🦅
Londra da saat sabahın beşi. Ben de sahil kenarında tuttuğum küçük ama ferah evimin terasında oturmuş sigaramı içiyorum.
Düşünceler peşimi bırakmıyor. Araf gibi birinin kardeşi olmaktansa ölmeyi yeğlerdim.
Amına koyduğumun kafayı sıyırmış pezevengi!
Pera'nın hayatını mahvettiği yetmemiş gibi bir de daha hayatının baharında olan başka bir kıza da aynısını yapmaya çalışıyor.
Ece Naz!
Gerçi o kız Pera gibi narin ve sevimli değildi, lâkin ikizi kadar benziyor.
Pera kadar güzel de sayılmaz ama ayrı bir çekiciliği var. Tabii dili de pabuç gibi orası ayrı..
Belki de Araf denen o orosbu çocuğu olmasaydı, Pera şu an bu hâlde olmayacaktı. Onunla aynı soyadı taşıdığım için utanıyorum kendimden!
Zamanında ne kadar birbirini seven mutlu bir çift gibi görünseler de kapının ardı çok daha farklıydı. Pera, Araf'ı asla sevmedi. Sadece oyunculuğu güzeldi. Ve mecbur bırakılmıştı...
Araf her şeyi kafasında kurdu, gerçek zannetti. Çünkü o pezevenk bencillik edip hep kendi istediği olsun istedi. Başkasının istekleri ve düşünceleri zerre umurunda değildi.
Görmedi. Pera'nın aslında kendisini değil de Gökhan'ı sevdiğini görmedi...
Araf zaten gaddar merhametsiz ve şizofren bir adamdı, fakat Pera'nın ölümünden sonra daha bir kafayı yemişti.
Pera'ya olan takıntısı zamanla onu çok daha fazla değiştirdi. Kızı kendisiyle olmaya zorladı. Pera onu seviyormuş gibi görünmek zorundaydı.
Araf uzaktan çok ağır başlı, soğuk ve efendi duruyor.
Ama dediğim gibi sadece uzaktan...
Onu sadece iyi tanıyanlar ne kadar gaddar merhametsiz ve nefret dolu olduğunu görebilirdi.
Şu an koma da olan Gökhan geldi aklıma..
Sevdiği kadın ile kaderi aynıydı..
Gökhan ile ben o gece Araf'ın vurulacağından emin olsak da, Pera vurulmuştu. Yani beklediğimizin aksi çıktı.
Sonra Rüzgâr bir şekil ikna etti. Ateşkes ilan etti ve Araf, Gökhan'ı öldürmedi.
Kesinlikle başka planları olduğu için öldürmedi. Çünkü Araf'ın en başından beri Pera'ya ikizi gibi benzeyen Ece Naz'dan haberi vardı. Ve her şeyin zamanını bekledi..
Bir zamanlar ben de Araf'a boyun eğmek zorundaydım. Dayak yedim sustum. Psikolojik baskı gördüm sustum. Hep susmaya mecbur bırakıldım.
Tıpkı Pera'nın sevdiği adamdan vazgeçmeye mecbur bırakıldığı gibi...
Ama Gökhan asla Pera'nın aslında kendisini sevdiğini bilemeyecek.
Çünkü Gökhan hiçbir gerçeği bilmiyordu. Pera'yı seviyordu. Başka bir adamla mutlu olduğunu görmektense, ölmesini tercih edecek kadar çok seviyordu..
Yavaş adımlarla terastan çıktım. İçeri girdiğimde, üşüdüğümü ancak fark ettim.
Derin bir nefes aldım. Terasın hemen yan tarafında olan odanın kapısını açtım. İçeri girmemle gülümsedim.
Yatağa doğru ilerledim. Mavi gözler boş bir şekilde tavana bakıyordu. Çok zayıflamıştı. Ne yataktan kalkıyor, ne de konuşabiliyordu. Öylece tavana bakıyordu. Bazen sesimizi duyduğunda hafifçe gülüyordu. Başka hiçbir tepki veremiyordu.
Elini tuttum. Göz yaşımın akmaması için bir hayli çaba sarf ettim.
"Pera.." diye, mırıldandım.
Belki ölseydi bu kadar acı çekmemiş olacaktı.
Ölmeyecekti! Ölmemeliydi!
O'nu hayatta tutmak için şırınga ile mama vermek, sürekli başında beklemek zorundayız.
Zamanında onu kurtaramadığım, aciz bir çocuk olduğum için kendimden nefret ediyorum.
Şimdi başka bir kızın da sonunun aynı Pera gibi olmasını istemem. O yüzden Ece Naz veyahut başka bir kız; Pera ile aynı kaderi yaşamayacak.
Pera'nın alnına küçük bir öpücük kondurdum. Nedensizce Ece Naz'ı gördüğüm dakika aklıma Pera gelmişti. O'nu görme gereksinimi duymuştum.
"Özür dilerim. Çok özür dilerim." Diye, fısıldadım.
Şu an çok acı çekiyordu. Bunu gözlerinde görebiliyordum. Acı çektiği hâlde hafifçe gülümsedi.
"Senin onca acı çekmene engel olamadığım için binlerce kez özür dilerim."
Gözünden bir damla yaş aktı.
Keşke zamanında engel olsaydım. Hiçbir şekilde acı çekmesine izin vermeseydim. Şu an hiç birimiz bu olanları yaşamak zorunda kalmayacaktık.
Ben de güçsüzdüm. Araf beni de parmağında oynatıyordu.
Şu son iki yıldır ben Araf'tan çok daha güçlü olmuştum orası ayrıydı tabii!
Ama güçlü biri olmam için illa Pera'nın vurulması ve ömrü boyunca felç olması mı gerekiyordu?
Pera'nın alnına küçük bir öpücük kondurdum. Şu an değildi belki ama, antikamını alacaktım.
Araf'a öyle şeyler yaşatacaktım ki; doğduğuna pişman olacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapının Ardında ki Yüz (+18)
HumorHer şey Ece Naz'ın üvey babasının kendisini borçları karşılığında bir adama vermesiyle başlıyor. Lâkin Ece Naz klasik kitaplarda da ki kızlar gibi değil. Kafasına göre hareket eden vurdum duymazın teki. Siz de Ece Naz ile gülüp, eğlenmeye hatta yer...