Araf sinirden neredeyse bütün evi talan etmişti. Bütün gün hiç uyumamış, dinlenmemişti.
Adamlar korkulu bir ifadeyle tüm evi talan eden Araf'ı seyrediyorlardı.
"Siktiğimin küçücük kızına nasıl sahip çıkamadınız lan!" Diye, kükredi tüm evi inletecek şekilde.
Kimseden çıt çıkmadı.
"Şu an hepiniz ölmeyi hak ediyorsunuz lan!" Diye, bağırdı bir kez daha.
Pera'nın yerini tutmasa da, Ece Naz'ı da kaybetmeye hiç mi hiç niyeti yoktu. Ne yapıp ne edip, o kızı getirecekti. Ya seve seve; ya da sike sike...
"Piç Kartal bunun hesabını sana soracağım! Seni diri diri mezara gömeceğim!"
Salonda bulunan adamlar nefes dahi almıyordu. Çünkü biliyorlardı, içlerinden biri bir şey söylese; Araf teker teker hepsini öldürecek kadar gözü kara bir adam olmuştu..
"Rüzgâr'ın bana gücü mü yeterdi lan! Cibiliyetini siktiğim!"
Araf, yüzünde ki sinirli ifadeyle sıraya dizilmiş adamlara baktı. Bakışlar bir insanı öldürseydi eğer, şu an salonda bulunan herkesin cenazesi kalkmış olurdu.
"Size bir hafta veriyorum. Diğer adamların hepsine söyleyin." Dedi, Araf sakince. Daha doğrusu sesi sakin çıkmıştı. Bakışları bir kaya kadar sert, cehennem ateşi kadar yakıp kavurucuydu. Her an adamlardan birine saldıracak gibi görünüyordu.
"İki gün içinde Ece Naz'ı bulamazsanız hepinizi kazığa oturturum. Acı çekerek ölmenizi de büyük bir zevkle izlerim." Diye, devam etti. Sesi sakin çıksa da, yüzünde tehditvâri bir ifade vardı.
Ve biliyorlardı.
Araf dediğini yapardı. O kız iki gün içinde bu eve gelmezse herkesi teker teker kazığa oturtur, ölümlerini büyük bir zevkle izlerdi.
Çünkü Araf, Pera'nın ölümünden sonra kafayı yemişti...
.....
Rüzgâr ile kaç dakikadır ya da saat bilmiyorum, dans ettiğimiz hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ayaklarımız bizden bağımsız hareket ediyordu. Başım Rüzgâr'ın göğsündeydi. Onun çenesi benim başımın üzerindeydi. Bazen saçıma küçük küçük öpücükler konduruyordu.
Keşke zaman dursa, Rüzgâr ile ben hep böyle kalsak...
"Senden bir şey istiyorum." Diye, mırıldandım.
"Dinliyorum küçüğüm." Dedi.
"Ben her şeyimle sana ait olmak istiyorum." Dedim, dan diye.
Madem ikimizin bir geleceği olmayacaktı, güzel bir an yaşayabilirdik. İkimizin de sonsuza dek aklından çıkmayacak bir anı...
Rüzgâr güldü.
"Emin misin?" Diye, sordu. Yüzünde ciddi bir ifade vardı. Başımı onaylarcasına salladım.
Az daha Araf ile birlikte olacağım geldi aklıma. Midem kasıldı.
Ani bir cesaretle Rüzgâr'ın dudağına yapıştım. Rüzgâr başta şaşırsa da öpücüğüme yanıt verdi.
İlk başta yavaş ve birbirimizin tadını alarak öpüştük. Daha sonra o öpücük daha tutkulu bir hâl aldı. Rüzgâr kalçamdan tutup beni kaldırdı. Bacaklarımı beline doladım.
Rüzgâr kalçalarımı sıkıyordu. Ellerim Rüzgâr'ın ensesindeydi. Saçını çekiştiriyordum.
Rüzgâr nazik bir şekilde boynuma küçük küçük öpücükler konduruyordu. Kendimden geçmiştim.
Kucağında benimle üst kata çıkmaya başladı. Benim gibi bir öküzü nasıl taşıdığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Ama off erkek yaaah!
Dışarı da yanan renkli ışıklar içeriye vuruyordu. Rüzgâr beni bir odaya götürdü.
Birkaç saniye sonra sırtım soğuk yatakla buluştuğunda, içim ürperdi.
Çünkü bu anı Araf ile de yaşamıştık! Aynı böyleydi. Sadece mekân ve kişi farklıydı.
Bu nasıl bir dejavuydu böyle?
Rüzgâr tekrar aç ve sert bir öpücükle dudaklarıma kapandı. Birkaç dakika boyunca öpüştük.
Hatta öpüşmekten hiç sıkılmadık da diyebilirim!
Rüzgâr aniden geri çekildi. Gülümsedi. Bakışlarında nedenini anlamadığım bir kırgınlık vardı.
Neden kırılmıştı ki şimdi?
Alnıma küçük bir öpücük kondurdu.
"Ben yapamam güzelim. Sana dokunmaya kıyamıyorum." Diye, fısıldadı.
Daha yeni tutkuyla öpüşen de dedemdi zaten Rüzgâr! Allasen ilişki de ben mi kızdım Rüzgâr mi belli değildi! Ruhu kaşar olup da naz yapan yavşaklar gibi davranıyordu!
Tamam sakinim.
Rüzgâr tan tarafıma yattı. Beni de kendine çekti, sıkıca sarıldı. Başımı göğsüne koydum. Nane kokusu burnumu doldururken, gülümsemeden edemedim.
İçim ferahladı yahu!
Rüzgâr beni kendine öyle bir bastırmıştı ki, bir an nefes alamadığımı düşündüm.
Sanki onu son görüşümmüş de, bir daha asla böyle sarılamayacakmışız gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapının Ardında ki Yüz (+18)
HumorHer şey Ece Naz'ın üvey babasının kendisini borçları karşılığında bir adama vermesiyle başlıyor. Lâkin Ece Naz klasik kitaplarda da ki kızlar gibi değil. Kafasına göre hareket eden vurdum duymazın teki. Siz de Ece Naz ile gülüp, eğlenmeye hatta yer...