~14~

11.7K 312 104
                                    

'O gün o saatte ölmesi gerekiyordu' dedi, Gökhan.

Gerçekten böyle mi düşünüyordu?

Araf gaddar bir adam diyordu. Peki böyle düşündüğü için kendisi çok daha gaddar bir adam olmuyor muydu? Onun farkında değil miydi?

Matematik sınavının soruları bile daha kolay bu nasıl döngü?

Gökhan çok neşeli espritüel bir adamdı. Bu sabah konuştuklarımızdan sonra ona karşı bakış açım değişmişti. Ve 'o gün o saatte ölmesi gerekiyordu' cümlesiyle bir nevi gözümden esprili bir adamdan gaddar bir adama dönüşmüştü.

Araf söylendiği kadar kötü bir insan olabilir miydi? Bana işkence ettiğini hayal ettiğim dakika bana itici gelmeye başlamıştı.

Belki de öyle bir adam değildi. Her an her şey olabilirdi...

Peki ya Rüzgâr? Ablamın platonik aşık olduğu adam gerçekten de beni seviyor olabilir mi?

Tabi çocuğu ve eski şıllık karısını saymazsak mükemmel bir adamdı!

İşte burdan belli benim hikayemin normal olmadığı!

Araf sırf sevdiği kadına benziyorum diye bana kafayı takmış olabilir miydi?

Gökhan ile çok güzel bir gün geçirmiştik. Bana 'gece kadar özel ve güzelsin' demişti. Bana karşı hisleri olabilir miydi?

Ve Rüzgâr.. bir çocuğu var ve bir de peşini bırakmayacak eski karısı.. ona rağmen Gökhan'ın dediği gibi beni seviyor olabilir mi?

Hadi ama bu üçünden hangisi asıl başrol olabilir!

Beynim yanıyor dostlar yetişin!

"Ece Naz! Yemek hazır. beş dakika içinde aşağı da olmazsan saçlarından tutup, sürükleyerek getireceğim!" Diye, bağırdı Rüzgâr'ın sesi.

Oflayarak ayaklarımı yere vurdum. "Ay götüm gel de sürükle hadi!" Dedim, bağırdığımı fark etmeyerek.

"Seni duydum!" Dedi, Rüzgâr. Omuz silktim.  Sinirlerim bugün yeterince bozulmuştu zaten.

"Duyman için söyledim zaten!" Diye, bağırdım. Aslında tövbe! Bir 'hoşt!' dese arkama bakmadan kaçardım!

Cevap gelmedi.

Gökhan'ın anlattıklarından sonra direkt eve gelmek istemiştim. Gökhan ise sorgusuz sualsiz beni eve getirmişti. Sabahtan beri odamdan çıkmıyordum. Rüzgâr sabah evde yoktu zaten. Yeni gelmiş olmalıydı.

Sanırım okulun ilk günü kavga ettiğim için şimdi güzelce bir ağzıma sıçacaktı. Olsundu..

Yavaş adımlarla aşağı indim. Rüzgâr, Gökhan ve Lin Lan masa da oturuyorlardı.

Gökhan'ın karşısına oturdum. Gülümsedi. Gülümsedim.

"Onun bu eve gelmesini istediğinden hâlâ emin misin Rüzgâr? Konuşmayı başka bir yerde de yapabilirsiniz." Dedi, Gökhan. Bakışları Rüzgâr'ın üzerindeydi.

"Eminim." Dedi Rüzgâr, net bir dille.

"Bile bile yangına körükle gidiyorsun!" Dedi, Gökhan. Sinirlendiği boyun damarlarının belirginleşmesinden belliydi.

"Sana ne amına koyayım!" Dedi, Rüzgâr. Gökhan'a öldürecekmiş gibi bakıyordu. Her an birbirine yumruk yumruğa girecek gibiydiler..

"Naz'ı bilerek tehlikeye atıyorsun!" Diye hırladı, Gökhan.

"Zaten her gün aynı ortam da bulunacaklar!" Diye, gürledi Rüzgâr.

"Efendim bunlar şu an burada konuşulacak konular değil." Dedi, Lin Lan.

Kapının Ardında ki Yüz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin