~52~

4.4K 114 78
                                    

  Yanlışım olduysa şimdiden hepinizden özür diliyorum. iyi okumalar bebeklerim ❤️                        

                   

                                 🦅
Ecoşumun gidişinin üzerinden tam tamına on beş saat geçti. Orhan arayıp sağ salim uçaktan indiğini söyledi. Şu an uyuyor. Nasıl yoruldu kurban olduğum..

"Abi ya havalar ne kadar soğudu!" Dedi, Atakan çok saçma bir şey söyleyerek.

"Kış geldi çünkü dangalak." Dedim, gülerek.

"Hadi canım kış mı geldi!" Dedi, pezevenk Atakan benimle taşşak geçerek.

"Senin belanı sikerim ha!" Dedim, önümde ki kalemi fırlatarak.

"Ya gözüme gelseydi?" Dedi, sınıfta herkesi delirten mızmız kız edasıyla.

Tam ağzımı açacaktım ki, ofise sarı kafalı piç İbo geldi. Hastane de odayı gösterme bahanesiyle, elimi tuttuğundan beri fazla yüz vermiyorum sarı kafalı pezevenge. Adımız gay diye çıkmasın sonra!

Kafası karışık gibi görünüyor. Atakan ve İbo'ya, Araf'ın beni arayıp Rüzgâr hakkında söylediği şeyleri anlattım.

Üçümüz de hâlâ inanabilmiş değiliz. Araf'ın attığı videolar da Gökhan dahi hepimizi atsa da, kabullenemedik.

Herkes yapardı da Rüzgâr yapmazdı be!

Biz onu kendi elimizle gömdük. Şimdi nasıl olur da yaşıyor olabilirdi?

Araf doğruyu mu söylüyordu? Eğer o video ve ses kayıtlarını atmasaydı Araf'a kesinlikle güvenmezdim! Lâkin bu beni epey bir ikilemde bıraktı!

Eğer, en başından beri Araf ile plan yapıp  hepimizi tuzağa düşürseydi abartısız anamız sikilirdi dememi bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü şimdiye dek o kadar plan yaptıkları hâlde o iki dingil de hiçbir sik yapamadı. Yani bu saatten sonra da yapamazlar.

Gerçi ben hâlâ inanabilmiş değilim. Rüzgâr yapmaz be! O hep en sessiz ve en mantıklı düşünen olmuştu. Neredeyse hepimiz onun elinde büyüdük. Şimdi nasıl olur da kendi eliyle büyüttüğü insanlara bu denli kahpelik yapmaya kalkışır?

Kaşlarım çatıldı.

O yüzden mi Ece Naz'ı bilerek o okula yollamıştı? Bilerek kızı Araf'a yem mi etmişti?

Bunun adı da Araf ile baş edemiyorum, o çok güçlü mü olmuştu?

Hasiktir!

Nasıl olur da bu kadar amatörce davranabilirim!

Rüzgâr her koşulda Gökhan ve bana karşı Araf'ı eski dostumuz diyerek savunmuştu!

Peki Gökhan'ın bu olanlardan haberi var mı?

Sanmıyorum. Çünkü Gökhan, Araf'tan ölesiye nefret ediyor ve onunla iş birliği yapacağına ölmeyi yeğler.

Gerçi ben kime güveneceğimi şaşırdım amına koyayım!

Biraz daha mantık yürütünce, Araf ve Rüzgâr'ın bunca zaman düşman olmamaları hatta Rüzgâr'ın her fırsatta bize Araf'ı savunması. Aslında başından beri oyundu...

Sadece Rüzgâr gerçekten de çok iyi oyuncuydu.

Ve sırf kendi çıkarları için hiçbir olayla ilgisi olmayan Ece Naz'ı kendi elleriyle Araf'a verecek kadar bencil...

Sonunun Pera'ya benzemesini umursamadan hem de..

Karaktersiz piç!

"Abi böyle bir şey olabilir mi gerçekten de? Rüzgâr abim yapmaz be!" Dedi, Atakan olaya dallamasına giren Atakan. Gay İbo'nun bakışları karardı. Ben sadece sustum.

Şu an tek temennim Ecoşumun iyi olması. Gerisini halledeceğim. Araf'ın da menfaatçi Rüzgâr piçinin de kendi ellerimle derisini yüzeceğim!

                                  .....

