~31~

8K 184 25
                                    

Eveet uğurlu sayımız 31. Bölüm sizlerle efenim hwdhshhdsjdj şaka lan şaka 🌹 diye. Tamam bu kadar espri yeter. Bölüm sayısına göre biraz hüzünlü bir bölüm oldu gibi ama olsun efenim.

İyi okumalar💚

Rüzgâr ile mum ışığı eşliğinde romantik bir akşam yemeği yiyeceğim hiç aklıma gelmezdi.

Tamam gelirdi ama konumuz bu değildi. Sonuçta şu son bir ay da yaşamadığım aksiyon kalmamıştı. Rüzgâr şaşırtıcı derece de hiç Araf'ın konusunu açmıyordu. Hiç merak etmiyor muydu onun yanında neler yaptığımı, bana nasıl davrandığını?

Tamam bu konuyu benim de pek konuşmak istediğim söylenemezdi ama insan bir merak ederdi yahu!

Rüzgâr gülümsedi. Ben şaraptan bir yudum aldım. Yüzümü buruşturmamak için epey çaba sarf ettim.

Okul da merak edip, bir kez şarap almıştık. Onun tadı daha iğrençti. Ben şişenin yarısını içip kusmuştum. Arkadaşlarım o kadar çok içme diye uyarmışlardı oysa...

Tabi Rüzgâr zengin olduğu için şarabın kalitelisini almıştı. Fakirliğin gözü kör olsun Ece Naz!

"Şarabı beğenmedin sanırım?" Diye, sordu Rüzgâr. Yüzünde muzur bir ifade vardı. Benimle alay ediyordu sanırım.

"Yoo gayet de güzel." Dedim.

"Yüz ifaden öyle söylemiyor." Dedi, içtenlikle gülümserken.

"Belki de şu an karşımda oturduğun içindir." Dedim, flörtöz bir şekilde.

Ne alâka Ece Naz?

"Elimde olsa şu an zamanı durdururum." Diye, mırıldandı. Ne diyorsun Rüzgâr?

Bir tane akıllı yoktu. Zamanı neden durdurmak istediğini hiç sorgulamadım. Rüzgâr'ın elanın en güzel tonuna bürünmüş gözlerime bakıyordum.

Rüzgâr yavaşça ayağa kalktı. Sehpanın üzerinde duran radyoya doğru ilerlediğini fark ettim. Radyoyu açtı.

'Teri Meri' şarkısı, çalıyordu. Rüzgâr yüzünü buruşturdu. Tam değiştirecekti ki;

"Ay dur dur bu şarkı çok güzel!" Diye, cırladım.

"Ne bu gavur şarkısını mi dinleteceksin bize!" Dedi, Rüzgâr.

Sensin gavur Rüzgâr!

"Hem anlamını bile bilmediğimiz bir şarkıyı niye dinleyelim. Hayır ingilizce olsa neyse de.." diye, devam etti.

Ben anlamını biliyordum. Bir zamanlar Bir garip aşk izlemenin faydaları işte!

"Gel otur söyleyeyim anlamını sana." Dedim, gülümserken.

"Ha Hintçe biliyorsun yani?" Dedi, alayvari bir tavırla. Gözlerimi devirdim. Ne vardı şarkıyı sevdiğim için anlamını ezberlediysem. Hem anlamı çok güzeldi zaten.

Rüzgâr daha fazla tartışmak istemiyor olmalıydı ki, gelip tekrar karşıma oturdu.

"Seninle benim. Benimle senin. Aşk hikayemiz çok zorlu." Diye, mırıldandım. Rüzgâr kaşlarını kaldırdı. Gözlerini kısarak beni dikkatli bir şekilde dinlemeye başladı. "İki laf ile tarif edilemeyen..."

Gülümsedi gibi oldu. Ama gülümsemedi.

"Bir oğlanla bir kızın yeni bir hikâyesi.." dedim, dikkatle yüzüne bakarken.

"İki laf ile tarif edilemeyen.."

Rüzgâr, uzanıp elimi tuttu. Kendisininkine nazaran buz gibi olan ellerimi avucunun içine aldı.

Kapının Ardında ki Yüz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin