Gökhan ile çok özel bir gece geçirmemin üzerinden tam on gün geçmişti. Özel dememe bakmayın kesinlikle seks yapmadık! Ama özeldi işte...
Ve şu an Rüzgâr beni okula götürüyordu. Evet evet yanlış duymadınız okula gidiyorum!
On gün boyunca benimle hiç konuşmamıştı. Üstelik Gökhan'ı görmeme dahi izin vermemişti. Şu an dizi çekiyor olsak, kesinlikle ismi "Ece Naz'ın suçu ne?" Olurdu!
Gözlerimi camdan çekip, Rüzgâr'a diktim. Dikkatle yola bakıyordu. Kaşlarını çatmıştı. Yüzünde "seni ters yatırıp düz sikerim" ifadesi vardı. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Daha fazla dayanamayıp büyük bir kahkaha patlattım.
"Beyinsiz!" Dedi, Rüzgâr sinirli bir tonlamayla.
Kahkahalarım durduğunda, dudaklarımı birbirine bastırdım. Ama nedensizce yüzünde ki "ters yatırıp düz sikerim" ifadesi yerini, yumuşak bir ifadeye bırakmıştı. Hatta neredeyse gülümsediğini söyleyebilirdim!
Yeni okulum göründüğünde, yutkunmadan edemedim. Hasiktir lan! Okul değil saray amına koyayım!
Şaka lan şaka gül diye. Sıradan bir okuldu işte...
Okulun ismi "Kara Koleji" idi.
Vay be! Tam pezevenklerin bulunduğu bir okula benziyordu!
Arabadan indim. Benimle beraber Rüzgâr da arabadan indi. Beni beklemeden okulun bahçesine girdi. Hemen peşine takıldım.
"Az yavaş yürüsene be! Atlı mı kovalıyor seni!" Dedim, çirkef bir şekilde.
Okul bahçesinde duran öğrencilerin gözleri bizi buldu. Hepsi şaşkınlıkla Rüzgâr'ın peşinden koşturan bana bakıyordu.
Ayrıca hiç yakışıklı da yoktu!
Rüzgâr okulun içine girdi. Bende arkasından girdim. İçi oldukça lüks görünüyordu. Zengin birinin okulu olmalıydı. Belki de zengin ama şişko ve kel birinindir. Bilmiyorum!
Rüzgâr müdür odası yazan yere girdi. Peşinden bende girdim.
Oha lan!
Bu nasıl müdür?!
Müdürün yeşil gözleri donuk bir şekilde Rüzgâr'a bakıyordu. Gelmemize şaşırmış gibi görünmüyordu. Sanırım geleceğimizden haberi vardı.
"Hoşgeldin Rüzgâr." Dedi, tok sesiyle.
Sert bakışları benim şaşkın bakışlarımı buldu. Simsiyah saçlarını geriye doğru taramıştı. Kirli sakalları kendisine çok ayrı bir hava katıyordu. Rüzgâr ile aynı boydaydı. En az Rüzgâr kadar kalıplıydı.
"Sen de hoşgeldin küçük hanım." Dedi. Gülümsedi. Ne kadar gülümsemiş olsa dahi bakışları hâlâ sertti.
Sanırım bu yıl bu müdür benim anamı belleyecekti... Son yılım olacaktı ama hepsinden çok daha zorlu geçecekti. Hissediyordum!
"Hoşbuldum Araf." Dedi, Rüzgâr sert bir tonlamayla. Yeşil gözlü afetin dikkatini üzerine çekmek istermiş gibi.
"Sınıfın 12/A Ece." Dedi, Araf denen esmer bomba. Onaylarcasına başımı salladım. Avel avel adamın yüzüne bakıyordum.
"Sınıfına gidecek misin artık?" Dedi, Rüzgâr. Her ne konuşacaksa benim burada bulunmamı istemiyordu sanırım. Araf denen esmer bomba müdür koltuğuna oturdu. Umursamazca önünde ki dosyaları incelemeye başlamıştı.
Omuz silktim. "Pekâlâ gidiyorum." Dedim, umursamaz bir tonlamayla.
Bir şey söylemelerini beklemeden müdür odasını terk ettim. Çıkar çıkmaz "yeah bebeğim işte budur!" Diye çığırıp, dans etmeye başladım. Sanırım sabah erken uyanmak beyin nöronlarımı tümünden yakmıştı..
Müdür odasının kapısı açıldı. Rüzgâr sert bir şekilde bana bakıyordu. "Kafayı mı yedin sen?!" Diye, tısladı. Omuz silktim.
"Soruyor musun?" Dedim, umursamaz bir şekilde.
