Okulun bahcesine çıktık. Hava oldukça soğuktu. Ekim ayına girmiştik hâliyle! Ya da ekim ayı bize girmişti..
Şaka lan şaka! Gül diye. Her neyse bu kadar soğuk espri yeterli.
Bahçeye göz gezdirdim. Yüzümü buruşturmadan edemedim. Ben bu egosu boyunu aşmış zengin veletlerle aynı sınıfta mi okuyacaktım? Yok daha neler!
Kızlar bana kötü kötü bakıyorlardı bile.. erkekler ise şaşkın görünüyordu.
"Bu arada adım Karan." Dedi, bana çarpıp beyin sarsıntısı geçirmeme vesile olan mavi gözlü çocuk..
"Ece Naz memnun oldum." Diye, mırıldandım. Ama gözüm bana kötü kötü bakan bir grup sinsi kızın üzerindeydi.
Adı Karan olan mavi gözlü çocuk, baktığım yönü fark etmiş olacak ki.. "bu okulun en popüler kızları ile aynı sınıfta düştün. Gözün aydın!" Dedi, yapmacık olduğu belli bir abartıyla. Güldüm.
"Her okulda var böyleleri. Türkiye'nin olmazsa olmazları!" Dedim, alayla. Karan'ın gülme sesi kulağımda yankılandı. Ne kibar gülüyordu öyle!
"Şu ortada ki sarışın olanı görüyor musun?" Diye, sordu.
"Allah Allah görmüyorum. Görünmez mi olmuş?" Dedim, alayla. Karan gözlerini devirdi.
"Sana da iki laf söylemeye gelmiyor he!" Omuz silktim. "Ortada ki sarışın olan müdürümüze abayı yakmış durumda." Diye devam etti, dedikoducu mahalle teyzesi edasına bürünerek.
Şaşkınlık dolu bir ifadeyle kaşlarımı kaldırdım. "Şu yeşil gözlü mafyatik tipli hanzo olan müdür mü?" Diye, sordum.
"Müdürü gördün mü?" Diye sordu, soruma soruyla karşılık vererek. Omuz silktim.
Epey yakışıklıydı. Aba yakılmayacak gibi değildi..
Ve ben yine yavşaklık modumdaydım.
"Ama müdürün kızlara yan gözle baktığını görmedim. Fazla sert duruşlu. Üstelik müdür olmak için çok genç!"
"Kendi okulunda okuyan ergen kızlar ile ilişkisi olmayacağına göre?" Dedim, gülerek.
"Hayır. Ben bunu kızlar konuşurken duymuştum." Dedi.
"Ne yani gizlice insanların ne konuştuklarını mı dinliyorsun?"
"Konumuz bu değil!" Dedi, mızmız bir çocuk edasıyla.
Benimle bu kadar çabuk samimi olması şaşırtsa da, üzerinde durulacak bir durum değildi..
"Bu müdür okul dışında da hiçbir kadınla birliktelik yaşamıyor. Ve insanları karşısında diz çöktürecek kadar sert birisi." Dedi, heyecanla. Sanki müdürün yerinde olmak istiyormuş gibi bir hâli vardı...
"O zaman bu durum müdürün gay olduğunu gösteriyor. Ve sert çocuk gibi görünerek havalı olduğunu zannediyor. Yani zamanında çok mafya kitabı okumuş!" Dedim, yapmacık olduğu her halinden belli olan heyecanlı bir tonlamayla.
Karan yüzüme "dalga mı geçiyorsun canım?" dermiş gibi bakıyordu. Gözlerini devirdi.
"Başka bir kız olsa bu anlattıklarımı heyecanla dinliyor olurdu." Dedi, bezgin bir tavırla. Dudağımı büzdüm. Müdür, erkekleri gay edebilecek yakışıklılık da olabilirdi. Lâkin bu benim umurumda değildi. Ben eve gidip uyumak istiyordum..
"Sevdiği kadın ile yemeğe çıktıkları gece, sevdiği kadın kollarında vurulmuş. Hem de kalbinden vurulmuş. Oracıkta sevdiğinin kollarında can vermiş." Diye, mırıldandı hayranlık yüklü bir tonlamayla. Kaşlarım çatıldı.
"Kaynak Namık Kemal?" Dedim, alayvari bir şekilde Karan'ın yüzüne bakarken.
"Ay götüm sana da bir şey anlatmaya gelmiyor!" Diyip, yanımdan ayrıldı.
Sanırım alaylı tavrıma daha fazla dayanamamıştı.
Bu tür hikayeler bana saçma geliyordu! Sevdiği kadın kollarında can vermiş ve bir daha asla bir kadının yüzüne bakmamış! Aslında güzel wattpad hikaye konusu olurdu. Tutulurdu da!
Omuz silkip, bahçenin ortasına doğru yürümeye başladım. Erkekler sıraya dizilmişti. Sanırım futbol oynayacaklardı. Belki de basketbol. Karan da aralarına katılmıştı. Ve yanında durduğu uzun boylu epey yapılı biriyle gülüşüyordu. Erkeklere doğru ilerlemeye başladım.
Tam ağzımı açmıştım ki, kulakları sağır eden düdük sesi duyuldu.
"Geçin lan yerinize!" Diye bağırdı, arkamdan gelen ses. Sıçrayarak arkamı döndüm.
Bana doğru gelen eşofmanlı adam, beden öğretmeni olmalıydı.
"Senin ne işin var kız erkeklerin içinde!" Dedi, beni azarlayarak.
"Hocam ben..."
"Sus cevap verme bana!" Dedi, lafımı bölerek. Şaşkınlıkla gözlerimi büyüttüm.
"Ama.."
"Ne saygısız bir kızsın sen!" Diye, devam etti. Gözlerimi devirdim. Ne çirkef bir beden hocasıydı bu böyle!
Erkeklerin karşısına geçip komut verdi. Sanırım erkekleri gruba ayırıyordu.
Kızların bir yöne odaklanıp hayranlıkla gülüştüklerini fark ettiğimde, bakışlarımı o yöne çevirdim.
Rüzgâr okulun bahçesine çıkmış, yavaş adımlarla çıkışa doğru gidiyordu. Sinsice kızlara baktım. Hemen ardından koşar adımlarla Rüzgâr'ın yanına gittim.
Hızla boynuna sarıldığımda, Rüzgâr şaşırmış olacak ki ikimizde az daha yere kapaklanıyorduk.
"N'apıyorsun gerizekalı?!" Diye, tısladı.
"Seni çok özleyeceğim. Lütfen... lütfen beni bırakıp gitme." Dedim, yapmacık bir tonlamayla.
Zamanında çok wattpad kitabı okumuştum. Ondan böyle davranıyordum. Başrol ben ve Rüzgâr misali. Belki de Gökhan olabilirdi başrol. Her neyse benim kitabım da ben gibi normal olmadığı için ikisi de olabilirdi.
Rüzgâr'ın elleri belime yerleşti. O da bana sarılıyordu.
Oha lan Rüzgâr Aras bana sarılıyor!
Heyecandan elim ayağım birbirine girmişti. Heyecanla yukarı baktım.
Camda bir silüet görünüyordu. Bize bakıyor gibiydi. Gözlerimi kısıp daha dikkatli baktım.
Yutkundum. Bunun yeşil gözlü gay olduğunu tahmin ettiğim müdür olduğuna yemin edebilirim.
Peki neden bize öyle dikkatle bakıyordu?Durun tahmin edeyim..
Kesinlikle gaydı ve Rüzgâr'a aşıktı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapının Ardında ki Yüz (+18)
HumorHer şey Ece Naz'ın üvey babasının kendisini borçları karşılığında bir adama vermesiyle başlıyor. Lâkin Ece Naz klasik kitaplarda da ki kızlar gibi değil. Kafasına göre hareket eden vurdum duymazın teki. Siz de Ece Naz ile gülüp, eğlenmeye hatta yer...