🦅
Bugün oldukça keyfim yerinde. Nedensizce mutluyum.
Tamam nedeni var. Dün gece Ecoşum ile birlikte olduk.
Çok güzeldi. Ve bu saatten sonra Ecoşumu yüz üstü bırakmaya da niyetim yoktu. O her şeyiyle bana aitti.. tamam caz yapmıyorum.
Ama yine de bana ait..
İlk ilişkisi olduğuna eminim. Kan gelmediği için kendini kötü hissettiğinin de farkındayım. Belki de o yüzden utanıp, odasından çıkmaya cesaret edememişti. Lâkin bilmediği bir şey vardı. Benim öyle takıntılarım yok. Elimden geldiğince iyi hissetmesini sağlayacağım. Hatta bana dün geceyi yaşattığı için ona dünyaları vermeye bile hazırım..
İlk gece de illa kan gelecek diye bir şey yoktu. Doğum yaptığında ya da başka bir şekilde de yırtılanlar var. Üstelik kızlık zarı denilen şey kadınların mikrop kapmasını engelleyerek, enfeksiyon kapmasını önlüyor. Yani ilk ilişkide kan gelme olayı bizim geri kafalı ve cahil topluluğun çıkardığı saçma sapan bir şeydi.
Erkek istediğini yapar, kadın bakire olmak zorunda.
Hadi ordan!
Ece Naz ile sevişirken bambaşka bir dünyaya ışınlandım. Bana hissettirdiği duygu tarif edilemezdi. Benim bedenimle beraber ruhum da sevişmişti dün gece..
Keşke bugün onu Londra'ya göndermek zorunda kalmasam. Hatta bağrıma basıp her daim yanında olacağımı söylesem..
Aslında bunu şu an bile yapabilirim!
"Abi sen iki saattir kendi kendine gülüyorsun. Bir şey demeyeyim diyorum ama vallahi korkuyorum ya!" Dedi, pezevenk Atakan'ın endişeli tınısı.
"Sana ne piç!" Diye, tısladım. Utandım açıkçası. Şu pezevengin diline kendi kendine gülen kafayı yemiş bir Kartal olarak düşmek istemiyorum. "Saat kaç?" Diye, devam ettim konuyu değiştirmeye çalışarak.
"Saat kaçmaz." Dedi, Atakan dünyanın en iğrenç esprisini yaparak. Ensesine bir şaplak indirdim. "Siktir lan erkeğin orospusu!"
"Ah abi vallahi acıdı ya! Düşman olsa bu kadar sert vurmaz!" Dedi, sitem ederek.
Atakan'dan hayır gelmeyeceğini anlayıp, cebimden telefonu çıkardım. Saat on iki buçuktu. Ve dört de Ecoşumun uçağı vardı. Onu Londra'ya yolluyorum...
Acaba böyle bir şey yaptığım için Rüzgâr mezarında ters dönmüş müydü?
Aklıma Rüzgâr geldikçe kendimden tiksiniyorum. Onun sevdiği kız ile birlikte oldum ve hayatta olsaydı eminim benden nefret ederdi. Sadece Rüzgar değil yerinde kim olsa benden nefret ederdi..
Ama elimde değil! Ondan etkileniyorum. Hem de çok etkileniyorum!
Böyle düşündükçe bu yaptığımın affedilemeyecek bir hata olduğunu anlıyorum. İğrenç bir insanım. Farkındayım. Lâkin elimde değil.
Özür dilerim Rüzgâr! Çok özür dilerim..
Peki geçen gün beni arayan kişi gerçekten Rüzgâr mı?
Ama ben hâlâ Araf'ın bir oyunu olduğunu düşünüyorum. Çünkü Rüzgâr'ı kendi ellerimizle gömdük biz!
Rüzgâr olması imkansız!
Büyük ihtimalle Araf, Ece Naz'ı kaçırmak için planlar kuruyor. Onunda sonu Pera gibi olsun diye...
Böyle bir şeye asla izin vermeyeceğim!
Usulca ayaklandım. Kendi kendine konuşan pezevenk Atakan'ı dinlemeden adımlarımı Ece Naz'ın odasına yönlendirdim.
Zaten bir saat sonra yola çıkacaktık. En azından bir saat olsun onunla vakit geçirmiş olurum.
Odaya girdiğimde, Ece Naz ürkek bakışlarla yüzüme baktı. İlk tanıdığımda nasıl da cesur ve hayatı toz pembe gören birisiydi..
Araf yüzünden ne hâle geldi. Bir an da olgunlaşmak zorunda kaldı. Hayatı tepetaklak oldu..
Yaşadığı şeyleri hâlâ idrak edemediğinin farkındayım.
Ben Kartal isem ona bu yaşadıklarımı unutturacağım. Onu bu ortamdan uzak tutup, mutlu olması için elimden geleni yapacağım..
"İyi misin gülüm?" Diye, sordum yumuşattığım sesimle.
Başını utançla önüne eğdi. Neden bu kadar utandığını anlayamasam da, bu oldukça hoşuma gitti.
"İyiyim. Sen nasılsın?"
Bunu başını önüne eğik bir şekilde söylemişti. Benim de nasıl olduğumu sorması hoşuma gitmedi değil he.
Yanına ilerledim. Sanırım çoktan hazırlanmış, yatağa oturmuş bizden komut bekliyordu.
Ne kadar göndermeye gönlüm olmasa da, onu bu ortamdan uzak tutmak zorundayım. En azından piç Araf'ın işini bitirene kadar!
Yanına çöktüm. Sağ elim istemsizce sol yanağına uzandı. Yüzüme bakmaya cesaret edemiyor gibiydi. Onu kendime bakmaya zorladım.
"Senin gibi bir kıza bu hareketler hiç yakışmıyor gülüm. Azıcık gevşek olsana."
Senin amına koyayım Kartal! Bu nasıl kelam?!
Güldü. "Şey ben.." diye, söze başladı. Birkaç saniye boyunca sustu. Devamını getiremedi..
Daha fazla dayanamayıp, onu kendime çektim. Sıkıca sarıldım. "Ne hissettiğimi bilmiyorum." Diye, fısıldadı. "Rüzgâr ileyken hissettiğim gibi değil. Bu bambaşka bir şey."
Kaşlarımı çattım. Hiçbir şey söylemeden onu dinlemeye devam ediyorum.
"Delirmiş gibi hissediyorum. Yaptığınız doğru mu onu da bilmiyorum. Sadece yanında olmak istiyorum. Sana sıkıca sarılmak ve tüm bu olan bitenleri unutmak istiyorum. Keşke en başından beri sadece seni tanısaydım."
Sesi titredi. Küçük Ece Naz'ın sesi titredi..
"Keşke Araf hayatıma hiç girmeseydi. O bizden Rüzgâr'ı aldı ve daha kim bilir kaç kişiyi alacak! Üstelik Rüzgâr'a da çok kızgınım beni bile bile Araf'a yem etti. Başka okul mu yoktu!"
Haklı. Ama onu bende anlamış değilim. O kadar okul varken Rüzgâr'ın Ece Naz'ı Kara Kolejine göndermesi çok mantıksızdı.
"Pera'nın yaşamasına çok sevindim. En azından o kurtuldu. Öldürmeyen Allah öldürmüyor işte."
Hıçkırdı. Daha çok kendime bastırdım.
"Gökhan'a da ayrı kızgınım! Neden beni bilerek Araf'ın müdür olduğu okula gönderdiler?! Hem sen neden en başta çıkmadın karşıma?! Neden?!"
Bana sitem ediyor. Ve ben ona hak veriyorum.
"Gözlerimin önünde Gökhan vuruldu. Rüzgâr ise öldürüldü. Ben buna dayanamıyorum. O görüntüler bir an olsun gözümün önünden gitmiyor! Kafayı yiyecek gibi hissediyorum! Sanki her şey benim kabusum gibi ama uyanamıyorum!"
Ne denir bilmiyorum. O yüzden sessiz kalmak en iyisi şu an. Lâkin onu acı çekerken görmek benim canımı haddinden fazla acıtıyor..
Dudaklarımı alnına bastırdım. Daha çok ağlamaya başladı.
"Lütfen ben gittikten sonra dikkat et kendine. Sana bir zarar gelirse ben buna katlanamam. Yalvarırım.."
Biz şimdi neydik? Dün gece bizi daha mı çok bağlamıştı birbirimize? Bana gerçekten değer verdiği için mi böyle söylüyor? Rüzgâr gibi beni de mi kaybetmekten korkuyor?
"Dikkatli olacağına söz ver." Diye, üsteledi.
"Söz veriyorum," Diye, fısıldadım.
Islak yanağına küçük küçük öpücükler bıraktım. "Söz veriyorum gülüm. Senin için dikkatli olacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapının Ardında ki Yüz (+18)
HumorHer şey Ece Naz'ın üvey babasının kendisini borçları karşılığında bir adama vermesiyle başlıyor. Lâkin Ece Naz klasik kitaplarda da ki kızlar gibi değil. Kafasına göre hareket eden vurdum duymazın teki. Siz de Ece Naz ile gülüp, eğlenmeye hatta yer...