"Sınıfına git Ece Naz!"
Surat ifadesi beni korkutmuştu. Az daha burada kalırsam eğer derimi yüzüp kemiklerimi köpeklere yem edecekti!
Hızlı adımlarla müdür odasının önünü terk ettim. Koridorda değişik değişik yüzüme bakıyorlardı. Ama bu kimin umurundaydı?
Neredeydi bu siktiğimin sınıfı?
Küçük olduğunu tahmin ettiğim bir öğrenciyi durdurdum. "Hey somon balığı 12/A sınıfı nerede?" Diye, sordum. Millete ablalık taslamak için güzel bir sabahtı.
"Somon balığı senin babandır kertenkele!" Diye, atarlandı çocuk. Daha sonra hızlı adımlarla yanımdan uzaklaştı. Arkasında şaşkın bir ben bırakmıştı.
Hadi ama kitaplarda böyle olmuyordu! Çocuk korkarak ve kekeleyerek konuşuyordu! Nerde hata yaptım Allah'ım?
Omuz silkerek yürümeye devam ettim. Tam karşıya bakıp, bana doğru koşan eşofmanlı bir çocuk fark ettim. Epey yaklaşmıştı! Avel avel çocuğa bakmaya devam ettim. Durumun ciddiyetini anladığım da, "Allaaah!" Diye yırtılsam da, çocuğun bana çarpmasını engelleyemedim.
Şu an ikimiz de yerlerde sürünüyorduk.. yüzümü buruşturarak başımı ovdum. "Beyin kanaması geçiriyorum!" Diye, çığırdım. "Ambulans çağırın beyin kanaması geçiriyorum!"
Dünya dönüyordu. Ya da deprem oluyordu? Belki de öğrenciler Mesnevi'den ders alıyordu.
Gözlerimi kapattım. "Hey iyi misin?" Diye sordu, kibar bir erkek sesi.
"Beyin kanaması geçiriyorum." Diye, mırıldandım başımı tutarak. Naif bir gülme sesi geldi.
"Bir de bayıl istersen Feriha." Dedi, şakacı bir tonlamayla.
"Adım Feriha değil Ece Naz." Diye, mırıldandım.
"Bence gayet iyisin. Ve şu an okuldan kaytarmak için numara yapıyorsun."
Güldüm. Gözlerimi açmamla, mavi gözlerin dikkatle bana baktığını fark ettim. Beyin kanaması geçiriyor olmasaydım, çocuğu öve öve bitiremezdim belki..
*****
Birkaç dakika daha yerlerde süründükten sonra, nihayet kendime gelebilmiştim. Mavi gözlü çocuk bana su vermişti.
"Daha iyi misin?" Dedi, dikkatle yüzüme bakarken. Başımı yukarı aşağı salladım. Daha iyiydim.
"Birazdan ders başlayacak. Seni sınıfına bırakmamı ister misin?" Diye, sordu.
Bu çocuk da her an her şeyle alay edebilecek potansiyel vardı.
"Bu okulda yeniyim ve sınıfımı bulamıyorum. Üstelik öğrencileri fazla atarlı." Dedim, tek bir nefeste.
Bu okulu şimdiden hiç sevmemiştim.
"12/A sınıfı." Diye, mırıldandım. Eve gidip doyasıya uyumak istiyordum.
Çocuğun kaşları şaşkınlıkla havalandı. Yüzünde samimi bir gülümseme belirdi. "Benim gibi mükemmel biriyle aynı sınıfa düştün." Dedi, gevşekçe.
Alayla güldüm. "Bana çarpmayacaksan neden olmasın?"
Güldü. "Allah'ın işini görüyor musun? Sen sınıfını ararken benimle çarpışıyorsun..." Dedi, alayla. "Sonra da büyük bir aşk doğuyor. Tam kitaplara konu olmalık bir tanışma.."
Gözlerimi devirdim. "Çarpışmadık. Çarptın! Ayrıca mafya kitaplarını tercih ederim."
"Mafya seven ergenlerdensin yani?"
Tam ağzımı açtım ki, okul zili çaldı.
"Ders beden. Hadi bahçeye çıkıyoruz." Dedi, mavi gözlü çocuk.
Haydi bismillah okulun ilk günü bana hayırlı uğurlu olsun...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapının Ardında ki Yüz (+18)
HumorHer şey Ece Naz'ın üvey babasının kendisini borçları karşılığında bir adama vermesiyle başlıyor. Lâkin Ece Naz klasik kitaplarda da ki kızlar gibi değil. Kafasına göre hareket eden vurdum duymazın teki. Siz de Ece Naz ile gülüp, eğlenmeye hatta yer...