Yüzüme kondurulan küçük öpücüklerle, yüzümü buruşturdum. Kimdi beni uykumdan öpücükler eşliğinde uyandırmaya cüret eden at kafası?
Sinirle gözlerimi açtım. Karşımda içten bir şekilde gülümseyen Rüzgâr'ı görmeyi beklemiyordum.
Rüzgâr?
Hasiktir Rüzgâr!
Heyecanla, boynundan tutup kendime çektim.
"Sakin ol güzelim." Dedi, gülerken.
"Seni çok özledim! Lütfen kaçır beni buralardan!" Dedim, uykulu çıkan borazan sesimle.
Rüzgâr, benden ayrılıp yanıma oturdu. Üçlü koltuk da uyuduğumu ancak o an fark ediyordum. Rüzgâr'ın götü büyük olduğu için çok az bir kısmına oturmuştu. Ya da koltuğun geniş bir kısmını kaplayan o büyük göt benimkiydi.
"Hadi şimdi kalk. Eve gidince uyumak için bolca vaktin olacak zaten." Dedi. Tüm gece uyumadığımı bilmiyordu sanırım. Ama olsundu. Günlerce uyumasam bile, Rüzgâr için değerdi..
Tamam şaka yapıyorum, Rüzgâr bile olsa kimse uykumdan önemli değildi!
Rüzgâr alnımdan öptü. Başımdan tutup, beni göğsüne yasladı. Saçımı öptü. "Seni kaybedeceğim diye ödüm koptu. Seni kurtardığı için Kartal'a minnettarım." Diye, fısıldadı. Daha çok kendi kendine konuşur gibiydi. "Şükürler olsun.."
Kollarımı beline doladım. Kokusunu iyice içime çektim. İnsanın nefesini kesen değil, aksine nefesini açan bir kokuydu. nane kokuyordu! Mis gibi nane!
Rüzgâr aniden kucağında benimle ayağa kalktı. Yüzünü buruşturdu. "Amma da ağırmışsın he!" Dedi, hayretle.
'siktir lan putperest pezevenk' demek istesem de, şirince sırıtmayı tercih etmiştim.
O kadar kilolu muydum gerçekten?! Rüzgâr sen mafyasın. Mafyalar ağırlıktan şikayet etmez koçum. Devam et!
"Yeliz Hanım biz çıkıyoruz!" Diye, bağırdı. Bağırmadı. Kulağımı sikti!
Mutfaktan çıkan Yeliz Hanımın yüzünde nedenini bilmediğim bir ifade vardı. Sanki Rüzgâr'ı gördüğüne sevinmemiş gibiydi.
Belki de seni gördüğüne sevinmemiştir Ece Naz?!
"Bir şeyler yiyip, öyle gitseydiniz. Böyle apar topar gitmeyin." Dedi, alelacele.
"Acelemiz var. Her şey için tekrardan teşekkür ederim. Kartal'a selamlarımı ilet." Dedi, Rüzgâr. Yeliz Hanımın bir şey demesine fırsat vermeden kapıya yöneldi.
Acaba Rüzgâr'ın çiftleşme dönemi gelmişti de benimle baş başa kalmaya mı çalışıyordu?
İnşallah öyledir!
Yeliz Hanım hızla gelip, dış kapıyı açtı. Rüzgâr açamazdı çünkü kucağında koskocaman beni taşıyordu. Sonuçta Süpermen değildi ki hem beni taşıyıp hem de kapıyı açsın..
Olsun benim kalbimin Süpermeni olurdu!
Dışarı çıktığımızda, adamların garip bakışlarıyla karşılaştık. Birkaç saniye değişik değişik baktıktan sonra başlarını önlerine eğdiler tabii!
Arabanın yanına geldiğimizde Rüzgâr beni yere indirdi. Cebinden anahtarı çıkarıp, kapıyı açtı. Kapımı açmasını beklemeden yolcu koltuğuna oturdum.
Rüzgâr da, şoför koltuğuna oturdu. Bana bakıp gülümsedi. Hemen arabayı çalıştırıp, gaza yüklendi. Bu acele de neyin nesiydi Rüzgâr?
Daha sabaha doğru geldiğim bu evden ayrılırken gördüğüm son şey; Yeliz Hanımın üzgün bakışlarıydı...
Kartal ve Yeliz Hanım baya hoş karşılamışlardı beni. Umarım onları bir daha görme şansım olurdu...
"Yorgunsun sen. Biraz uyu istersen." Dedi, Rüzgâr. Uyku mu bıraktın sanki be adam!
Apar topar evden çıkmamız ayıp olmuştu. Her neyse canımız sağ olsundu..
"Nereye gidiyoruz?" Diye, sordum. Rüzgâr kaşlarını çattı. "Eve gidiyoruz?" Dedi. Gözlerini anlık bana çevirmişti. Bakışları 'ebenin amına gidiyoruz' der, gibiydi. Ya da ben öyle anlamıştım. Sonuçta çoğu şeyi götümden anlamayı severdim.
"Biz şu an neredeyiz?" Diye, sordum. Şehir olarak hâlâ İstanbul da mıydık, yoksa ossuruk Araf beni başka bir şehire mi getirmişti?
"Muğla." Diye, mırıldandı Rüzgâr.
Vay pezevenk beni Muğla'lara kaçırmıştı demek! Neyse en azından başka ülkeye kaçırmamıştı...
Yüzümü buruşturdum. Ulan güya mafya olacaklar daha bir kızı elinde tutmayı bilmiyorlar! İnsan bir başka ülkeye kaçırır! Hatta yüzünü kimseye dahi göstermez. O kızı hiç kimse bulamaz. Ve kız zamanla adama aşık olur!
Hah pabucumun mafyaları!
Gerçi benim kitabım da benim gibi normal değildi. Duygularım karışıktı. Ben kimi görsem hemen yavşayacak bir kapasiteye sahiptim. Diğer kızlar gibi olmadığım buradan belli olsa gerekti..
Lâkin bundan sonra ki hayatımı Rüzgâr'ın yanında geçirmek istiyordum.
Hem güzel severdi, hem de beni el üstünde tutardı. Eski yelloz karısı ve şu küçük kız çocuğu olmasaydı daha iyi olurdu tabii! Ama olsundu. Bizim kısmetimiz de buydu zaar!
Başımı Rüzgâr'ın omzuna yasladım. Bu adamın beni değiştirmesini istiyordum. Gözümün ondan başka kimseyi görmemesini istiyordum..
Rüzgâr başıma küçük bir öpücük kondurdu. Ben öyle dalgındım ki, Rüzgâr'ın arabayı hızlı kullandığını dahi fark etmemiştim.
Uykumu tam alamamış olmamdan kaynaklı olsa gerek, Rüzgâr'ın omzunda iyice mayıştım.
Gördüğüm son şey, her iki tarafı ormanlık olan anayola çıkışımızdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapının Ardında ki Yüz (+18)
HumorHer şey Ece Naz'ın üvey babasının kendisini borçları karşılığında bir adama vermesiyle başlıyor. Lâkin Ece Naz klasik kitaplarda da ki kızlar gibi değil. Kafasına göre hareket eden vurdum duymazın teki. Siz de Ece Naz ile gülüp, eğlenmeye hatta yer...