Gözlerimi açtığımda, neredeyse harabeye dönüşmüş arabanın içinde olduğumu idrak etmek fazla zamanımı almamıştı. Başımda ki ağrıyla yüzümü buruşturdum. Şoför ve yolcu koltuğunda ki cesetleri fark etmem uzun sürmedi. Gözlerim sonuna kadar açıldı. Midem kalktı. Orhan ve Ramo'nun cesedi korkunç görünüyordu!

Titredim. Hatırladığım son şey araba camlarını delip geçen kurşunlardı.

Arabanın sol kapısı açıldı. Kafamı çevirip bakacak hâlim yoktu.

"Selam bebeğim beni özledin mi?" Dedi, oldukça tanıdık gelen tonlama.

Hayır olamaz! 

Hâlim olmasa bile kafamı sola çevirdim. Gördüğüm yüz ile kanım çekildi. Rüzgâr tam karşımda gülümseyerek yüzüme bakıyordu. "Sen!" Diye, fısıldadım.

"Şölen düzenleyerek giriş yapmak istedim." Dedi, önde ki cesetleri işaret ederek. Yutkunamadım.

Rüzgâr benim ayaklarımın dibinde feci şekilde ölmüştü!

Nasıl olur da şu an da karşımda olabiliyordu? Kâbus mu görüyordum?

"Ah! Seni böyle karşılamayı bende istemezdim tabii! Ama takip etmek zorundaydım!" Dedi, yüzünde sahte üzüntüyle. 

"Ayrıca sizi öpüşürken gördüm. Sahiden sen bu kadar düştün mü güzelim? Gerçi zaten düşüktün ama şimdi kaliten sıfırın altına inmiş."

Ağlamak istiyordum. Lâkin ne ağlayacak ne de hareket edecek gücüm vardı. Çok kötü ve yorgun hissediyordum. Keşke şu an burada ölseydim!

Allah'ım bu yaşadığım kâbus ise hemen uyanmak istiyorum lütfen!

Ben kendimle boğuşurken, Rüzgâr beni küçük bir çabalamayla kucağına aldı. "Hafiflemişsin." Diye, fısıldadı. Yüzüme vuran sıcak nefesi neredeyse kusmama sebep oluyordu.

"Şimdi seni bizi kimsenin bulamayacağı bir yere götüreceğim."

Aklıma göğsüme sakladığım, hisseler gelince gerildim. Bir an önce bir bardak su içip kendime gelmem gerekiyordu!

O hisseleri gözüm gibi saklamam gerekiyordu!

Rüzgâr beni bir arabanın arka koltuğuna uzattı. Ben hâlâ kâbus mu yoksa gerçek mi çözememiştim. Çok korkunçtu ve ben haddinden fazla korkuyordum!

Arabanın çalıştığında, başımı hafifçe şoför koltuğuna çevirdim. Rüzgâr'ın itici gelen yan profili midemi gereğinden çok daha fazla midemi bulandırdı.

Kâbus olsaydı, uyanmam gerekmez miydi?

Ya da Rüzgâr'ı beni öldürdüğü sahnede mi uyanacaktım?

Belki de Araf da kalmıştım..

Araf..

Nam-ı değer müdür..

Duymaya dahi tahammül edemediğim o çakma müdürün ismi..

Canım yanıyordu. Kartal beni buraya başıma bir şey gelmesin diye göndermişti ve şu olanlara bak!

Sakin ol Ece Naz sadece kâbus görüyorsun!

Ben hâlâ kendimi kâbus olduğuna inandırmaya çalışıyordum.

Çünkü Rüzgâr gözlerimin önünde başından vurulmuştu ve yaşaması imkansızdı!

Aklımı yitireceğim!

Kaç dakika ya da kaç saat geçmişti bilmiyordum. Ben zaten uyku ile uyanıklık arasında, kendimde değildim. İçinde bulunduğum araba sonunda durdu.

Ağzıma uzatılan şişe, biraz olsun kendimi daha iyi hissetmemi sağladı. Küçük yudumlarla kana kana su içtim.

"Kendinde olmaman gayet normal. Şimdi seni bağ evine götüreceğim. İyice uyuyup dinlenmen, kendine gelmen gerekiyor. Lâkin ölü bedenin hiç kimsenin işine yaramaz."

Ben uyanmayı beklerken, Rüzgâr'ın sesinin tınısı bana 'bu kâbus değil aptal yaşadığın her şey gerçek' diye bağırıyordu...

Kapının Ardında ki Yüz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin