüyorum." Diye, mırıldandım gülerek.
Bir şey söylemeden siyah arabaya doğru ilerlemeye başladık. Gerçi tüm arabalar siyahtı! Ama en gösterişlisi de buydu! Ah! En gösterişli arabalara biniyordum! Ne daha isteyeyim ki?
Gökhan kibar bir şekilde arabanın yolcu koltuğunun kapısını açtı.
"Buyrunuz hanımefendi." Dedi. Bu kadar samimi davranması garibime gitse de, hoşuma gitmişti. Son kez deli gibi ağlayan anneme baktım. Öpücük atıp, gülümsedim. Keşke onu da yanıma alma şansım olsaydı..
Arabaya bindim. Üvey babam olacak sikik şaşkınlık ve nefretle bana bakıyordu. Sanırım o da böyle karşılanmamı beklemiyordu. Yani meymenetsiz suratında ki ifade onu gösteriyordu.
Gökhan şoför koltuğuna oturdu.
Yüzünü buruşturup karnını ovaladı. Şiddetli bir şekilde geğirdiğinde, tiksintiyle Gökhan'a baktım.
"Oh rahatladım.. Sabah sabah cips kola yapan aklımı sikeyim!" Sonra yeni fark ediyormuş gibi, bana döndü. Tiksintiyle kendisine baktığımı fark ettiğinde, "Ne! Mide gazımızı da mı çıkarmayalım!" Dedi, hayretle.
Alayla güldüm. "Kahvaltı bile yapamamıştım. Şimdi sayende yapamayacağım da!"
Gökhan umursamaz bir tavırla omuz silkti. "Yiyip yememen pek umurumda değil. Hem Rüzgâr ile beraber kahvaltı yapacağız zaten." Dedi, umursamaz bir tonlamayla.
"Rüzgâr mı? Hadi ama şimdi onun bana gizlice aşık olduğunu söyle de iyice klasik mafya hikayelerine dönsün!"
Gökhan kurnaz bir şekilde gülümsedi. "Kendinden yaşca küçüklere ilgi duyduğunu zannetmiyorum. Sadece Hasan picinin sana yaptıklarını biliyoruz. Seni ondan kurtarmak istedi sadece. Gerçi sen de az değilmişsin ama neyse.."
"Ne yani beni satmayacak mısınız?" Dedim, ciddiyetle. Gökhan'ın kaşları çatıldı. Birkaç saniye sonra büyük bir kahkaha patlattı.
"Ne yani senin gibi küçük bir kızı satacağımızı mı zannettin?!" Dedi, kahkahalarının arasından. Gözlerimi devirdim. Hiç de komik değildi! Gökhan arabayı çalıştırdı. Kahkahaları durmuş, dikkatle yola bakıyordu. Ama yüzünde her an tekrar kahkaha atabilecek bir ifade vardı. Kendini zor tutuyor olmalıydı.
"Peki sizin yanınızda ne yapacağım?" Diye sordum aniden.
"Rüzgâr ve ben seni eğiteceğiz. Yani bizden biri olacaksın." Dedi, ciddi bir tavırla.
Yok ebesinin körü!
"Ama görüyorum ki eğitilmeye ihtiyacın yok." Diye, devam etti gülerek. "Hasan ve Rüzgâr'ı sikerek çıktın evden.." dudağını ısırmaya başladı. Kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu.
Dalgınlıkla Gökhan'ı izlemeye başladım.
Şimdiden heyecanlanıyordum. Dün gece uyurken böyle bir sabah yaşayacağımı söyleseler kesinlikle inanmazdım. Ama hayat buydu işte her an her şey olabilirdi.
Bundan sonra belki güzel bir hayatım olacaktı. Ya da iyice boka saracaktı. Bunu hep beraber görecektik...
Ha bu arada boka sarmasına izin verecek birisi de değildim. Bunu illa ki anlamış olmalısınız..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapının Ardında ki Yüz (+18)
HumorHer şey Ece Naz'ın üvey babasının kendisini borçları karşılığında bir adama vermesiyle başlıyor. Lâkin Ece Naz klasik kitaplarda da ki kızlar gibi değil. Kafasına göre hareket eden vurdum duymazın teki. Siz de Ece Naz ile gülüp, eğlenmeye hatta yer...