"ez ciya bave gora kelle tennim. Kürt'ün gücünü göreceksiniz lan!"
Yüzümü buruşturdum. Bu kalın ve kıro ses tonlaması kime aitti böyle?
Rüzgâr, bezgince başını ovuşturdu. Lin Lan da aynı benim gibi yüzünü buruşturmuştu.
"Bu deliyle çalışmaya devam edecek miyiz?" Diye, sordu kırık Türkçe'siyle.
"İşini iyi yapıyor." Dedi, Rüzgâr. Lâkin surat ifadesi karısından dayak yiyen hayattan bezmiş Rıfkı dayı gibiydi.
Birkaç saniye geçti geçmedi, kış bahçesine kalıplı kıro ve elinde tesbih olan bir adam geldi. Boyu pek fazla uzun değildi. Yakışıklı da değildi. Lâkin adamın çok ayrı bir havası vardı. Bir ortama girse dikkatleri üzerine çeken tiplerdendi.
"Selamün aleyküm yenge." Dedi, bana bakarak.
"Ve aleykümmeselaam!" Dedim, askerlik arkadaşına selam veren 50 yaşında ki dayılar misali.
Adam gülümsedi. "Benim adım Cemil yenge. Bir isteğin falan olursa abemden sonra bana söyleyebilirsin." Dedi, kalın sesiyle. Bu kadar sıcak kanlı olmasını Kürt olmasına veriyordum.
"Abe hırrimın Kartal yarın sabah Londra'ya gidiyormuş. Sana haber etmemi söyledi." Dedi, Cemil.
Hırrimın da neydi? Sanırım Kürtçe bir kelimeydi. Omuz silktim.
"Şu kelimeyi kullanmamanı kaç kez daha söylemem gerekiyor?" Diye, sordu Rüzgâr. Yüzünde sinirlendiğini belli eden bir ifade vardı.
Sinirlenince nasıl da seksi görünüyordu haşin erkeğim!
"Abem dil alışkanlığı n'apalım?" Dedi, Cemil. "Ayrıca o mıttekıro Kartal'ı hiç gözüm tutmuyor."
"Ulan!" Diye, tısladı Rüzgâr. Niye bu kadar sinirlendiğini anlamamıştım. Ama sanırım Cemil Kürtçe küfür ediyordu. Siniri onaydı. "Çık lan dışarı!" Diye, bağırdı.
"Tamam abe hayran sinirlenme. Kurbana cavedda." Dedi, Cemil gülerek. Rüzgâr'ın bir şey demesine fırsat vermeden koşar adımlarla kış bahçesinden çıktı.
Ben Rüzgâr'ın adamlarının daha elit kibar olmasını beklerken, böylesi bir adamla karşılaşmak şaşırtıcıydı. Lâkin oldukça cana yakındı. İşini iyi yapacağından hiç şüphem yoktu.
Sus Ece Naz! Sen kime iyi dersen o adam kalleş çıkıyor Ece Naz!
İnşallah öyle olmazdı!
"Gökhan'ı özlüyorum." Dedi, Lin Lan yüzünü buruşturarak. Bu adamı neden sevmediğini anlamamıştım. Belki de alışık değildi böylesi insanlara.
Mafya işlerine girmeseymiş canım! Hem her türlü insan göreceğini bilmesi lazımdı. İyisi, kötüsü, salağı her türlü insan görecekti. Gerçi böyle insanları görmek için mafya işlerine girmeye gerek de yoktu orası ayrı...
"Akşam seni bir yere götüreceğim. O yüzden saat sekiz gibi hazır ol." Dedi, Rüzgâr.
Bana mı demişti?
Yok Lin Lan'a dedi Ece Naz! Hatta Rüzgâr gay ve Lin Lan da gözü var!
"Hı?" Dedim, dan diye. Niye böyle dediğimi bende bilmiyorum. Sorgulamayın!
"Akşam sekiz gibi diyorum. Hazır ol." Dedi, Rüzgâr bana kınayarak bakarken. Niye böyle baktığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sorgulamamayı seçiyordum. Başımı sallamakla yetindim. Kim bilir nereye götürecekti.
Sanki Araf beni hiç kaçırmamış gibi davranmamız normal değildi. Acaba konusunu açsam ne diyecekti, merak ediyordum. Lâkin açmasam ikimiz için de çok daha iyi olurdu..
.....
Saat akşam yedi buçuğu gösteriyordu. Ben ayna da ki yansımama hayranlıkla bakıyordum. Allah'ım ne seksi bir karıymışım meğer!
Değerim bilinmemiş!
Üzerime parlak, siyah uzun bir elbise giymiştim. Askılı olsa da, çok açık olduğu söylenemezdi. Oldukça sade ve şıktı. Rüzgâr bunu beğenmiş, giymemi rica etmişti. Tabii kendisi Holdinge gittiği için, elbiseyi bana Cemil getirmişti.
Yüzüme abartılı bir makyaj yapmıştım. Rüzgâr bana bu elbiseyi gönderdiğine göre, özel bir gün yaşayacaktık. Neden bir şeyleri abartmayaydım ki?
Saçlarımı kendi haline bıraktım. Böyle makyajımla çok daha uyumlu görünüyordu. Ya da ben öyle sanıyordum.
İnşallah Rüzgâr beni garez zannetmezdi!
Yatağın önünde duran siyah parlak bir ayakkabıları ayağıma geçirdim. Dolgu topuk olduğu için çok fazla rahatsız etmiyordu.
Yatağın üzerine oturdum. Bakalım Rüzgâr Beyler bizi nereye götürecekti.
Şimdiden heyecanlandım lan!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapının Ardında ki Yüz (+18)
HumorHer şey Ece Naz'ın üvey babasının kendisini borçları karşılığında bir adama vermesiyle başlıyor. Lâkin Ece Naz klasik kitaplarda da ki kızlar gibi değil. Kafasına göre hareket eden vurdum duymazın teki. Siz de Ece Naz ile gülüp, eğlenmeye hatta yer...